Paylaş
New York sosyetesine nasıl girilir?
NEW YORK'a geldiğimden beri merak ettiğim bir şey var.
Nasıl oluyor da burada yaşayan bazı Türkler herkes tarafından tanınıyor?
Bu şehirde çalışmayan, Türkiye'den kısa bir süre önce ayrılmış kişiler nereden bu kadar çabuk çevre ediniyor?
Bahsettiklerim, herkesin rezervasyon yapabilmek için haftalarca beklediği restoranlara bir telefonla anında yer buluyorlar.
Tüm butiklerde müthiş bir ilgiyle karşılanıyorlar.
Geçen gün yazmıştım, Amerika biz Türkler'i çok ‘‘seviyor’’ diye.
Çünkü buradaki lokantaları biz dolduruyoruz.
En çok alışverişi biz yapıyoruz.
Ama şimdi sözünü ettiğim durum farklı.
Bu insanlar, ‘‘sevilmenin’’ ötesinde New York sosyetesinde kabul görmüşler.
Geçen gün güvenilir bir kaynaktan bunun içyüzünü öğrendim.
Her işin bir ‘‘raconu’’ var ya!
İşte New York sosyetesine girmenin yolu da şöyle:
İstanbul'dan New York'a yeni taşınan kişi, hemen etkili bir reklamcıyı arar.
Ona kendini tanıtıp buraya yerleştiğini, çevre edinmek istediğini söyler.
Reklamcı da hemen Ivana Trump gibi New York sosyetesinin önemli simalarına telefon edip bu kişiden bahseder.
Daha sonra bizim Türk, reklamcının önerisiyle sosyetenin yönettiği bazı organizasyonlara bağış yapar.
Arkasından da büyük bir parti verip bu kişileri davet eder.
Tabii sosyete de bu durumda partiye katılır.
Eğer partiyi veren kimse, eğlenceli ve sempatik biri ise işi kolaylaşır, hemen o çevreye girer.
Reklamcı da komisyonunu alır.
Bu iş en azından onbinlerce dolara mal oluyor.
Bunları yapan Türkler kim diye merak ettiniz değil mi?
Vallahi yazamam.
Yazarsam herhalde beni sınırdışı ettirirler.
Ama bir ipucu verebilirim: Çoğunu tanıyorsunuz!
Göğüs kanseri imza kampanyası
ETRAFIMDA öyle çok kadında var ki.
Hepsinin hayatını karartıyor, cehenmeme çeviriyor.
Bir kadının başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri.
Telefonda biriyle konuşuyorum, ‘‘Biliyor musun? Bilmem kim göğüs kanseri olmuş!’’ diyor.
Eski bir tanıdığa rastlıyorum, kanser.
Salgın bir hastalık gibi yayılıyor.
Bazılarının göğüs kanserine yakalanma riskinin diğerlerinden fazla olduğu doğru, ama her kadını tehdit eden bir hastalık bu.
Görmezlikten gelmek doğru değil.
Gün geçmiyor ki Amerika'da televizyonlar, gazeteler bundan söz etmesin.
Yürüyüşler, konferanslar, dayanışma konserleri...
Yani kadınları bilinçlendirmeye yönelik her şey yapılıyor.
Maalesef bizde böyle yaygın bir çaba yok.
Donanım eksikliğinden erken tanı olanakları da kısıtlı.
Tüm bu nedenlerle, Türk Meme Hastalıkları ve Meme Kanseri Vakfı (TÜMKAN), Dr.Can Gürbüz'ün önderliğinde bir imza kampanyası başlattı.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne kadar 20.000 imza toplamayı hedefliyorlar.
Dr.Gürbüz, bana yazdığı e-mailinde, ülkemizde her 10 kadından birinde meme kanserine rastlandığını ve her yıl yaklaşık 30.000 kadının bu hastalığa yakalanmasının beklendiğini belirtiyor.
Birçok kadın bu durumu yeterince ciddiye almadığından, ya da korktuğundan muayeneye gitmiyor, dolayısıyla erken teşhis konamıyor ve hastalık ölümle sonuçlanıyor.
Ülkemizdeki kadınları bu konuda bilinçlendirmeyi amaçlayan Dr.Gürbüz, erken teşhisi takip edecek etkili bir tedaviyle ölüm oranının yüzde 20 azalacağını söylüyor.
Vakıf, ayrıca ülkemizin çeşitli bölgelerinde tam donanımlı muayene istasyonları kurmayı hedefliyor.
Kampanyaya katılmak isterseniz, Cumhurbaşkanı'na iletilecek olan dilekçeyi imzalayıp fakslayabilirsiniz.
Kampanyayla ya da göğüs kanseriyle ilgili her türlü bilgi için vakfa telefon ederek bilgi/broşür isteyebilirsiniz.
Ayrıca son derece profesyonelce hazırlanmış web sitesine girebilirsiniz.
TÜMKAN Vakfı'nın numaraları:
Tel.: (212) 219 55 09
Faks: (212) 219 55 08
Web adresi:
www.tumkan.org
Paylaş