Paylaş
1975 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Dinçer Eğilmez Atölyesi’nden mezun olan Ekin Nayır bir süre grafiker ve resim öğretmeni olarak çalıştıktan sonra Varlık Yayınevi’ nde sanat yönetmenliği yaptı. Hatta o dönemde, benim de aynı yayınevi için tercüme ettiğim “Korksan da Vazgeçme” (Feel the Fear and Do It Anyway) adlı kitabın kapak tasarımını da O’ nün eseriydi.
Nayır, halen, bu dönemde başlattığı ressamlık kariyerini sürdürüyor. O günden bu güne 20’den fazla kişisel sergi açmış; birçok karma sergi ve fuara katılmış bulunuyor. Ve bu yetenekli ressam benim çocukluk arkadaşım…
Ekin’i tanıdığımda, ilkokulu henüz bitirmiş ve ikimiz de Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’ ne girmeye hak kazanmıştık. Bu mavi gözlü, ufak tefek, dünyalar güzeli kızı görür görmez çok sevmiştim. Ben, o zamanlar boyum oldukça uzun olduğundan, diğer arkadaşlarıma göre daha büyük görünüyordum. Erken okula başladığı için bizlerden daha küçük olan Ekin’in arkadaşı değil de ablası gibi hissediyordum kendimi. Sanki onu koruyup kollamak benim görevimdi…
Bu abla-kardeş ilişkisi zaman içinde güçlü bir arkadaşlığa dönüştü. Yedi yıl birlikte çalıştık, yorulduk ve zaman zaman da gülüp eğlendik. Acı-tatlı pek çok anı biriktirdik. Üniversitede yollarımız ayrılmış olsa da görüşmeyi hep sürdürdük. Yirmili yaşlarımda bir doğum gününde bana hediye etmiş olduğu ilk tabloda, beyaz perdeli bir pencere önünde duran beyaz bir vazodaki mor çiçekler resmediliyordu. Bu tablo hâlâ benim her gün görebileceğim bir yerde evimi süslemeye devam ediyor…
Kuşlar ve çiçeklerle başlayan rengârenk resimlerinin giderek renklerini yitirmesi; deniz temalı resimlerinin bazen parlak bazen de donuk renklerle bezeli oluşu Nayır’ın ruh halini yansıtıyor. Zira O, resimlerindeki renklerle duyurmak istiyor sesini. Ekin Nayır, şimdilerde olgunluğunu yaşıyor ressamlık kariyerinde. Daha çok “Kızçe” ismini verdiği seri üzerinde çalışıyor.
Geçtiğimiz hafta Sevgili Arkadaşım Ekin’in adeta bir resim galerisini andıran evine misafir oldum. Doya doya sohbet ederken, altmış yıllık beraberliğimiz süresince biriktirdiğimiz anıları yâd ettik. Birlikte büyümenin ve bu süreçte birbirini hep sevmenin ve saymanın güzelliğini yaşayabilmenin eşsiz mutluluğunu paylaştık.
Bugün sizlerle de bazı eserlerinin fotoğraflarını paylaşmış olduğum, halen İstanbul'daki atölyesinde resim çalışmalarına devam eden Nayır; ''Bizi biz yapan hep seçimlerimiz değil mi? Seçtiklerim için kendime teşekkür borçlu olduğumu biliyorum. Korkuyu içimde hissetsem de yeniyi denedim her zaman. Bu yolda yorulmuş olsam da coşkuyla istediğim her şey gerçekleşti.
Resim ve yaşam biçimim aynı paralelde değişti gelişti; birbirini dengeleyerek, süsleyerek zenginleşti.
Bugün geldiğim noktada farkındalıklarım resmimi biçimlendirirken: hiç donmadan, bulanmadan durulduğumu hissedebilmek mutlulukların en büyüğü.
Yine bugün yepyeni sözlerim var ve tabii yarın da olacak.
Yeni günler, yeni tuvaller söylemek istediklerimle donanacak.” diyor.
Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileğiyle…
Paylaş