Ve sonsuza dek yalnız yaşadılar!

NE güzel bir hikayeydi. Biz, bu hale getirmeden önce.

Haberin Devamı

Kabarık etekli Sindrella saten elbisesinin altına tarlatan giyerdi.
Biz bunu bilmezdik. Belki de Prensin aynı anda 2 sevgilisi daha olduğunu bilmediğimiz gibi.

Masal “ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar” diye biterdi.
Prens, masaldan çıkıp ötekine giderdi.
Sindrella bilse, yine de sineye çekerdi.
Bilmemenin bilmekten daha güzel sayıldığı günlerdi.

Aldatmak da aldatılmak da meşrulaştırılmamıştı daha...
En yüksek boşanma oranı henüz İzmir’de değildi.

Mutluluk kaf dağının ardındaydı.
Kaf dağı, kerevetle tek vesaitti.

Aldatılıp bilmek mi, aldatılıp bilmemek mi sorunsalının, tavuk
mu yumurtadan polemiğine dönüşmediği günlerdi.

Ev kurmak için yılla uğraşırdın. Sipariş ettiğin mobilyayı ay’la beklerdin.
Gelirdi bu kez aylarca senetini öderdin. Kristal ayakkabını salonun vitrinine koyardın. Vitrin bile demonte değildi ki, aşk nasıl demonte olsun?

Haberin Devamı

Evliliğin kutsallığı aileden gelirdi. 2 kişi bile başını bir göz yastığa koysan, “aile” tamamdı! Dağıtmak, kimsenin haddine değildi.

Artık çoğumuzun, benim kuşağımda ise hepimizin cebinde taşıdığı bi’dolu ayrılık hikayesi var.

Kalbimizin parçalarını söküp bozup yeniden takıyoruz.
Hikayelerimizi birbirimize gösteriyoruz, ne kadar dolambaçlıysa o kadar iyi.
Hepimizi birer Dedektif Gadget’ız artık.
Ne kadar açık yakalarsak o kadar iyi.

Evlenmekten gece yarısı tek başına korku filmi izlemekten korktuğum kadar korkuyorum. Sonunu bildiğim bir filme girmek mi istemiyor canım; yoksa bu ülkede artık yüzüne bile bakılmayan romantizmi bulmak için mi bu kadar çok memleket gezişim?

Film bir yerde koptu. Makinist salonu terk etti.
Boş perdeye bakıp duruyoruz romantizm hayatımızdan uçup gittiğinden beri.

Yalnızlığım benim, pasaklı kontesim.
2011’lerde ne kadar yalnızsak, o kadar iyi...

Kemeraltı sen bizim herşeyimizsin

Dünyayı gezdim, hiç bir yer, hiç bir çarşı, beni bu kadar benden almadı.
Çocukluğundan beri her gidişinde heyecanlanır mı insan?
Üstelik her yaş döneminde ayrı bir dünya buluyorsun kendine.
Şimdilerde evimi dekore etmek için oralardayım.
Evet, Kemeraltı’nda! Dünyanın en güzel antika çerçevelerini,
en hoş kokulu kocaman mumlarını, en güzel porselenlerini bulmak için.
Odun ateşinde bir yorgunluk kahvesi höpürdetmek için.
İzmir varsa Kemeraltı da var. İyi ki, var.

 

Yazarın Tüm Yazıları