Denizler ayırmaz birleştirir

GEÇEN hafta İzmir’de, bir lansman toplantısındaydım.

Haberin Devamı

 

İDO, Ege Adaları’na başlattığı yeni deniz seferlerini tanıttı.

16 Mayıs'ta Dikili-Midilli ve 30 Mayıs'ta Fethiye-Rodos arasında ilk seferlerini gerçekleştirecek. Sürpriz seferler de var.

İDO, adalardan gelen talepler doğrultusunda Ege Adası Kuşadası-Samos, Seferihisar Samos, Turgutreis-Leros-Kalimnos seferlerinin yanı sıra Dikili-Midilli ve Fethiye-Rodos’u da ekliyor.

Bu gemiler sadece yolcu taşımıyor.

İki ülke arasında yeni bir hikâyeyi, sessiz bir değişimi taşıyor.

Türkiye ve Yunanistan; Ege’nin iki yakasında birbirine bakan iki ülke.

Çoğu zaman tarihin gölgesiyle bakmışız birbirimize.

Şimdi başka bir gözlük takmanın zamanı geldi.

Dünya turizmde yeni bir aşamaya geçti.

Artık bir ülkenin değil, bir bölgenin hikâyesi satılıyor.

Haberin Devamı

İtalya, İspanya, Fransa gibi Akdeniz ülkeleri bunu yıllardır yapıyor.

Tek başına bir şehir değil, bir yaşam tarzı, bir coğrafya pazarlıyorlar.

Peki biz neden bir “Ege hikâyesi” yaratmayalım?

Bir turist Bodrum’da bir gün geçirip ertesi gün Simi’de kahvaltı edebilir.

Efes’te bir gün batırıp, ertesi gün Patmos’ta Aziz Yuhanna’nın izini sürebilir.

Seferihisar’dan bindiği gemiyle, Samos’un sokaklarında yürüyebilir.

İDO’nun yaptığı basit bir ulaşım projesi değil.

Ege’nin iki yakasında ortak bir turizm pazarı oluşturmanın ilk adımı.

Düşünün:

İki ülkenin turizm bakanlıkları ortak bir tanıtım kampanyası yapsa; İzmir-Samos, Bodrum-Kos, Fethiye-Rodos hattını tek bir tatil paketi gibi sunsa Türkiye de Yunanistan da kazanır.

Ekonomi kazanır, insanlar kazanır, barış kazanır.

İDO Genel Müdürü Murat Orhan, şöyle bir cümle kurdu.

“Artık sadece deniz taşımıyoruz; turizm yaratıyoruz.”

Bu cümlenin içinde bir çağrı var.

Yeni bir bölgesel işbirliği çağrısı.

Bu çağrıyı duymak lazım.

Ege, insanları tarih boyunca ayıran bir deniz olmadı.

Tersine fikirlerin, kültürlerin aktığı bir köprü oldu.

Bugün yeniden o ruhu hatırlamaya ihtiyacımız var.

Belki bir gün, bir turist gemisi Dikili’den kalkıp Midilli’ye giderken, yolcular arasında Türkler ve Yunanlar birlikte kahkaha atacak.

Haberin Devamı

Ve belki o kahkaha, tarihin bütün gürültüsünden daha çok yankı bulacak.

Çünkü denizler, ayırmaz.

Birleştirir.

Denizler ayırmaz birleştirir

 

 

O ilk seferde ben de olacağım

 

BELKİ bu yaz...

Bir sabah Dikili’den Midilli’ye giden o ilk gemide olacağım.

Yanıma küçük bir sırt çantası alacağım.

İçinde bir kitap; ya Homeros’un dizeleri ya da Seferis’in Ege kıyılarına yazdığı şiirler.

Bir de not defteri.

Geminin güvertesinde oturacağım.

Yüzüme vuran tuzlu rüzgarı hissedeceğim.

İki kıyı arasındaki o incecik mavi yolu izlerken, şunu düşüneceğim:

Bu deniz, yüzyıllar önce sadece savaş gemilerine ev sahipliği yapmadı.

Filozofları, tüccarları, hikâye anlatıcılarını da taşıdı.

Şimdi ise yeniden umut taşıyor.

Haberin Devamı

Belki Midilli’ye vardığımda sahilde küçük bir kafede otururum.

Bir kahve sipariş ederim.

Yan masada iki dil karışır birbirine; Türkçe ve Yunanca.

Ve o an anlarım ki, bazı coğrafyalar kavga etmek için değil, paylaşmak için yaratılmıştır.

Evet, denizler ayırmaz.

Birleştirir.

İşte bu yüzden...

Ben bu yaz, bir kitap, bir kahve ve küçük bir umutla Ege’nin öteki yakasına geçeceğim.

Belki bir gün hep birlikte daha büyük şeylerin de değişebileceğini görmek için.

 

 

Karadeniz’de de yeni

bir sürpriz olabilir

 

MURAT Orhan, “Yakında Karadeniz için de sürprizlerimiz var” dedi.

İtiraf edeyim, içimden bir ses, Ege’ye bir süre daha odaklanmalarını söylüyor.

Çünkü burada gerçek bir sinerji doğmuş.

Haberin Devamı

Ama Karadeniz’in de kendi içindeki dinamiklerini unutmamak gerekir.

Küçük bir not...

İDO, 15 milyon dolara 4 yeni arabalı vapur da almış. Gemi sayısı 50’nin üzerine çıkmış.

Ege’de dört adaya gerçekleştirdikleri seferlerle 155 bin yolcu taşımışlar, bu yıl 300 binin üzerinde yolcu taşınacak.

Türkiye’nin denizlerini, demir yollarını daha iyi kullanması gerekir.

Özellikle İzmir ve İstanbul’un trafiğini düşünecek olursak; iki kıyı arasındaki deniz trafiğinin de artmasını bekliyorum.

O yüzden bu Ege’de adalar arasındaki seferler kadar önemli...

Murat Orhan ile bu konuyu da konuştuk.

Belki bu açıdan da yeni adımlar olabilir.

 

 

İzmir’in trafiği İstanbul

kadar artık felaket

 

Haberin Devamı

GEÇEN hafta İstanbul’dan gelen birkaç arkadaşım şikayet etti:

“İzmir’in trafiği de artık İstanbul kadar felaket” dediler.

Haklılar.

Alandan Urla’ya varmak tam 1,5 saat sürdü.

Ben de aynı günlerde evden işe gitmekte zorlandım.

Gerçekten de bazı günler İzmir’in trafiği bir kördüğüm oluyor.

Ve daha kötüsü, bu tabloya rağmen yeni konut projeleri, yeni gökdelenler hız kesmeden devam ediyor.

Özellikle liman arkasında, yani Alsancak’tan Bayraklı’ya kadar uzanan hatta önümüzdeki yıllarda onlarca yeni gökdelen yükselecek.

Ama şu soruyu kimse sormuyor.

Bu yoğunluğun altyapısı hazır mı?

Bence değil.

İzmir’in ulaşım problemini artık ciddi şekilde tartışmalıyız.

Üstelik bu sadece İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin çözebileceği bir mesele de değil.

Merkezi hükümetin de bu konuda sorumluluk alması gerekiyor.

İkinci çevre yolu çoktan bitmiş olmalıydı.

Körfez geçişi projesi çoktan başlamalıydı.

Bu kent plansız büyüyor.

Ve her yeni açılan site, her yükselen gökdelen, ulaşım sistemine yeni bir yük bindiriyor.

İzmir hala Türkiye’nin en yaşanılası şehirlerinden biri.

Ama bu kriz büyürse, birkaç yıl içinde bu avantajı hızla kaybedeceğiz.

Bugün trafik sorununu konuşmazsak, yarın kentsel yaşam kalitesi krizini konuşmak zorunda kalacağız.

Şehirler insan içindir, otomobil için değil.

Planlama da günü kurtarmak için değil, geleceği kazanmak için yapılır.

İzmir’in geleceği için artık net bir soru var önümüzde...

Bu şehri hala insanlara mı göre tasarlıyoruz, yoksa inşaattan ibaret bir ekonomi anlayışına mı teslim ediyoruz?

Bunu konuşmazsak, İzmir’i de kaybederiz.

Yazarın Tüm Yazıları