Birçok merkez bu haftasonunu sağanak yağışlı geçirecek. Sıcaklıklar hemen değil, önümüzdeki haftanın ortalarından itibaren yüksek değerlerde artışa geçecek.
Yurdun büyük kısmı bugün ve haftasonunda yine bulanık bir hava ile beraber. Biraz serin, biraz kapalı, hayli yağışlı. Tabii barajlarımız biraz dolunca hemen baharın gerçek yüzünü, güneşini, ısısını ister olduk ama haritalarda da görüyorsunuz, birçok merkez bu haftasonunu sağanak yağışlı geçirecek. Sıcaklıklar artmıyor mu? Evet, hem de büyük değerlerde olacak ama hemen değil, önümüzdeki haftanın ortalarından itibaren...
Kuzey ülkelerine seyahat edenler ya da kuzey ülkelerindeki yaşantıyı takip edenler bilirler (tabii en doğrusunu psikolog ve psikiyatrlar bilir, görüşlerinizi beklerim...) orta enlemlerden kalkıp iki ay gece iki ay gündüzün yaşandığı bölgelere gidip yerleşenlerde depresif eğilimler artıyor. İntihar vakalarında bile artışlar oluyor. Neden? Biyolojik saat şaşıyor ve psikolojiyi etkiliyor. Bu etkileşimin aslında kademeleri var. Okyanus aşırı uçuşlarda meydana gelen jetlag’den tutun, kuzey ülkelerine seyahatlerdeki adaptasyon bozukluklarına, mevsim değişimlerindeki sapmalarla meydana gelen yorgunluk ve depresyonlara kadar birçok etkinin altında oradan oraya çalkalanıyoruz.
Düne kadar yağmur yağmur diye ağlarken şimdi; nerede bu bahar, nerede çiçek-böcek, nerede aşk, nerede erguvanlarım, diyor olabilirsiniz...
Yahu bahar böyle mi olur? Bol bol yağmur yağar ama gün içinde bir yağmur yağar sonra da hava açar, güneş ortaya çıkar. Son haftalarda havanın ne yağdığı belli, ne açtığı! da diyor olabilirsiniz. Valla her şeyi diyebilirsiniz ama neticede olan bu... Bence işin tadını çıkartmak lazım. Bu da bir yolla olur, o da doğaya çıkmak ve doğanın canlanışını izlemekle!
Tabii bu yazı mecburen tek taraflı bir konuşma şeklinde olduğu için sizin adınıza soruları da ben soruyorum ve adınıza bir soru daha üretiyorum; "Metropol insanıyım, plazalarda doğayı nereden bulacağız" diyor da olabilirsiniz. Siz de çok zor bir soru sordunuz şimdi :)
Espri bir yana meteorolojik koşullar aslında çok zaman ihtiyacımız olan nitelikte oluyor. Yani yağmur yağmıyorsa bari hava açsın diyemeyiz çünkü bu serin giden günlerde bir de hava açarsa, önümüzdeki haftalarda gelecek olan bahar bize gerçek bir bahar gibi değil, duru bir sıcak olarak gelir. Çünkü bulutlar olmasa bugünden birçok ürünümüzü don ile kaybederiz.
Eğer doğaya çıkamıyorsanız parkları ve bahçeleri değerlendirin. İnanın doğanın güzelliklerini görmek hava kapalı da olsa, açık da olsa psikolojinizi yükseltecek, iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Hava serin olunca insan doğal olarak açık havaya çıkmak istemiyor ama kendinizi sürekli aynı kapalı mekanlara tıkmayın. Yağmurda belki zor olabilir ama hava bulutlu olsa da gidin Gülhane’ye, Yıldız Parkı’na, Beykoz korusuna, Atakule altı botanik bahçesine, Seymenler Parkı’na, İnciraltı’na, Alsancak Fuar alanına... İnanın aynen biyolojik saatimiz şaştığı zaman yaşadığımız bunalım gibi, parçası olduğumuz doğadan uzaklaştığımızda da ruhumuz sıkılıyor, bunalıyor. Tabiattaki güzellikleri ve bahardaki değişimleri seyretmek, toprağa ve suya dokunmak, mutluluğu yapayda değil, doğalda aramak gerekiyor. Uygulayın, her türlü havanın aslında bir güzelliğinin olduğunu, sıkıntının havayla değil bakmamayla alakalı olduğunu göreceksiniz.
Bir çift lafım daha kaldı :) Birincisi bahar isteyenlere; ayın 8-9’undan itibaren bahar sıcaklıkları fazlasıyla geliyor. İkincisi; Erguvan nereden çıktı? Erguvanın zamanı şimdi değil ki. Nisanın ikinci yarısında başlayıp mayısın ilk haftasından sonra biten bir güzelliktir kendisi. İmkanınız varsa girin internete görsellerde "erguvan" yazıp arayın, insan seyretmeye doyamıyor...