"Gün taraf olma günü"

Şikayet etmeye hakkım yok biliyorum. Yazmayı ben istedim. Dünya benim penceremden nasıl görünüyor insanlar bilsin istedim.

Haberin Devamı

Hürriyet açtı kapısını. Zaman zaman gel gitlerim olsa da Ertuğrul Bey’in "Devam!" sözü cesaretlendirdi beni.

Kendimce fedakarlıklarla yazıyorum yazılarımı. Doğrularımı kaleme alıyorum. Sertleşen dile inat, kırmadan dökmeden yazmaya gayret ediyorum.

Hürriyet’te olmama eleştiriler, itirazlar gelse de bir şekilde aşmaya çalıştım lâkin son zamanlarda yaşananlardan sonra ”Gün, taraf olma günü” tarafını seçmelisin sözünü aşmakta zorlanıyorum.

Anlaması çok mu zor bilmiyorum ama Hürriyet okurunu da kendi mahallemi de yüreğime sığdırabiliyorum. Hatalarıyla doğrularıyla Tayyip Bey’i de, Ertuğrul Bey’i de kabul ediyorum. Kimsenin diğerini iteklemesini veya birini tercih etmemi talep etmesini istemiyorum. Yerini beğenmeyen varsa ona bir şey diyemem ama ben kimseye "GİT!" demem ve demeyeceğim.

Haberin Devamı

Düşünüyorum günlerdir, "taraf olmak" neyi gerektirir?

Bir basın kuruluşuna velev ki bünyesinde yazı yazmasam dâhi yapılan saldırıyı eleştirmem midir sorun?

Tekbir getirerek cam indirmeyi meşru mu görmem gerekiyor?

Cem Küçük denilen şahsın Ahmet Hakan’a “… istersek seni sinek gibi ezeriz. Bugüne kadar merhamet ettik de hâlâ hayatta kalabiliyorsun.'' gibi inancıma ve insanlığıma sığmayan sözlerini onaylamıyor olmam mı problem?

Bu mudur "taraf olma" ölçümüz? Doğrularımızı artık kişiye göre mi kurgulayacağız? Her karşı duruşun arkasında art niyet aramaya daha ne kadar devam edeceğiz?

Geldiğimiz kültüre uymayan kişi ve kurumların yanlışlarına "Eyvallah!" dediğimiz zaman mı tarafımızı belirleyeceğiz.?

Haberin Devamı

Düzgün ve doğru olmasına özen gösterdiğimiz saflarımız vardı bizim. Ne oldu da terk ettik?

Acımasız oklarımızı birbirimize çevirdiğimizde hep birlikte zarar göreceğimizi idrak etmek bu kadar mı zor?

Ülke olarak zor günler yaşıyoruz. Birlikte yaşamayı öğrenmekten başka çaremiz yok. Karşımızdakinden beklediğimiz saygıyı biz de karşı tarafa göstermediğimiz müddetçe çıkış noktası bulamayacağız.

Farkında mısınız bilmiyorum, ülke olarak her yaşadığımız acıda en sert sözü bulmaya çalışıyoruz. Diller kılıçtan daha öldürücü hâl aldı.

Elbet bu dil bir gün miadını dolduracak. O vakit, bugünleri ve bu dili kullananları hayırla yad edeceğimizi düşünmüyorum.

Yazarın Tüm Yazıları