Paylaş
Bu olay, sadece cinnet getiren bir servis şoförünün bireysel şiddeti değildir. Bu olayın tek vahim boyutu da çocukların şiddeti görmesi değildir.
İlköğretim öğrencilerinin servis araçlarıyla taşınması, bu olayla (bir kere daha) ortaya çıkan çarpık bir sistemdir.
Sistemi 22 Eylül'de şöyle yazmıştım:
Devlet bütün çocuk vatandaşlarına 8 yıllık parasız eğitim vaad etmiştir. Ancak devlet m,flistir ve bu vaadini yerine getirmesi imkansızdır.
Bu yüzden bir yerden para bulmak zorundadır. Bunu sağlayabileceği tek kaynak, velilerdir. Velilerden aldığı paraya 'bağış', 'katkı payı' gibi isimler icad etmiştir. Ama en sağlam yöntemlerden birini, öğrencilerin okula servis araçlarıyla taşınması sayesinde bulmuştur.
Öğrenciler servis araçlarıyla okula taşınmakta, veliler bunun için bir para vermektedir. Ama verdikleri paranın bir bölümü de bilgisayar bağışı, okulun boyanması, personelin ücretinin bir kısmının ödenmesi vb. şeklinde okullara gitmektedir.
Bu paranın bir bölümü de okullarda çalışan kamu görevlilerinin cebine inmektedir ki, buna bildiğimiz gibi rüşvet denmektedir.
Ancak sistemin adı hala 'parasız eğitim'dir ve okulların yarı yarıya özelleştirildiğini kimse itiraf edememektedir. Bu yüzden bu yarı-özelleştirmeye bir kılıf bulmak, veliden okula kaynak aktarımını aracılarla yapmak gerekmektedir.
Bu aracılar servis şirketleridir. İster Ticaret Odası'na, ister Esnaf Odası'na, ister Mafya Odası'na bağlı olsunlar, bu gerçek değişmemektedir.
Her sene okullarda açık eksiltme usulüyle ihaleler yapılmakta, bir servis şirketi seçilmektedir. Oysa ihale, zaten Türkiye'de kirli bir sistemdir. Örneğin servis ihalelerinde sık sık rastlanan sorun: Bir servis şirketi anormal bir eksiltme yaparak ihaleyi kapmakta, sonra velilerden ek para istenmektedir. Ya da okul yönetimi servis şirketinden ek para istemektedir!
Bir ihale yapıldığı için sisteme 'serbest rekabet' adı da takılmıştır.
Ama gerçekte ortada ne serbesti, ne rekabet vardır.
Her durumda tek para kaynağı velilerdir. Veliler zayıftır. Çünkü çocukları okulda bir tür rehindir. Ama onların sessizliği bile, çocukları böyle bir şiddete tanık olmaktan kurtaramamaktadır!
Servis sorununu eylül ayında gazete olarak inceledik. Başlangıçta İstanbul Valisi'nin bu sorunu çözebileceğini düşündük. Ama sonra şu sonuca ulaştık: Bu sistem şu ya da bu valinin çözeceği bir sorun değil.
Çünkü bu sistem, şu anda ‘‘temiz toplum'' ‘‘toplumsal hastalık haline gelen yolsuzluk'' gibi sürekli tekrarladığımız lafların çerçevesi içinde ele alınması gereken köklü bir çarpıklık.
FAKS: (212) 677 04 21 E-MAIL: agur@hurriyet.com.tr
Paylaş