Ayşegül Domaniç Yelçe

Bana özel bir konser

20 Aralık 2022
Merhabalar sevgili okurlar.

Çoğunuzun bildiği gibi 19 yaşında, henüz öğrenciyken çalışmaya başladım ben. İşyerim Çayırova’da, Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş. tarafından yeni kurulmuş bir şirketti. Evvelce Çayırova Cam Sanayii A.Ş.’ ne bağlı olan Fibrocam Fabrikası da bu şirkete devredilmişti. Şirketin yönetim kadrosu henüz on kişiyi bile bulmuyordu.  

Şirketimizin adı Cam Elyaf Sanayii A.Ş. (CAMELYAF) idi. Adından da anlaşılacağı üzere, inşa edilecek fabrikada ilk Türk Cam Keçesi üretilecekti. Önce know-how* anlaşması için yurt dışından teklifler alındı. Bir yandan da hem şirket kadrosu tamamlanmaya çalışılıyor hem de yeni fabrikanın inşaatı için ihale işlemleri üzerinde çalışılıyordu. Bir yıl içinde alınan yeni elemanlarla kırk kişiye yaklaşmıştık. Şirketimizin yaş ortalaması 30’du. Bu ortalamaya 50 yaşın üzerindeki Fibrocam Fabrikası Müdürü ve 40 yaşındaki Genel Müdürümüz de dahildi. Yani tüm elemanlar gençti. Sanırım biraz da bu yüzden birbirimizle kaynaştık ve iyi arkadaşlıklar kurduk.  

Bizler genç olduğumuz için çocuklarımız da henüz çok küçüktü. Hatta pek çoğumuz çocuk sahibi bile değildi. 1976 yılında arkadaşlarımızdan birinin ikinci kızı dünyaya geldi. Ben o bebeği beklerken çok heyecanlanmış ve henüz hastalığım ilerlememiş olduğundan ilk yatağı olan sepetini ben hazırlamıştım.  

O minik bebek artık iki çocuk annesi genç bir kadın. Halen Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı Keman Bölümü Öğretim Görevlisi. Büyümesini keyifle izlediğim bu güzel kızın adı Seda Gürtel. Yeteneği henüz çocukken ortaya çıkan Seda, ilköğreniminden sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü’ne girerek Prof. Ceyda Uzgören’ in sınıfına kabul edildi. Pekiyi dereceyle mezun olduktan sonra çalışmalarını bir süre Almanya’da sürdüren sanatçı, Prof. Gorjan Kosuta ile çalıştı. 1998-2002 yılları arasında İstanbul’da Akbank Oda Orkestrası, Milli Reasürans Oda Orkestrası, Enka Orkestrası, Cemal Reşit Rey Orkestrası’ nda keman üyeliği ve baş kemancılık yaptı. Sarah Chang, Valery Oistrakh, Victor Pikaizen, Ayla Erduran gibi pek çok önemli isimle çalışma fırsatı buldu. 2001 yılından itibaren Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı kadrosuna katılan Seda Gürtel, o günden bugüne başarılı öğrenciler yetiştirmeyi sürdürüyor. 

Bütün bunları neden uzun uzun yazdığıma gelirsek, bildiğiniz gibi Aralık başında Şehitler Ortaokulu’ ndaki Engelliler Günü etkinliğine katılmak üzere Bursa’ya gitmiştim. Bursa’da geçirdiğim tek gecede, Seda ve piyanist eşi Murat beni evlerinde akşam yemeğine davet ederek onurlandırdılar.  

Seda’nın eşi Murat Gürtel de küçük yaşta piyano dersi almaya başlamış. İlkokulu bitirdikten sonra Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü’ nde Prof. Ergican Saydam’ ın sınıfına kabul edilmiş. Okul döneminde birçok solo ve oda müziği konseri veren Murat Gürtel 1986-1990 yılları arasında, o zamanki adıyla AROYO Oda Korosu, şimdiki ismiyle İstanbul Oda Korosu’ nun ilk piyanistliğini üstlenmiş. TRT Çocuk Korosu ve Galatasaray Lisesi Koro Piyanistliği’ ni yapmış. Aynı yıllarda Boğaziçi Üniversitesi'nde düzenlenen Alexander Rudin Viyolonsel Ustalık Sınıflarında ve ardından düzenlenen konserlerinde Korrepetitörlük** görevini üstlenmiş.  

Gürtel, Prof. Ergican Saydam’ ın sınıfından Tchaikovsky 1. Piyano Konçertosu seslendirerek mezun olmuş. 2001 yılında Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Anasanat Dalı Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başlayan sanatçı, 2002 yılında Prof. Cihat Aşkın ile Anadolu’da bir dizi konser gerçekleştirmiş. 2007 yılında Avusturya Kültür Ofisi’ nde düzenlenen Cenan Akın’ı anma gecesinde bestecinin solo piyano eserlerini seslendirmiş. 

2011 yılında Bursa’da eğitim vermeye başlayan Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin Müzik Bölüm Başkanlığı’na getirilen Gürtel, Uludağ Üniversitesi’ nde 21 yıldır genç ve yetenekli piyanistler yetiştirmeyi sürdürüyor.  

Yazının Devamını Oku

Çok değerli bir dosta veda…

16 Aralık 2022
Merhabalar sevgili okurlar.

Bugün sizlerle bambaşka bir yazıda buluşmayı planlamıştım. Ancak ben bu yazıyı yayına hazırlarken, yani dün, beni derinden üzen ve sarsan bir haber aldım. Biricik eşimin ve benim can dostumuz, kırk dokuz yıllık değerli arkadaşım Talha Gencer’i yaklaşık bir hafta önce kaybetmiş olduğumuzu öğrendim. 

Talha’yı Eylül 1973 başlarında Cam Elyaf Sanayii A.Ş. Genel Müdürü Tarhan Erdem ile görüşmeye geldiğinde tanımıştım. Sonra mesai arkadaşı olduk ve bu arkadaşlık kısa bir süre içinde derin bir dostluğa dönüştü. Ve bu dostluk kırk dokuz yıl devam etti. 

Haziran’ da değerli büyüğümüz Tarhan Erdem’ in vefatının ardından beni aradığında, böbreklerinden rahatsız olduğunu ve haftada üç gün diyalize girdiğini bildirdi. Yazın ilerleyen günlerinde beni bir kez daha arayarak Bodrum’da olduğunu, diyalize orada devam ettiğini söyledi. Ve sözlerini, her zaman olduğu gibi, “kendine iyi bak” diyerek bitirdi. 

Bu onunla son konuşmamız oldu. Ben ara ara kendisini aradım, ancak ulaşamadım. Ve dün, tesadüfen, O’nu kaybetmiş olduğumuzu öğrendim. Ne yazık ki, hayatımda en değer verdiğim kişilerden biri olan Sevgili Arkadaşım’ ı ebediyete uğurlarken yanında olamadım. Önce değerli ailesine, ardından da tüm sevenlerine sabır diliyorum. 

Sevgili Talha mekânın Cennet olsun. Seni biricik eşim, kardeşin Özer Yelçe’ ye emanet ediyorum. Ben de aranıza katılıncaya kadar birbirinize iyi bakın… 

Engellerimizi hissettirmeyecek engelsiz günler dileğiyle…

Yazının Devamını Oku

Nilüfer Şehitler Ortaokulu’nda Engelliler Günü etkinliği

12 Aralık 2022
Merhabalar sevgili okurlar.

2 Aralık Cuma günü Nilüfer Şehitler Ortaokulu tarafından düzenlenen Engelliler Günü Etkinliği’ ne katılmak üzere Bursa’ya davetliydim.  

Şehitler Ortaokulu, Türk Milli Eğitimi’nin amaç ve ilkeleri doğrultusunda; Atatürkçü düşünce sistemine gönülden bağlı, çağdaş yönetim felsefesine inanmış öğrenciler yetiştiren, bilime ve kendi gücüne inanan bir eğitim-öğretim kurumu. Misyonu; demokratik düşünen, toplumsal değerlere sahip, kendine güvenen, milli ve manevi değerlere saygılı, başarılı bireyler yetiştirmek.  

Şehitler Ortaokulu’ nda her öğrenciye yer var. Kaynaştırma öğrencileri için olduğu gibi engelli öğrenciler için de ayrı sınıflar açılmış. Engelli çocuklar atölye çalışmalarında harika işler çıkartıyorlar. Bana da o küçücük elleriyle özene özenle yaptıkları bir çiçeği hediye ettiler.  

Okulun özel eğitim öğretmenlerinden biri olan Savcı Gürbüz’ü yıllar öncesinden, Van’da görev yaptığı günlerden tanıyorum. O günlerde kendisinin bu güzel doğu ilimizde gerçekleştirdiği başarılı işleri köşeme taşımıştım. Savcı Bey beni arayıp da artık Bursa’da görev yaptığını söylediği ve beni oraya çağırdığı zaman, sağlık durumumu dikkate almaksızın hemen kabul ettim bu daveti.  

2 Aralık günü sabah saat 10:00’da Nilüfer Şehitler Ortaokulu Özel Eğitim Sınıfı öğrencilerinin el emeklerinin sergilendiği açılışla başlayan program, bir dakikalık saygı duruşunun ardından, Duyum İşitme Engelliler Okulu öğrencilerinin işaret dili ile eşlik ettikleri İstiklal Marşı ile devam etti. 

Duyum İşitme Engelliler Okulu Öğrencileri 

Okul Müdürü Mehmet Şirin Sayan’ın açılış konuşmasının ardından, Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Fethi Yıldız, Uludağ Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Görevlisi Dr. Şerife Demirdağ günün önemini yansıtan birer konuşma yaptılar.  

Yazının Devamını Oku

“Sanat İyileştirir”

29 Kasım 2022
Merhabalar sevgili okurlar.

 

Sanat, insanların yüzyıllar boyunca ruhsal ve fiziksel hastalıkları iyileştirme amacıyla yararlandıkları ve hâlâ kullanılmakta olan bir tedavi yöntemi. 

Tarihte; resim, hikâye, dans, drama ve müzik şifa ritüelleri olarak yaşamların içinde yer almış bulunuyor. Eski Yunan’a bakıldığında, tıp ve sanatın ayrılmaz bir bütün olarak kabul edildiği; iyileşmenin fiziksel olduğu kadar ruhsal da olduğuna ve bunun sanat ile sağlanabileceğine inanıldığı görülüyor. 

“Sanatla Terapi” kavramı her ne kadar yeni bir yaklaşım gibi görünse de müzik, resim, dans ve tiyatro gibi sanatların istenmeyen negatif duyguları iyileştirdiği ve de kişiye kendini daha iyi hissettirdiği üzerine çalışmalar çok önceden yapılmış bulunuyor. Örneğin; Zambiya’da geleneksel ayinlerin bir kısmı tedavi amaçlı. Bu ayinlerde davul gibi geleneksel müzik aletleri çalınıyor. Müziğin ritmi ve melodisiyle dansa eşlik eden hastanın duyduğu heyecan, kalp basıncını yani tansiyonu düzenleyerek sinir sisteminde fark yaratıyor ve hastalarda belirgin bir rahatlama sağlanıyor. 

Müzik ile tedavi en eski sanat terapi yöntemlerinden birisi. Yıllar boyunca kişilerin duygularına iyi gelirken, aynı zamanda; sosyal ilişkilerin, özgüvenin ve sağlığın gelişmesinde yardımcı bir araç olarak kullanılmış bulunuyor. Müzik ile tedavi yöntemi yaklaşık 2500 yıldır kullanılan bir yöntem. Bu yöntem; Afrika, Amerika, Asya ve Avrupa’dan eski Türkler ve Osmanlı Türkleri’ ndeki müzik ile şifa uygulamalarından günümüze kadar uzanıyor.  

Günümüzdeki görsel sanatlar terapisinin temelleri binlerce yıllık sembolik ifade biçimine ve yaratıcı eyleme dayanırken, bir kısmı da psikanalizden oluşuyor. Terapilerde genellikle kullanılan iletişim biçimi olan konuşmanın yanı sıra; sanat terapisi, dans, şiir ve drama gibi duygusal ifadenin farklı biçimleri de kullanılmaya başlanmış bulunuyor. Zira sorunları bilinçli bir şekilde sözel olarak ifade etmek bazen zor olabiliyor. Özellikle çocuklar için terapötik müdahaleler gerektiğinde, kullanılabilecek metot sayısı sınırlı. Sanat terapisi çocukların iyileştirilmesi için kullanılabilecek en uygun terapi metotlarından biri. 

“Sanat İyileştirir” terapötik sanat atölyeleri Türkiye’de ilk kez bir müze çatısı altında Sakıp Sabancı Müzesi’ nde başladı. Agnes Denes “Yaşayan Piramit Sergisi” kapsamında SSM Öğrenme Programları tarafından yetişkinlere yönelik geliştirilen “Sanat İyileştirir” atölyeleri umut ve iyimserlik becerilerini sanatla geliştirmeyi hedefleyen deneyimler sunuyor. 

Günümüzde global ölçekli müzeler; ziyaretçilerinin estetik beğenisini kazanmanın ötesinde, sosyal ve toplumsal dönüşüm odaklı amaçlara da hizmet etmeyi sürdürülebilir bir ilke olarak sahipleniyorlar. SSM Öğrenme Programları da bu ilke odağı ile, yetişkinler üzerinde hazırladığı “Sanat İyileştirir” atölyelerini programlarına dahil ediyor. Tate Modern, Moma, Metropolitan Sanat Müzesi, Avustralya Çağdaş Sanat Müzesi, Paris Palais de Tokyo, Kanada Montreal Güzel Sanatlar Müzesi gibi pek çok sanat kurumunda da düzenlenmeye başlanan

Yazının Devamını Oku

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü

25 Kasım 2022
Merhabalar sevgili okurlar.

Bugün, “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü (International Day for the Elimination of Violence Against Women).  

Mirabal kardeşler olarak bilinen Patria, Minerva ve María Teresa; 1930'dan 1961'e değin Dominik Cumhuriyeti'ni yöneten Rafael Trujillo diktatörlüğüne karşı mücadele veriyordu. 1960 yılında diktatörlük karşıtı mücadeleleri ülke çapına yayıldı.

25 Kasım 1960 tarihinde diktatörlüğe karşı mücadele ettikleri için diktatörlük polislerince durdurulduktan sonra üç kardeş ve şoförleri Rufino de la Cruz boğazlanarak, dövülerek öldürüldüler. Cinayetin ardından, olayı örtbas etmek için cesetler cipe konuldu ve bir uçurumdan atılarak kaza süsü verilmeye çalışıldı. Olay kamuoyuna Trujillo’ nun yandaş gazetesi El Caribe tarafından araba kazası olarak duyuruldu. Ancak bu örtbas girişimi başarısız oldu. Kardeşlerin kurdukları Clandestine Hareketi öldürülmelerinden bir yıl sonra diktatörlüğün yıkılmasında önemli rol oynadı.

Mirabal Kardeşler' in ölüm yıl dönümü olan 25 Kasım, 1999 yılında, BM Genel Kurulu tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan edildi.

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde; kadınların dünyanın her yerinde yaşamın tüm alanlarında karşılaştıkları ayrımcılığa, sömürüye, cinsiyet eşitsizliğine, ev içi şiddete ve toplumsal şiddete dikkat çekiliyor. Bu özel günde ülkemizde de ilgili kurumlar ve STK’lar tarafından konu hakkında farkındalık yaratacak etkinlikler düzenleniyor. 

Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için yasal mevzuatın yanı sıra, toplumsal zihniyetin değiştirilmesi de büyük önem taşıyor. Bu bağlamda, Devlet’ in çok yönlü bütüncül politikalar üretmesi ve bu mücadelenin toplumsal düzeyde genele yayılarak etkin ve kararlı biçimde yürütülmesi gerekiyor.  

Bianet verilerine göre, 1 Ocak 2022 – 23 Kasım 2022 döneminde -yani yılın ilk 326 gününde- 296 kadın erkekler tarafından öldürülmüş. 715 kadın da yine erkekler tarafından yaralamış. Ayrıca 169 kadının ölümü şüpheli görülmüş. Cinayetleri aylara göre sayacak olursak Ekim’ de 34, Eylül’ de 26, Ağustos’ ta 33, Temmuz’ da 24, Haziran’ da 31, Mayıs’ ta 35, Nisan’ da 24, Mart’ ta 24, Şubat’ ta 23, Ocak’ ta ise 26 kadın cinayeti işlenmiş. 2021 yılında ise toplam 280 kadın cinayeti, 217 de şüpheli kadın ölümü gerçekleşmiş.  

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verileri ise, 1 Ocak – 31 Ekim 2022 tarihleri arasında 285 kadının erkekler tarafından katledildiğini gösteriyor

Yazının Devamını Oku

Engelsiz bir dünya yaratmak…

24 Kasım 2022
Merhabalar sevgili okurlar.

“Engelli Çocuk Hakları Ağı (EÇHA)”, sivil toplum kuruluşları tarafından engelli çocukların haklarını görünür kılmak amacıyla oluşturulmuş bulunuyor. EÇHA, engelli çocuğa her türlü şiddeti, ihmali, ayrımcılığı ve engelli çocuğun istismarını, mevzuattan kaynaklı yoksunlukları ve hak ihlallerini tespit etmede ve önlemede gösterge temelli ve kanıta dayalı izleme ve savunu rolünü güçlendirmek, iyi uygulama örneklerini paylaşmak ve çözüm önerileri geliştirmek hedefi doğrultusunda yürütüyor çalışmalarını. 

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edildiği tarih olan 20 Kasım (1989) Dünya Çocuk Hakları Günü olarak benimseniyor. Bu özel günde çocukların insan haklarına dikkat çekiliyor, çocuk politikaları gündeme getiriliyor ve çocuklara karşı her türlü şiddet ve ayrımcılıkla mücadele çağrısı yapılıyor. 19 Kasım ise, 2000 yılından beri Dünya Çocuğa Yönelik Cinsel İstismarı Önleme Günü olarak adlandırılıyor ve tüm çocuklar için istismardan korunma hakkını vurgulayan uluslararası zemini oluşturuyor. 

EÇHA bu özel günlerde çocukların insan haklarına dikkat çekmek, her türlü ihmal ve istismardan korunmaları için alınması gereken koruyucu ve destekleyici önlemleri hatırlatmak, politikaların iyileştirilmesi için stratejiler önermek amacıyla; 18 Kasım’ da çevrimiçi bir panel düzenledi. Avrupa Birliği tarafından finanse edilen "Engelli Çocuk Hakları Ağı'nın Güçlendirilmesi" Projesi kapsamında gerçekleştirilen panele, çocuk hakları alanında çalışan sivil toplum örgütleri ve kurumlardan uzmanlar konuşmacı ve kolaylaştırıcı olarak katıldı. Paneli 120’den fazla kişi izledi.  

Çocuk istismarının önlenmesinde kamu-sivil toplum diyaloğunun vaka ve dava örnekleriyle ele alındığı ilk oturumda Çocuk Alanında Çalışan Avukatlar Örgütü (ÇAÇAv.) ve Çocuklara Karşı Cinsel Sömürüye Son Derneği’ni (ECPAT Türkiye) temsilen Avukat Şahin Antakyalıoğlu, Diyarbakır Barosu’ndan Avukat Ege Avcı’nın kolaylaştırıcılığında bilgi ve deneyimlerini aktardı. 

“Engelli Çocuklara Karşı Cinsel İstismara Hukuki Bir Bakış” oturumunda İstanbul Barosu Engelli Hakları Merkezi’nden Deniz Yazgan Şenay, Eksi 25 Derneği’nden Yasemin Tümkaya Karakaya’nın sorularını yanıtladı. Yazgan cinsel istismara maruz bırakılan engelli çocukların, özellikle de zihinsel engelli çocukların, muayene ve sosyal inceleme süreçlerinde daha çok hak ihlaline uğradığına değindi. 

“Uluslararası Sözleşmeler Bağlamında Türkiye’de Çocuk Koruma Yaklaşımı” oturumunda UNICEF Türkiye’den Çocuk Koruma Uzmanı Ekin Bozkurt, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği ve Romani Godi’den Gökdal Yıldırım’ın konuğu olduğu ve küresel bir savunuculuk imkânı olarak uluslararası insan hakları mekanizmalarından yararlanma yollarını anlattı.  

Panele Çocuğa Karşı Şiddetin Önlenmesi Ortaklık Ağı adına katılan Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği’nden Ceren Suntekin EÇHA’ dan Selen Doğan’ın sorularını yanıtladığı “Çocuğa Karşı Cinsel İstismarı Nasıl Ele Almalıyız?” oturumunda istismarı besleyen mitlere işaret ederek; medya, eğitim sistemi ve toplumda yerleşik çocuk algısının bu mitleri beslediğini söyledi. Suntekin, “Cinselliğin tabu olduğu bir kültürde yaşıyoruz; çocuğun haklarını unutuyoruz.” dedi. 

“Yetişkinler Engelli Çocuğa Karşı İstismarı Nasıl Anlar ve Bunu Çocuğa Nasıl Anlatır?”

Yazının Devamını Oku

Kasım, “Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı”

19 Kasım 2022
Merhabalar sevgili okurlar.

Kanser, beraberinde getirdiği sağlık sorunlarının yanı sıra, maddi ve manevi yönden uzun süreli mücadele gerektiren bir hastalık. Dünyada her yıl yaklaşık 18-20 milyon kişinin yakalandığı ve 10 milyona yakın kişinin ölümüne neden olan bu hastalık; yaş, cinsiyet, dil, din, ırk ayrımı yapmaksızın tüm insanları etkiliyor. Kanserde benzer seyir devam ettiği takdirde, 2040 yılında yaklaşık 30 milyon yeni vakanın ortaya çıkması bekleniyor. 

Günümüz dünyasında en sık görülen kanser türlerinin başında akciğer kanseri geliyor. Bu nedenle, Kasım ayı tüm dünyada “Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı” olarak kabul ediliyor. 

Kansere bağlı ölümler içerisinde akciğer kanseri yılda 1,69 milyon kayıp ile tüm dünyada ilk sırada yer alıyor. Akciğer kanseri, tüm kanser ölümlerinin % 25’ini oluşturuyor. En önemli risk faktörü olan tütün kullanımı dünya çapındaki kanser ölümlerinin % 22’sinden, akciğer kanserinden kaynaklı ölümlerin ise % 71’inden sorumlu.  

Sigara ve diğer tütün ürünlerinin kullanımı akciğer kanserine yol açan en önemli neden. Verilere göre akciğer kanseri hastalarının sadece % 10’undan azı hayatında hiç sigara içmemiş kişilerden oluşuyor. Yapılan çalışmalar ülkemizde görülen akciğer kanserinin

% 90’ının sigara kullanımına bağlı olarak ortaya çıktığını gösteriyor. Bir kez akciğer kanseri olan kişinin tekrar ikinci akciğer kanseri olma riski, hiç kanser olmamış kişiye oranla daha fazla. Akciğer kanseri tanısı konduktan sonra sigara içmeyi bırakmak, ikinci bir akciğer kanserinin gelişmesini önleyebiliyor. Ağır sigara içen bir kişide risk % 30’lara çıkarken, hiç sigara içmeyen bir kişinin akciğer kanserine yakalanma riski % 1’den daha düşük kalıyor. 

Mevcut çalışmalar dünya genelinde erkekler arasında en sık görülen kanser türünün akciğer kanseri olduğunu gösteriyor. Kadınlar arasında ise akciğer kanseri üçüncü sırada yer alıyor ve önemini koruyor.  

Akciğer kanseri, yapısal olarak normal akciğer dokusundan olan hücrelerin ihtiyaç ve kontrol dışı çoğalarak akciğer içinde bir kitle (tümör) oluşturmasından kaynaklanıyor. Oluşan kitle öncelikle bulunduğu ortamda büyüyor, daha ileriki aşamalarda ise çevre dokulara veya dolaşım yoluyla daha uzak bölgelere yayılarak (karaciğer, kemik, beyin vb. gibi) tahribata yol açıyor. Bu yayılmaya metastaz adı veriliyor.  

Akciğer kanserinin neden olduğu doku ve şikayetlerin oluşumu birkaç yıl alıyor ve hastalık ileri evreye gelinceye kadar fark edilmeyebiliyor.

Yazının Devamını Oku

“İşte, evde, yolda enerji verimliliği”

17 Kasım 2022
Merhabalar sevgili okurlar.

Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) İcra Direktörü Fatih Birol’ a göre, dünyada bu kez “küresel bir enerji krizi” yaşanıyor. Bu defaki kriz 1970’lerdeki iki enerji krizinden farklı. Columbia Üniversitesi’nden Enerji Ekonomisti Jason Bordof küresel enerji mimarisi için “Tamamen bütünleşmiş sistem içinde, bir yerde ortaya çıkan sorun hemen başka bir yerde hissedilebiliyor. Kriz dünyanın hemen tüm bölgelerini etkiledi.” diyor.  

Özellikle de gelişmekte olan ülkeler ve Afrika’da durum çok kritik. Afrika’da, pandemi öncesine kıyasla, şimdi ek olarak 25 milyondan daha fazla insan elektrikten yoksun kalmış durumda.  

Bu seferki enerji krizi yalnızca gaz ve petrole ilişkin bir kriz değil. Bu kriz, küresel olmanın yanı sıra, gıda taşıma ve üretim maliyetlerini artırarak zincirin son noktasındaki tüketicinin (hane halkının) yüzleşmek zorunda kaldığı fiyatları yükseltiyor.  

T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanlığı “İşte, Evde, Yolda Enerji Verimliliği” başlıklı bir kitapçık yayımladı. Kitapçık; aydınlatmada, ısıtma ve soğutmada, ulaşımda, evde ve işte enerji verimliliği konusunda bilgiler içeriyor. 

* Duvarları açık renk boyamak,

* Doğal aydınlatma için pasif güneş olanaklarından faydalanmak,

* Yüksek enerji sınıfı etiketli verimli ampulleri (led) tercih etmek,

* Koridor, toplantı odası ve tuvaletlerde harekete duyarlı ışıklandırma kullanmak,

Yazının Devamını Oku