Başaran kadınların ilham veren hikayeleri

HER şey tepetaklak gidiyor... Bombalar patlıyor tepemizde... Haberleri açıyorum, bir tane mi güzel haber olmaz bu memlekette? Bu yüzden bundan sonraki bir kaç hafta size umut veren kadın hikayeleri yazacağım.

Haberin Devamı

Başaran kadınların ilham veren hikayeleri

Başaran kadınların hikayelerini. “Olmaz, yapamazsın, bu erkek işi, altından kalkamazsın” diyenlere inat, etrafına umut olan, ilham veren, istihdam yaratan, yılmayan, çalışan, sabahın 6’sında dükkan açan, üretimin başına geçen veya hayal gücüyle sınırları zorlayan kadınlar. Çünkü, ben de o kadınlardan biriyim. Tek başıma koca bir hayata karşı duruyorum. Çalışıyorum, üretiyorum ve hiç vazgeçmiyorum. Kadın isterse her şeyi yapar. Her zorluğun üstesinden gelir. Sizin de varsa etrafınızda böyle kadınlar, yazın bana hikayelerini - baharakinci@hurriyet.com.tr - birlikte umutlanalım bu ülke için.

Başaran kadınların ilham veren hikayeleri

Haberin Devamı

Boyoz’un hikayesi

Bilmeyenler için kısaca anlatalım; boyoz 1492’de İspanya’dan Türkiye’ye yerleşen Sefaradlar tarafından Anadolu ve özellikle İzmir mutfağına katılmış, damak tadı ile özdeşleşmiş, mayasız bir hamur işi. İzmirlileri ve kente gelenleri sabah kahvaltılarında delirten, sokak işi, şahane lezzet. Buraya kadar bir numara yok. Hikaye bundan sonra başlıyor.

Mustafa Akar’ın hikayesi

Hikaye; 1957 yılında İkiçeşmelik yokuşunda, Agora’nın arka sokağında Yako Usta’nın fırınını işleten Avram Usta’nın kendi gibi ustalar yetiştirme hevesiyle başlıyor. Ki, o zamanlar Berrin henüz vitaminde portakal. Henüz 13 yaşında olan, Bulgaristan’dan göç edip İzmir’e gelen kocaman lakaplı Mustafa Akar, (Berrin’in babası) fırına çırak olarak giriyor. Çıraklık, ustalık derken artık Yako Usta’nın bir araya getirdiği bir “dostlar” grubu oluşuyor. Bu grup yıllarca birbirinden ayrılmıyor ve kendileri gibi boyoz ustaları yetiştirmek için büyük emekler veriyor. Bu arada yıl oluyor 1983! 1957’de Yako Usta’nın fırınına çırak olarak giren Mustafa Akar, boyozu herkesle buluşturmak adına sahip olduğu tek mülkü satarak Kıbrıs Şehitleri’nde fırın satın alıyor. 1957’de başladığı boyozun hikâyesini 1983’te Alsancak Dostlar Fırını ile yeni bir noktaya taşıyor.

Haberin Devamı

Berrin’in hikayesi

Berrin Akar, 31 Temmuz 1976’da Berlin’de doğuyor. 1995’te Dokuz Eylül Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünde mezun oluyor. Çalışma hayatına bir İsviçre şirketi olan Hapimag zincirinde başlıyor. 1997’de Westminister Üniversitesi Londra’da eğitim alıyor. 2001’e kadar Antalya Continental ve Miami Continental otellerinde farklı pozisyonlarda görev yapıyor. Conrad İstanbul’da satış ve pazarlama ofisi, şirketler satış departmanındaki görevinden 2006’da Grup Satış Direktörü pozisyonundayken ayrılıyor. Çünkü, baba Mustafa Akar, tam da bu tarihte, İzmir’in en iyi boyozunu yapan Alsancak Dostlar Fırını’nı ardında bırakarak bu dünyadan gidiyor. İşte, Berrin’in hikayesi tam da burada başlıyor. Koskoca bir kariyeri silip, İzmir’e dönüp her şeye yeni baştan başlıyor. Baba mirasına sahip çıkıp, yaşatmak için 33 yıllık, fırını devralıyor. O günden bu güne her sabah 6’da işinin başında, üretiyor, pişiriyor, Ar-Ge yapıyor, satış ağı geliştiriyor, dükkana gelip parası olmayanı bile eli boş göndermiyor, çünkü babadan böyle görmüş. Dünyanın en tatlı ustası, babasının can dostu, 80 küsur yaşındaki Erdoğan Usta’yı da yanına katıp yola koyuluyor. Ailesi İstanbul’da, her hafta sonu bir İzmir, bir İstanbul, ömürleri yollarda geçiyor.
İşte, Alsancak Dostlar Fırını’nın ve bu ocağı yaşatmak uğruna, parlak kariyerini bırakıp yepyeni bir serüvene başlayan Berrin Akar Rasuli’nin hikayesi. Bana umut verdi. Size de versin. Çünkü bir bıraksalar, bu ülkeyi kadınların iflah olmaz iyimserlikleri kurtaracak.

Haberin Devamı

(Boyoz fotoğrafı için sevgili Haluk Özyavuz’a teşekkürler)

Yazarın Tüm Yazıları