Ayşe Baykal

Seçmen "Yeni Türkiye'yi neden benimsemedi?

12 Haziran 2015
Bir şeyi "yeni" ilân etmek için eskide kalan bir şeylerin olması lazım. "Yeni Türkiye" iddiasında hâlâ eskide kalamamış söylemler var.

“Yeni Türkiye” neden benimsenmedi bakalım;

Hükümet ve Cumhurbaşkanı hemen hemen her konuşmada vatandaşa birilerini şikâyet etti ama vatandaşın asli sorunlarını görmezden geldi. Yeni Türkiye’nin kendilerine getirdiği hiçbir yenilik olmayan vatandaş, Yeni Türkiye’yi benimseyemedi.

Eski Türkiye’de “Cemaatle ilgili hata yaptım.” diyen Tayyip Bey’i, halk destekleyerek Cumhurbaşkanı yaptı ama Tayyip Bey, öfkesini Eski Türkiye’de bırakamadı. Yüksek desibelden ilgililere verdiği mesaj, cemaat mensuplarını ve muhafazakâr camiayı rahatsız etti.

Vatandaş, asgari ücret ve emekli maaşlarındaki yetersizliği dile getirdiğinde sabır tavsiyesinden başka çözüm getirilmedi. Yani Yeni Türkiye vatandaş için yeni bir şeyler vaat etmedi.

Yazının Devamını Oku

Ak partili seçmene açık mektup...

8 Haziran 2015
Oy verdiğim partinin iktidar olması veya barajın altında kalması hiçbir zaman hayatımda bir şeyleri değiştirmedi. Siyasetin şahsi bir duruş olduğuna inandım her zaman.

Bireysel olarak yüzde yüz doğru olduğuna inandığım gerçeklerin, toplum nezdinde karşılığını bulamamasını daha esnek bir düşünce olarak kabul ettim.

Bugün siyasette aktif olan Ak Parti camiasının birçoğuyla siyaseti Erbakan Hoca’dan öğrendik. Birlikte zafer de yaşadık yenilgi de.

Sevindik, üzüldük ama bize oy vermeyenleri hiçbir zaman hain ve nankör ilan etmedik. “Nerede yanlış yaptık?” diye kendimizi sorguladık, “Daha çok çalışacağız.” dedik.

Üzülerek görüyorum ki, Ak Partili arkadaşlar uzun yıllar zafere alışkın olduklarından dolayı oy kaybetme karşısında nasıl davranmaları gerektiğini unutmuşlar. Bu sebeple kendilerine bazı hatırlatmalar yapmak istedim.

Yazının Devamını Oku

CHP, AK Partili yöneticileri ayetle, hadisle tedip eder hale geldi.

4 Haziran 2015
Saadet Partisi, İstanbul 2. Bölge 1. Sıradan milletvekili adayı Birol Aydın'la seçimi konuştuk.

Seçimlere az bir zaman kaldı, söylemler sertleşti. Anketler kafaları karıştırıyor. Siz nasıl görüyorsunuz seçim öncesi siyasi tabloyu?

Bu seçim, kararsızların çoğunlukta olduğu bir seçim. O yüzden anket firmaları bu seçimde tahminlerinde yanılacaklar. Ayrıca üzülerek ifade ediyorum ki, bazı anket firmaları manipülasyona hizmet ederek, farklı amaçların taşeronu haline gelmiş durumdalar. Bu, milli iradeye yapılan saygısızlıktır. Bunun vatandaşın oyunu sandıkta çalmaktan bir farkı yoktur. Şunu çok net ifade edeyim ki; bir ülkede ekonomi çökertilmek isteniyorsa faiz, toplum ifsad edilmek isteniyorsa fuhuş, siyaset itibarsızlaştırılmak istenirse de anket firmaları yaygınlaştırılır.

8 Haziran’da farklı bir tablo olacak diyorsunuz yani…

Biz, 7 Haziran seçimlerinin sonuçları itibari ile 2002 seçimlerini hatırlatacağını ve anketlerin aksine farklı sonuçların çıkacağını düşünüyoruz. Saadet Partimiz sandıktan bu seçimin galibi olarak çıkacak ve bütün güdümlü tahminleri boşa çıkaracaktır inşallah.

Yazının Devamını Oku

Nikah...

3 Haziran 2015
Şu sıralar, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği karar gündemde. Resmi nikâh yaptırmadan dini nikâh yaptıranlara verilen iki aydan altı aya kadar hapis cezası, 'din ve vicdan özgürlüğü'ne aykırı bulunarak iptal edildi.

Şahsen doğru bir karar olduğunu düşünüyorum.

Erkekler dini nikâhı kullanarak kadını istismar edecekler, muta nikâhları çoğalacak, küçük yaşta evlendirilen kız çocuklarının sayısı artacak gibi endişelerle kanuna karşı çıkmak ve bunu Türkiye gerçeklerine uygun değil diyerek savunmak yerine ilgili kanunla ortaya çıkacak boşluğa bir çözüm bulunmasının daha adil ve insancıl olduğunu düşünüyorum.

Kaldı ki bu kanun yürürlükte iken bahsedilen olumsuzlukları ne kadar engelliyordu o ayrı bir mevzu. Ülke olarak sorunumuz; kadına bakış açısının yanlışlığı. Bunu hedef almak yerine, soruna çözüm getirilen mevzuyu hedef almanın bizi bir adım dahi ileriye götüreceğine inanmıyorum. Keyfi şikâyetlerin insanların hayatlarına ne gibi zararlar getireceğini görmezden gelmek soruna ideolojik olarak bakmak sorunun çözümüne katkı sağlamayacaktır.

Cahilliği ve bilinçsizliği mütemadiyen bir kesime atfederek sorunları kutuplaştırmak anlamsız bir gayret olur. Bu sorun hepimizin ORTAK sorunudur.

Yazının Devamını Oku

Tayyip Bey, Erbakan Hoca'yı nasıl severdi?

30 Mayıs 2015
Sevdiğim bir arkadaşım bana şöyle demişti; "Ayşe, kimse senin ne düşündüğünü merak etmiyor. Neden bu kadar yazmaya isteklisin? Yazmasan ne kaybedeceksin?"

Bu soruyu çok düşündüm ve cevabımı şöyle buldum: “Paylaşmak arzusu”. Nasıl sevgiler paylaştıkça çoğalırsa, düşünceler de böyledir.

Yazılarıma olumlu veya olumsuz yorumların yapılması hiç önemli değil. Düşüncelerini benimle paylaşan her okurun bana kattığı çeşitlilik vardır. Yani benim için düşüncelerin paylaşılması önemlidir.

Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey’e atfen söylenilen sevgi (!) sözlerini eleştiren yazıma açıklık getirmek istedim.

Neden ve kim için yazdığımı bilin istedim. Biliyorum, ayarlarımızla fazla oynandı; kimsenin kimseye güvenmediği, inanmadığı ve samimiyetini sorguladığı günler yaşıyoruz ama yılmamak lazım.

Yazının Devamını Oku

Şirke doğru...

26 Mayıs 2015
Son günlerde Cumhurbaşkanı'na karşı yapılan sevgi tezahüratlarından sonra endişeye kapılanlardanım.

Herkes sevgisini istediği şekilde söyleme hürriyetine sahiptir, buna hiçbir itirazım yok. Ama bu sevgi ifadeleri ‘din’e dayandırarak yapılıyorsa ve ikili görüşmede değil de ortalık yerde yapılıyorsa o zaman hem dindar bir insan hem de bir vatandaş olarak itiraz etme hakkına sahip olduğumu düşünürüm.

Abartılı olarak ifade edilen sevgi sözlerinin ne sahibiyle ne de muhatabıyla ilgili bir mevzu bu. Çok ciddi bir dini erozyon var ortada. Kâbe Maketi, Kur’an’lı pasta gibi maksadı aşan gelişmelerden sonra bu yaşananların dine verdiği zararı görmezden gelmek mümkün mü?

Bu ülkede sadece “CHP iktidardayken din zarar görür” diye mi korkmamız gerek?

Diyanet’in varlığı her şeye rağmen imanlarımızı muhafaza edebilir mi ki içimiz rahat mı olmalı?

Yazının Devamını Oku

Korkunun siyasete faydası var mı?

23 Mayıs 2015
Okurlarımın talebi üzere 'Ak Parti'yi destekleyen seçmenin korkularını' ve "Ak Parti seçmeni olmayanların korkularını' yazdım.

Sonuçlar hemen hemen herkesin konuştuğu ve bildiği şeyler. Neticeleri kısaca değerlendirmek istiyorum. Bu çalışma genel olarak bir Türkiye istatistiği değildir ama hesapsız kitapsız bir analizdir.

Çalışmam için fikrini aldığım arkadaşların hepsini tanıyorum. Hepsi ülkelerini çok seven ve duyarlı insanlar.

Her görüşten arkadaşların olmasına önem verdiğim çalışmamdan tespitler:

Beni endişelendiren en önemli faktör ise İNTİKAM duygusu. Bunun önüne geçmek için siyasilerin söylemlerini değiştirmesi lazım. Öncelikle iktidar partisinin. Aksi takdirde ülke olarak zarar göreceğiz.

Yazının Devamını Oku

Ak Parti'ye neden oy vermeyeceksiniz?

19 Mayıs 2015
Önceki yazımda Ak Parti seçmeninin korkularını ve neden Ak Parti'ye oy vereceklerini yazmıştım. Bir okurumuzun "Diğer kesimin düşüncelerini de sorar mısınız?" teklifi üzere "Ak Parti iktidarında sizi ne korkutuyor ve neden oy vermeyeceksiniz?" sorusunu sordum.

Yorumsuz olarak cevapları paylaşıyorum. Bir sonraki yazıda her iki soruyu sorduğum kişilerle ilgili bilgileri ve düşüncelerimi yazacağım.

Öğrenci / yaş 19 / İstanbul: Yıllardır korktuğumuz şeylerin yavaş yavaş gerçekleştiği düşünülünce; herhalde en çok toprağın ayağımızın altından kayıyor olması korkutur. Hem maddi hem de manevi olarak.

Öğrenci / yaş 21 / İstanbul: Zor bir soru çünkü o kadar çok şey var ki nereden başlayacağımı bilemiyorum. Biraz uzun olabilir bunun için özür diliyorum. Öncelikle öğrencilere olan bakış açısı rahatsız ediyor. Dönemin Başbakanı’nın bir konuşma sırasında kullandığı kelimeler öğrencileri aşağılayıcı nitelikte idi. “Öğrencilerin ahlaksız olduğu” mu kalmadı, bu ahlaksızlık içinde yapmadıkları mı yoksa “anarşist” olmamaları mı? Her seferinde sandığı gösteren bir kişi nasıl olur da sandıktan çıkan rektörü onaylamaz? Kullanılan üsluplar aşırı sert ve ayrıştırmaya yönelik, açıkçası genç bir birey olarak çok da hoşlanmıyorum bu durumdan, sonuçta ben de bir insanım, oyuncak ya da cansız varlık değilim. Bir süre sonra tepki gösterme hakkım oluyor ve bunun engellenmeye çalışılması da sorunları tetikliyor. Yapılan işlerden sonra suçu başkalarına yıkmaya çalışmak çözüm oluşturmaz bunu kabul etmeleri gerekiyor. Ayrıca devlete ait olan şeyleri neden özelleştiriyorlar anlamış değilim. “Bazı kurumların” devlete ait olması stratejik olarak sizi güvene alır. Bunu fark edemediklerini sanmıyorum. Ek olarak “Ak Partililerin çocuklarını okutan hayırsever iş adamları” dönüp üniversitelere de bir el atıversinler, onlar çocuk da biz değil miyiz yoksa bizim, “Ak Parti’den gelen çıkarları” veremeyeceğimizi mi biliyorlar/düşünüyorlar? Ekonomi iyiye gidiyor deyimi neye göre? Meydanlara tam da seçim zamanı çıkıp “şunları yaptık, bunları yaptık” demek açıkçası çocuk işi kavgalara benziyor. Zaten yapın diye seçilmişsiniz, bu bir maharet değil yani. İnsanların özel hayatına karışmaları, eğitimle yapboz gibi oynamaları, “algı operasyonları”, dini ve milli değerleri çıkara göre kullanmaları ve bunun sonucu bu değerlerin itibarsızlaşması, “Atatürk İlke ve İnkılâpları”nın gereksiz gibi gösterilmesi, başı örtülü olanlar “bacı” olurken başı açık olanların yemediği laf kalmaması, sürekli geçmişe atıfta bulunmaları, herkese hakaret etme hakkı olduğunu düşünüp kendilerine en ufak bir laf söylendiğinde kıyametlerin kopması, genel olarak “tüm mesleklerin itibarsızlaştırılması”, her olayın bir “fıtrat”a bağlanması, vatan toprağının “parsel parsel satılması”, yasaklara karşı olarak iktidara gelip en ufak bir şeyde bazı sosyal paylaşım sitelerinin yasaklanması, ülkemize gelen mültecilerin kontrolünün sağlanamaması, TC Vatandaşı olan ve okuyan/okumayan gençlerin yani yarının “üretenleri” olacak kişilerin “gelecek kaygısı”nı taşımalarına neden olmaları… Yazının başında da demiştim bu liste çok uzun ve daha da devam eder. Bu saydığım (ve unuttuğum) nedenler Ak Parti’ye oy vermemek için yeterli değil mi? “Ak Parti’ye oy vermeyi neden düşünmüyorsunuz? Sizi korkutan düşünceler nelerdir” sorusuna kısa bir cevap vermem gerekirse “Korkmamam için neden yok!” diyebilirim. Teşekkür ederim.

Yönetici / yaş 43 / İstanbul: Ben hiç bir siyasi partiye inanmıyorum. Yani benim siyasi düşüncelerimin bir partisi yok maalesef. Ak Parti iktidarında en rahatsız olduğum konu yapılan yolsuzluklar, bir taraf içinde hareket etmeleri, din ile sömürü yapmaları, halkın inançları ile uğraşmaları, kadınlarla ilgili çirkin yorumlarda bulunmaları ve kadını yok saymaları, HDP’yi meclise sokmaları, Hukuku yok saymaları, yapılan israf ve halkın sıkıntılarını görmezden gelmelerinden çok rahatsızım. Ve gidişat beni korkutuyor.

Yazının Devamını Oku