Paylaş
Eğer bir otelde program varsa güvenlik kameralarını kapatmak yerine tam tersine kameraların görmediği ölü bölgeler varsa oralara yeni kameralar kurdurdukları ya da fiziki önlemler aldıkları oluyor.
Güvenlik nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplantılarında kameraların bantla kapatılması söz konusu olmadığı gibi tam aksine yukarıda da belirttiğim gibi güvenlik kameraları yetersiz bulunursa ek önlemler alınıyor. Ama jammer çalıştırıldığı durumlar oluyor. Ama bakanların, siyasi parti liderlerinin toplantılarında jammer kapatılmasına pek tanık olmadım. Çünkü millet telefonla konuştuğu için uyarıldığı zamanlar oluyor.
Eğer Özgür Özel’in ifade ettiği gibi Ekrem İmamoğlu’na yönelik bir terör tehdidi söz konusuysa kameraların kapatılması terör örgütünün işini kolaylaştırır. Teröristin en çok istediği budur. Eğer terör tehdidi varsa tam tersine kameralar kapalıysa açtırmaları lazım değil mi?
SİZ JAMMER KULLANIYOR MUSUNUZ
Özgür Özel, CHP teşkilatlarının ya da STK’ların otellerdeki toplantılarına katılıyor. Özgür Özel bu ülkede ana muhalefet lideri. Şimdi, Özgür Bey’e sormak istiyorum. Sizin katıldığınız toplantılarda güvenlik kameraları bantla kapatılıyor mu? Toplantı boyunca jammer cihazı kullanılıyor mu?
Özgür Bey, bir belediye başkanı otellerde işinsanlarıyla neden toplantılar yapar, makam odası yok mu? Eğer saklayacak, gizleyecek, bilinmesini istemeyecek bir görüşmesi olmazsa kameraları neden bantlattırır, jammer cihazı çalıştırır?
Eğer o sırada oteldeki müşterilere ilişkin bir güvenlik sorunu ya da hırsızlık olayı yaşansa nasıl ispat edecekler? Otelde kalan insanların da özel hayatı var. Jammer kullanıldığı zaman onların telefon görüşmeleri varsa, telefon üzerinden yapacakları bankacılık işlemleri engellenmiş olmayacak mı?
AYNI İSİMLER
Özgür Bey, Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü Belediye Başkanı olduğu döneme ilişkin yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma ve rüşvet iddialarıyla yargılanıyor. Aynı isimler...
Ekrem İmamoğlu para kuleleriyle ilgili davadan dolayı yargılanıyor. Aynı isimler...
Ekrem İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yolsuzluk, rüşvet ve irtikap iddiasıyla yargılanıyor, yine aynı isimler...
Yani İmamoğlu İnşaat’ın Genel Müdürü Tuncay Yılmaz.
“Kelle koparan” lakaplı Fatih Keleş.
“Kasa” olarak isimlendirilen Ertan Yıldız.
Ve Murat Ongun.
Kare ası gibi niye bu işler hep bu dört isim arasında dönüyor?
Koskoca CHP’nin görevi Ekrem İmamoğlu ve bu dört ismi korumak mıdır?
İMAMOĞLU KABUL ETSE DAHİ
İş öyle bir noktaya geldi ki Ekrem İmamoğlu, “Maalesef hakkımdaki ifadeler doğru. Ben yapmadım ama yanımdaki bazı isimler usulsüz işler yapmışlar. Bundan dolayı üzgünüm” dese dahi buna inanmayacak bir Özgür Özel var.
Ekrem İmamoğlu kabul etse dahi yolsuzluk, rüşvet iddialarını kabul etmeyecek bir CHP yönetimi var.
Eğer Ekrem İmamoğlu yolsuzluklarla ilgili itiraflarda bulunsa buna inanmayacak, “Yok sen yapamazsın, bu olsa olsa iktidarın uydurduğu yalanlardır” diyecek kadar gözü kararmış muhalif bir kitle var.
Ekrem İmamoğlu açısından bu bir başarı.
Ama Özgür Özel ve CHP açısından gerçeklikten kopma demektir.
Muhalif seçmen açısından ise gerçeğe gözlerini kapatma anlamına gelir.
CHP DİBE VURUR KORKUSU
Tabii, Özgür Özel bunu kabul etse o zaman kurduğu savunma hattı tamamen çökecek. Partinin oyları düşecek, yolsuzlukla, rüşvetle anılan bir partinin lideri konumuna düşecek.
Erdoğan gitsin diye darbelerden medet uman, FETÖ’ye destek çıkan, her umut ışığına dört elle sarılan muhalif seçmenin en büyük umudu haline gelen Ekrem İmamoğlu alternatif olmaktan çıkarsa bu kez muhalif seçmenin tüm umutları yok olacak.
Oysa gerçek böyle değil.
Muhalif seçmen yolsuzluktan, rüşvetten dolayı yargılanan birisini umut haline getirmek yerine temiz bir siyasi başlangıç yapabilir. CHP içinden şaibesiz isimler çıkabilir.
SIRRI’DAN KÖTÜ KANDİL’DEN İYİ HABER
PKK’nın silah bırakma ve fesih kararı alması noktasında iyi haberler gelirken, Sırrı Süreyya Önder’in sağlık durumuyla ilgili olarak kötü haberler geliyor.
Hastaneden yapılan açıklamada beyinle ilgili durumun kötüleştiği söylendi. Beyin ölümü bulgusu olmadığı ama durumunun giderek kötüleştiği açıklandı.
Sırrı Süreyya Önder’in öncülük ettiği barışın gerçekleştiğini görmesini çok isterim. Çünkü barışın sağlanması demek, 50 yıldır akan kanın sona ermesi demek olacak.
KCK’YI KAPSAYACAK
PKK’nın silah bırakmasıyla ilgili süreç devam ediyor. Artık aylar hatta haftalar değil, günler ve saatler sayılı. PKK, Öcalan’ın çağrısı doğrultusunda silah bırakmayla ilgili kararı tartışıyor. Kandil’deki iradenin silah bırakma yönünde olduğu ve kararın açıklanmasının nisan ayının sonunda yapılacağı söyleniyor. Kök örgüt PKK olduğu için hep PKK diyoruz ama silah bırakma ve fesih kararı çatı örgüt olan KCK’yı kapsayacak.
KCK’nın tüm organlarının bu karara uyması gerecek. Alınan kararların Kandil tarafından açıklanacağı söyleniyor.
NİSAN SONU
IRA’nın silah bırakma kararını aldığı tarih ”Hayırlı Cuma” olarak tarihe geçmişti. PKK’nın silah bıraktığı gün neden “Hayırlı Çarşamba” ya da “Hayırlı Perşembe” olmasın... Yeter ki akan kan dursun. Yeter ki şehitlerimiz gelmesin. Yeter ki barış ve kardeşlik dili hâkim olsun. Yeter ki bahar gelsin memleketimin dağlarına.
Yeter ki Türkiye 50 yıldır ayağına vurulan kanlı prangadan kurtulsun.
Elbette ki PKK’nın silah bırakma kararı alıp kendini feshetmesi bir son değil, yeni bir başlangıç olacak.
Silahlı mücadele değil, siyasi mücadeleye geçilecek.
Irak’taki, İran’daki, Suriye’deki Kürtlerin yüzü Türkiye’ye dönecek.
Barış dili hâkim olacak.
Bundan daha güzel bir şey olur mu?
Paylaş