Paylaş
Bugün Kadıköy Anadolu Lisesi olarak tanınan bu köklü eğitim kurumunu eskiden Kadıköy Maarif Koleji olarak bilirdik. İstanbul Erkek Lisesi ve Galatasaray Lisesi ile birlikte, Türkiye'nin en prestijli ortaöğrenim kurumlarıydılar. Özel ve yabancı okulları geride bırakıyorlardı.
Arkadaşımız Sevinç Yavuz'un Kadıköy Anadolu Lisesi'nin okul-aile birliği toplantısını izleyerek yazdığı yazıyı bugün gazetemizde okuyabilirsiniz.
Aslında çok iyi bildiğimiz, ama nedense Milli Eğitim Bakanlığı'nın bir türlü tartışmaya açamadığı bir gerçeği net olarak görüyoruz:
Artık orası, parasız bir devlet okulu değil. Ancak velilerin yardımıyla zar zor yürüyebilen bir halde. Anlaşılan, İstanbul Erkek Lisesi ve Galatasaray'dan farklı olarak, bu okulun vakfı da çok güçlü değil. O yüzden velilerin tek tek yardımı da yetmiyor. Bu yardım, belki yıllık ücreti 5 milyar lirayı bulan özel okullar kadar yüksek değil ama, 'devlet okuluna bağış' adı altında istendiği düşünülürse, inanılmayacak kadar yüksek!
Kısacası okul, iki arada bir derede sıkışmış halde.
Umarım, 'aman okulumuzun imajı bozulmasın' refleksi bir kenara bırakılır, sorunlar açıkça tartışılır ve çözüm bulunmaya çalışılır.
Mado'ya ek camekan
Muvakkithane, eski saatin güneşe göre tespit edildiği yer. Tarihi camilerin çoğunda böyle bir bölüm var. Eskiden, önemli bir toplumsal görevi varmış muvakkithanelerin. Tabii şimdi böyle bir iş yok.
Teşvikiye Camii'nin köşesindeki güzel yapı da bir muvakkithane. Bir hayrat olarak camiye bağışlandığından, başka bir fonksiyonla kullanılması mümkün değil. İşte bu durum fiili bir boşluk yaratıyor.
Muvakkithane lokanta olarak kiraya veriliyor. Daha önce Ahmet Rasim İşkembecisi vardı burada. Bu ilkbaharda onun yerine bir Mado açıldı. Hemen mahallede dedikodu başladı. Burayı Kültür Bakanı'nın oğlu tutmuş... Şöyle yapacakmış, böyle yapacakmış...
Gerçekten de Mado bir süre sonra genişledi. Muvakkithanenin caminin bahçesine bakan duvarına bir camekanlı bölüm eklendi.
Niye? Herhalde buranın büyük bir iş potansiyeline sahip olduğuna inanıyordu işletmeci. Muvakkithane ona yetmiyordu.
Peki madem muvakkithane küçük geliyordu ona, o zaman niye başka bir yer kiralamıyordu? Hayır, o hem tarihi bir mekan istiyordu, hem de o mekan genişlesin istiyordu! Ve bütün istekleri de yerine gelmek zorundaydı!
Genç Türk girişimcisi, hele babası da bakan olunca bir başka türlü ısrarcı oluyor!
Ama Kültür Bakanı'na bu hiç yakışmıyor.
FAKS: (212) 677 04 21 E-MAIL: agur@hurriyet.com.tr
Paylaş