Her türlü sorumluluğun ve çıkmazın adresidir vatandaş.
Siyasisinden yazarına kadar vatandaşı bu kadar hedef tahtasına oturtmanın Türkçe karşılığı nedir, bilmiyorum.
Silahların sustuğu dönemde alkışı paylaşamayanlar, şimdi konuşan silahların sorumluluğunu yükleyecek birilerini arıyorlar.
Bir şehit haberi geliyor, herkes tweetlere sarılıyor. Hedef, en ağır ifadeleri kullanarak üzüntülerinin ne kadar büyük olduğunu anlatmak. Sesi en çok çıkanın kabahati olmuyor zira.
Halkların özgürlüğünü, halkların çocuklarını öldürerek kazanacağı inadından vazgeçmeye niyetli de değil.
Siyasi mesaj vermek uğruna öldürülen gençlerin sayıdan başka bir anlamı yok onlar için.
PKK ‘nın seçimden sonra bu kadar hırçınlaşmasının nedeninin en büyük nedeninin özünde HDP olduğuna inanıyorum.
PKK, dağda verilen mücadelenin nimetini bağdakilerin yemesinden, Demirtaş’ın ön plana çıkmasından, yıldızının parlamasından rahatsız.
Romaissa, tarih öğretmeni bir baba ile doktor bir annenin kızı. Ailesi Cezayir’de yaşıyor. Eğitimini Cezayir’de tamamlayan Romaissa Fransızca, Arapça, İngilizce ve Çince biliyor. İbraniceyi öğrenmek istemiş ama ülkesinde yasak olduğu için bu isteğini gerçekleştirememiş.
Türkiye'yi tanımaya çalışan Romaissa'yı siz de tanıyım istedim.
Türkiye’yi nasıl tanıdın?
Dünden bugüne kadın müşterilerinizi değerlendirir misiniz?
Ben “Kadın giyim” olarak sektöre girdim. İlk müşteri hedef kitlem çalışan kadınlardı. O yönde kıyafet alıp satıyordum. Sonra erkek giyimi ekledik.
Son yıllarda toplumun değişmesiyle müşteri portföyüm de değişti. Başörtülü kadın müşterim ağırlıklı oldu. Yüzde 60 diyebilirim, ben de o yöne ağırlık verdim doğal olarak. Her iki kesime de hitap etmeye çalışıyorum.
Başörtülü kadınların ağırlık olmasında Ak parti iktidarının etkili olduğunu düşünüyor musun?
Bunu tam olarak bilemiyorum Ayşe ama açık olan kadınların tercihleri değişti bunu biliyorum. Daha kapalı kıyafetler tercih ediyorlar.
Tesettür mayosu ve spor kıyafetleri tasarlamak nereden aklınıza geldi?
Hukuk okuduğum yıllarda arkadaşlarım ile birlikte gittiğimiz tatillerde slip ve çok kısa şortlar ile denize giriliyordu, bu bize sakil geliyordu. Alternatif yoktu. Değerleri olan bazı arkadaşlar da pantolonla, eşofmanla denize giriyordu. Bu da estetik durmuyordu. Biz de çözüm üretmek adına kolları sıvadık ve şortların boyunu diz kapaklarına kadar uzatıp hizmete sunduk. Çok talep gördü, dikkat çekti. Haşema aslında erkek şortunun adıdır. Daha sonra kadınlardan da talep gelmeye başladı. Bu alanda da açık vardı ve bu talebin karşılanması gerekiyordu. Böylece tekstil dünyasına girmiş oldum.
Türkiye’de bir ilksiniz sanırım?
Türkiye’de değil, dünyada ilkiz. Biz haşema ve spor kıyafetleri konusunda, bunu düşünen ve gerçekleştiren ilk ve tek firmayız.
Nasıl girdiniz tekstil işine?
Aslen Malatyalıyız. Babam köyün imamı, dedem molla. 70’li yıllardı. Ağabeyim İstanbul’a geldi ve terzilik işinde çalışmaya başladı. Arkasından sekiz kardeş biz de İstanbul’a gelip aynı mesleği seçtik. Halen aktif olarak bu işteyiz. Çocuklarımız da bizimle birlikte çalışıyor.
TESETTÜRDE YENİ KUŞAK FARKI
Dünyayı takip ettiğinizde -Ortadoğu hariç- gündem ne olursa olsun muhakkak hayatın devamlılığını vurgulayan fotoğraf kareleri vardır. Magazin dünyasının cazibesi buradan kaynaklanıyor biraz da. Siyaset, ekonomik sıkıntılar yoruyor insanları, renkli bir şeyler görmek istiyor. Farklı dünyaları merak ediyor. Takdir eden de, acımasızca eleştiren de takip ediyor magazini.
Sanırım fıtratımızda var…
CAMİA EN ŞAŞALI DÖNEMİNİ YAŞIYOR AMA BİR EKSİK VAR.
Ülkemizin de başarılı bir magazini var ama eksik. Benim dünyam yok mesela magazin dünyasında. Haftanın şık kadınında ben yokum, benim gittiğim düğünler, toplantılar yok. Gittiğim kafeler yok.
Muhafazakâr camianın sosyal hayatının en şaşalı dönemini yaşadığımız zaman diliminde neden eksiğiz, neden yokuz?
Genel seçimlerde aynı halk bir kez daha kendisine “Evet!” dedi. Kimi inadına oy verdi, kimi emanet etti oyunu ama destekledi. ‘HDP’nin Türkiyelileşmesini’ istedi. Henüz verilen oyların mühürleri soğumadan Suruç’ta yaşananlardan akabinde Demirtaş, halkı hükümete karşı kendi güvenlik tedbirlerini almaları hususunda çağrı yaparak kısa zamanda bizleri şaşkına çevirmeyi başardı.
…………
HDP’ye oy vermedim ama HDP’nin Meclis’te olmasını destekleyenlerdenim. HDP’ye terör örgütü muamelesi yapanlara karşı kendi adıma mücadele verdim. Bunu silahlar sussun, insanlar konuşsun diye yaptım.
Vicdanlı bir vatandaş olarak yükümlülüğümü yerine getirdiğimi düşünüyorum.
Demirtaş’ı da sorumluluk sahibi bir parti lideri olarak gerekeni yapmaya davet ediyorum. Yaşananları kışkırtma olarak nitelendirip, karşılığında öfkeyi körükleyici açıklamalar yapmak bir lidere yakışmaz.