Paylaş
ŞÖYLE bir senaryo düşünün. Diyelim ki yıl olmuş 2050.
Ve hayal gücü bu ya, erkekler doğurganlığa kavuşmuş.
Fakat, kürtaj da sezaryen da yasak.
Bütün hastaneler hınca hınç karnı burnunda adam dolu.
Bağıran, çağıran, duvarları yumruklayan. Sezaryen sağlıklıymış, sağlıksızmış umurlarında değil.
Tek istedikleri doğum sancısı denen o berbat acının bir an önce son bulması.
Kimi doktora yalvarıyor, kimi yasakçı zihniyete sövüyor.
Ve bizim kaytan bıyıklı gebeler bir bir doğumhaneden içeri alınıyor.
Karıları kapıda. Hepsinin yüzünde hain bir gülümseme.
Hiçbiri dokuz doğurmuyor. Hiçbiri sigara üzerine sigara söndürmüyor.
Kendi arasında konken oynayanını mı ararsın, cep telefonu ile tarot falı bakanını mı. Doğumhaneden hala erkek çığlıkları.
Bu arada bizim gün’de dolmalar çıkıyor, börek tarifleri gırla.
İlk doğuran erkekle birlikte, ertesi gün kanun hükmünde kararname
resmi gazetede: ¨Sezaryen en sağlıklı doğum yöntemidir¨. Nokta.
Hayat bu.
Olmazı oldurur.
MFÖ’ye gel.
Cumartesi akşamı Uluslararası Alaçatı Festivali MFÖ konseri ile kapanıyor. Konser, ‘Bu bi olay yeri’nde ki bence çok matrak isim.
‘Bu bi olay yeri’ ise Babylon’un o eski yerinde.
Alaçatı, nihayet festival yapmayı ve sezonu uzatmayı keşfetti.
Ot festivali, uçurtma festivali, balıkçılık festivali, jazz festivali...
Daha çok festival göreceğiz gibime geliyor Alaçatı’da.
Güzel.
Ruj Lekeleri
Galeri Alaçatı, 28 Haziran’dan itibaren enteresan bir sergiye ev sahipliği yapacak. Osmanlı’dan günümüze kadın temasını isleyen “Ruj Lekeleri” adlı sergi 28 Haziran’da sanatseverlerle buluşacak.
Serginin açılış kokteyli 30 Haziran Cumartesi günü saat 19:00’da.
İki genç yetenek Venüs Sahin ve Sevilay Akalın ortak resim sergisi olan Ruj Lekeleri, 15 gün boyunca ziyaretçilere açık olacak.
Sergide farklı tekniklerle islenen tablolar yanında çok özel el isi takılar da yer alıyor. Ben sergi öncesi gördüklerimi, ciddi anlamda beğendim.
Bencil kırılmalar
Arunas Yayıncılık – Yazarı Şadıman Şenbalkan. 3 gündür elimden bırakamadan bu kitabı okuyorum. Kitapta anlatılanlar 1980 darbesi öncesi, darbeye ramak kala, kahvehanelerin tarandığı, sokakların bombalandığı, gazetecilerin öldürüldüğü, üniversite gençliğinin boykotlar yüzünden okullarını bitiremediği, sağ-sol çatışmasının tavan yaptığı bir dönemin hikâyesi.
Bir dönemin gençliğinin toplumsal çöküşle birlikte sönen hayalleri, kırılan umutları 1980 öncesinde kesişen, çalkalanan, savrulan hayatların, öyküsünü anlatan, okurken gözlerinizi dolduracak gerçekler üzerine kurgulanmış bir trajedi...
Paylaş