Tüm ümidimiz mart ve nisanda, ama kayda değer bir yağış yok. Bu haftasonunda da böyle bir yağış gözükmüyor.
Bugün ve yarın yurdun büyük kısmında yine bahar havası esiyor, yalnızca sabah saatlerinde sis oluşabiliyor. Pazar günü bulutların biraz artması bekleniyor. Kıyı Ege ve Batı Akdeniz’de bölgesel yağışlar görülebilir.
Uzun vadeye baktığımızda ise önümüzdeki hafta sıcaklık düşüşü görülüyor, hem de büyük değerlerde ama bu soğuma sıcaklık değerlerini kar değerlerine çekemeyecek. Kuzeyde Marmara’da bile 8-9 derecenin pek altına inmesi beklenmiyor.
OKYANUS BALIĞI DAHA ZEHİRLİ
Balığımızın kalmadığı haberlerini izliyor ya da okuyorsunuzdur. Balığımız kaldı ya da kalmadı, bunun dışında size ne kadar şanslı olduğumuzdan bahsedeceğim.
Denizlerimizin tamamı iç deniz. Her ne kadar kirletsek ve hor kullansak da okyanusa açık ülkelere nazaran hálá çok şanslıyız.
ABD’nde ağır metal zehirlenmesinden dolayı günde 3 bin kişi hastaneye kaldırılıyor biliyor musunuz? Çünkü balık tüketimi çok arttı ve okyanus balıklarında ağır metal oranı çok yüksek.
"Süperman gerçek olsaydı keşke" diyesi geliyor insanın. Uzayı çöplük olarak kullanan Süperman okyanusların dünyanın lağımı haline gelmesine engel olurdu belki, ne bileyim uzaya muzaya bir yere yollardı :)
Okyanuslar adeta dünyanın lağımı görevini üslenmiş durumda. Ne var ne yok yollanıyor ve ağır metal oranı artıyor.
Bakın size bir örnek: Grönland’da yaşayanlar Danimarkalı, yani Danimarka insanı ile Grönland insanının gen yapıları aynı olmalı diye düşünüyoruz ama Grönland’da karaciğer ve böbrek kanseri oranı Danimarka’ya nazaran çok daha yüksek. Danimarka’ya oranla arsenik, kadmiyum, civa, kurşun oranları bu insanların kanlarında ve dokularında 10-20 kat daha fazla ve kanser oranı hayli yüksek. Nedeni Grönland’da fok ve balina tüketimi fazla. Bunlar da bildiğiniz gibi okyanus hayvanları. Yani okyanusta ağır metallerle beslenen hayvanlar var. Balık ne kadar büyük olursa tehlike de o kadar büyüyor.
AKDENİZ’DE METAL ORANI DÜŞÜK
Denizlere endüstri kirliliği daha çok nehirlerden geliyor. Akdeniz’de de nehir beslenmesi zayıf ve Cebelitarık Boğazı dışında bir giriş olmadığı için metal oranı daha düşük. Hiç mi kirli değil? Tabii ki hayır! Bakın Avrupa Birliği standartları gözetilse Avrupa’da balık yemek mümkün olmayacak. Kabul edilebilir ağır metal sınır düzeyleri yükselmiş durumda. Bu yüzden kurallar yumuşatıldı. Ama okyanus balıklarına göre çok çok iyi durumda. Özellikle dere ve nehir balıkları bakımından. Balığını yediğimiz dere ve nehirler endüstri kirliliğinden etkileniyor mu, etkilenmiyor mu, bunu bilmek gerekiyor. İkincisi ise fırtınalı günlerin akabinde balıklar ağır metal içerebiliyor. Çünkü fırtına çalkantıya neden olduğu için çalkalanan su dipteki sedimantasyonun (çökelti) içerdiği ağır metalleri yüzeye çıkartıyor ve doğal olarak balıklar da bu metalleri yiyerek tehlike arz ediyorlar. Neymiş, fırtınalı günlerin akabinde balık tüketmek ağır metal oranımızı biraz artırabilirmiş. Emin olun bu da bizi çelik gibi yapmaz!!!