Paylaş
◊ En son yaptığınız işlerden biri “Wednesday”. Projeye nasıl dahil oldunuz?
- Pandemi döneminde tanışıp beraber çalışmaya başladığım muhteşem şarkı sözü yazarı ve prodüktör Alana Da Fonseca sayesinde “Wednesday”e dahil oldum. Alana ile hem çok iyi anlaştık hem de enerjilerimiz uyuştu. “Wednesday”deki enstrümantal ve cappella aranjmanları için Alana ile anlaştılar. Ancak Alana’nın backround’u daha çok pop ve capella üzerine, benimkiyse klasik ve orkestral. Bu yüzden benimle beraber çalışmak istedi. Bir gün aradı, “Esin birkaç çılgın virtüöz çello ve lise bandosu aranjmanı yapmak ister misin? Tim Burton istedi. Adams Ailesi’yle ilgili yeni bir seri yapıyormuş ve Wednesday çello çalıyormuş” dedi. Tabii ki anında kabul ettim.
◊ Peki “Wednesday” için yürüttüğünüz yaratıcı aşama nasıldı?
- Yaratıcı süreç son derece Hollywoodvari bir şekilde gerçekleşti. Son dakika ve acil... Her şey Alana’nın “Hadi yarın Romanya’da (çekimler Romanya’da yapılıyordu) sabah olmadan ‘Paint in Black’i bitirmemiz gerekiyor” demesiyle başladı. Jenna Ortega’nın sabah çello dersi varmış, ona yetiştirmemiz gerekiyormuş. Hemen işe koyulduk. Jenna, ekranda düzenlemelerimize senkronize çalacağı için pre-prodüksiyonda dahil olduk projeye. Yani biz çalışırken elimizde dizinin görsel dünyasıyla ilgili hiçbir ipucu yoktu. Sadece karanlık, şaşırtıcı, ürkütücü ve fantastik bir şeyler yapmamız gerektiğini tahmin ediyorduk. Bu projenin diğer tuhaf yönü ise “Wednesday”in müziklerini düzenlerken henüz Amerika’da bile değildim. Pandemiyi ailemle birlikte geçirmek istediğim için İstanbul’daydım. Pijamalarımla ergenlik yıllarımın geçtiği odamda Tim Burton için çalışmak sanırım başıma gelebilecek en çılgın şeydi. Çekimler ve montaj bittikten sonra aranjmanlarımız gerçek bir çellist tarafından kaydedildi. Dizide eserleri lise öğrencileri çaldığı için kusursuz olmak yerine performansta ufak pürüzler bırakarak çalındı. Özetle iş birliği ve hayal gücüne dayalı, ani ama bir o kadar da keyifli bir süreç geçirdik.
TIM BURTON İÇİN YAPIYORDUM İYİ OLMALIYDI
◊ Film ve dizi müziği yapmanın başlangıç noktasından en son haline kadar aşamaları nelerdir?
- Aşamalar şöyle... Önce yönetmen ve yapımcılarla tanışılıyor ve müzik için belirledikleri vizyonla ilgili genel bir toplantı yapılıyor. Film “locked picture” etabına geldiğinde yani artık zamansal senkronizasyon oturduğunda, sahnelerin sırasında ve uzunluğunda daha fazla değişiklik yapılamayacak noktaya gelindiğinde, filmde kullanılacak her müzik parçasının (“cue” diyoruz) nerede başlayıp nerede biteceğine karar verdiğimiz, bunu yaparken de her birlikte filmi izlediğimiz başka bir toplantı yapıyoruz. Bu toplantıda her parçada hangi duyguları uydurmam gerektiğini, hikâyeyi müzikle anlatırken kimin dilinden anlatmam gerektiğini konuşuyoruz. Sonra ben artık yaratıcı olarak üretmeye başlıyorum. Filmdeki ana karakterler veya ana temalar için melodiler bulup yönetmenle paylaşmaya başlıyorum. Filmle eşzamanlı olarak birkaç sahneyi besteleyip yönetmenle paylaşıyorum, yorumları doğrultusunda düzenlemeler yapıyorum. En çok revizyon gelen süreç filmin ilk çeyreği. Çünkü bütün temaları, kullanacağınız enstrümanları, armonik dili o dönemde oturtuyorsunuz. Vizyon üstüne anlaşmaya vardıktan sonra gerisi kolay. Her şey onaylandıktan sonra eğer bütçe yeterliyse kaydedilecek canlı enstrüman-ların kayıt aşaması gerçekleşiyor. Müzik miksleniyor, yani müziğin içindeki ses dengeleri yapılıyor. Müzikle diyalog ve ses efektlerinin dengesinin sağlanması da son aşama oluyor.
◊ Bir besteyi düzenlemek ortalama ne kadar sürüyor?
- Buna verebileceğim en dürüst cevap, tamamen teslim tarihine bağlı olması. “Paint it Black”in üstünde haftalarca çalışabilirdim, çünkü Tim Burton için yapıyordum. Kusursuz olmalıydı. Ama sadece bir gecemiz vardı, o nedenle bir gecede hallediverdik.
◊ “Wednesday” gibi büyük projelerde size belirli bir zaman veriliyor mu?
- Her projede belirli bir zaman veriliyor ama o zaman dilimlerinde hep sarkmalar oluyor. Müzik, film yapımının en son aşamalarından biri. Çünkü biten videoya senkronize olarak yapılması gerekiyor. Ama büyük projelerde filmin çıkış tarihini değiştirme imkânımız yok. O yüzden film bizim elimize söz verilen zamandan daha geç gelse de yetiştirmek zorundayız. Bağımsız ya da düşük bütçeli filmler daha esnek ama stüdyo filmlerinde teslim tarihleri çok sert. Tek kişinin besteciye kalan zamanda bütün müzikleri yetiştirmesi, revizyonları yapması ve kayıtlarda bulunması, orkestrayı yönetmesi, son dakika eklenen ya da çıkarılan sahnelere göre müziği değiştirmesi imkânsız.
◊ Yaratıcı aşamada fikirler nasıl aklınıza geliyor?
- İlhamı filmdeki diyaloglar, oyunculuklar ve renkler verebilir. Yönetmenlerin getirdiği yaratıcı ve bütçesel kısıtlamalar, verimlilik açısından çok faydalı. Fikirlerin aklıma nasıl geldiği o günkü yaratıcı sürecime bağlı. Bazen aynı sahneyi 5-6 kere izledikten sonra filmi kapatıp bana hissettirdiklerini müziğe döküyorum. Bazen yolda yürürkenmelodiler aklıma gelebiliyor.
SERTAB ERENER’LE SÜRPRİZ PROJELER ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ
◊ Müziğe nasıl başladınız?
- Müziğe çok küçük yaşta başladım. Annemin aldığı renkli bir ksilofon ve dedemin gazete kuponlarını biriktirerek aldığı klavye en sevdiğim iki oyuncağımdı. Çok geçmeden kulaktan dolma çocuk şarkıları çalmaya başladım. Ardından kendimi Mimar Sinan Üniversitesi’nin yarı zamanlı piyano bölümünde buldum. Oradaki klasik piyano eğitimimden çok zevk alsam da müziği kariyer olarak seçmem aslında 13-14 yaşlarımda oldu. Lise yıllarında katıldığım iki beste yarışması birincilik ve ikincilik ödülleriyle sonuçlanınca, bunun başarılı olabileceğim bir alan olduğunu hissettim ve bestecilik hayallerin daha gerçekçi gelmeye başladı.
◊ Üzerinde çalıştığınız projeler var mı?
- Müziklerini bitirmekte olduğum bir uzun metraj filmim var, adı “Touchy Feely”. Onun dışında ikisi animasyon, biri korku olmak üzere üç kısa filmim var. “Black Barbie” isminde uzun metraj belgeselim var. Bir de Sertab Erener’le birkaç sürpriz proje üzerinde çalışıyorum.
ADAYLIĞI DUYUNCA İNANILMAZ MUTLU OLDUM
◊ 2023 David Raskin Yükselen Yetenek Ödülü’ne adaylığınızı duyunca neler hissettiniz?
- İnanılmaz mutlu oldum. En genç aday olmam ayrı, saygı duyduğum müzisyenlerin beni fark etmelerine ayrı sevindim. Ailem, arkadaşlarım, akrabalarım beni destekleyince çok mutlu oluyorum ama bu ödül için oylama halka açık değil. Sadece Society of Composers and Lyricists üyeleri oy kullanabiliyor. Aralarında bir sürü kahramanımın bulunduğu söz yazarı ve besteciler tarafından aday gösterilmek beni çok mutlu etti.
BERKLEE’DE SON SINIF ÖĞRENCİLERİNE DERS VERİYORUM
◊ En saygın müzik okullarından Berklee’nin en genç eğitmenlerinden birisiniz ve ‘Film Müziği Bölüm Başkan Yardımcısı’ olarak görev alıyorsunuz. Biraz da eğitmelik hakkında konuşalım...
- Ben de Berklee mezunuyum. O nedenle misyonuna ve ortamına çok aşina olduğum bir yerdeyim. Rolüm idari olduğu için çok fazla derslere giremiyorum. Yalnızca mezun olacak birkaç son sınıf öğrencisine ders veriyorum. Bir kısa filme baştan sona müzik yapmalarını istiyoruz. Bu aşamada Berklee’den ayrılmadan önce ne öğretebilirim diye bakıyorum. O kısa film için yönetmen görevi görüyorum, onlara kısıtlamalar getiriyorum. Son sınıf öğrencilerine verdiğimiz kariyer seminerlerinde ders anlatıyorum. Bazen de ağırladığımız misafir müzisyenlerle oturumlara ev sahipliği yapıyorum.Onun dışında müfredatı geliştirmek, öğrencilere Berklee sonrası için tavsiyeler vermek, okulda departmanlar arası işbirliği yapmak, bölümümüzün sosyal medyasını yönetmek, partner olduğumuz diğer kurumlarla ilişkilerimizi geliştirmek ve etkinlikler düzenlemek görevlerim arasında. Keyifli ama çok yoğun bir iş. Bir yandan kendi kariyerime de devam ediyorum. Dinlenecek vakit kalmıyor.
Paylaş