Paylaş
Doktor yazarlardan Turhan Temuçin’in “Hastane mi kestane mi?” oyununu hem sahnede defalarca oynadı hem de sinemaya aktardı.
Uygur’un tiyatro dışında az bilinen bir merakı vardı. Çok sayıda kuş besliyordu ve onlara çok düşkündü.
7 Nisan 1977 tarihli Kelebek, Uygur’un bu özelliğini anlatıyordu.
Kuşların isimleri de enteresandı. Uygur, her bir kuşa “ötüşlerine göre seslerini çok sevdiği sanatçıların” ismini vermişti.
Zeki Müren, Sevim Tuna, Bülent Ersoy, Tanju Okan...
7 NİSAN 1977
Liste uzayıp gidiyordu.
Uygur’un kuşlarla mesaisi şöyle geçiyordu.
“Zeki Müren bugün yemek yemedi. Hasta sanıyorum. Sevim Tunacık bugünlerde çok güzel şakıyor. Bülent Ersoy’un neşesi yerinde. Tanju Okan pek keyifli değil.”
Uygur uzun turnelere çıkacağı zaman da kuşlarının bakımı için bir kişiyi özel olarak görevlendiriyordu.
BAGAJA BİLE YOLCU ALDILAR
Her bayram tatilinde benzer manzaraları görüyoruz.
Sahillere akın, tıkanan yollar... Ek seferlere rağmen bilet bulamayanların çaresizliği.
4 AĞUSTOS 1987
Çok değil bundan 36 sene önce de durum hiç farklı değildi.
1987’de Kurban Bayramı yine yaz aylarına denk gelmişti. Bayramın ilk günü 6 Ağustos Perşembe’ydi.
İzinlerle hafta sonları birleştirenler yine yollara düştü.
Trafik ekipleri Samsun’da kontrol yapıyorlardı. Durdurulan bir otobüsün bagaj bölümü açılınca polisler büyük şaşkınlık yaşadı.
Kapalı bagajda tam yedi kişi vardı.
İlk şokun ardından polisler “Sizin canınızın hiç kıymeti yok mu? Azrail ile kucak kucağa gidilir mi?” diye sordu.
Yanıt şöyleydi:
“Yer bulamadık, çaresiz kaldık. Karanlıkta yolculuğa katlandık. Kapağın arasına bez koyarak hava alıyoruz.”
Otobüs şoförü Mehmet Yılmaz’ın yanıtı ise tabii ki hiç inandırıcı değildi:
“Bunlardan para almadık. Zorla bindiler.”
Oysa her yolcudan 6 bin 500 lira bilet parası alınmıştı.
Bagajdaki yolculardan toplam 45 bin 500 lirayı cebe indiren şoförün bu cinliğinin bedeli ise sadece 2 bin 500 liralık trafik cezasıydı.
Ödeyip yoluna devam etti.
4 ODA 1 SALON MOBİL GENELEV
Yasadışı işlerdeki yaratıcılık hep dikkat çekicidir.
İşte bu yaratıcı işlerden birine 2003’te tanık oldu İstanbul.
Sokaklarda fuhuş yapan Türkan K. isimli kadın, eski parayla 50 milyar liraya bir otobüs satın aldı.
Suntalarla böldürüp 4 oda, bir bekleme odası ve bir de duş yaptırdığı otobüsün üstüne de “Mutlu insanlar” ve “Farkı bizle yaşayın” yazdırdı.
3 KASIM 2003/27 EKİM 2003
‘Otobüs genelev’ Kadıköy-Tuzla arasında seferlerine başladı.
Bu iki nokta arasında ring yapıyor, telefonla arayan müşterileri belirlenen duraklardan alıyor, işi biteni istediği yere bırakıyordu.
İşler iki ay iyi gitti.
Ama seyyar genelevin varlığı kulaktan kulağa dolaşıp polise kadar ulaştı.
Polis, müşteri gibi randevulaşıp duraktan otobüse bindi. Otobüste biri şoför, dördü kadın beş kişi vardı.
Yakalanan Türkan K., daha önce işlettiği evler sürekli polis baskınına uğradığı için “mobil genelev” fikrinin doğduğunu anlattı:
“Gezici genelevi bulmalarının zor olacağını düşünmüştüm. Günde 100 kişi alıyorduk.”
Ama kazancından şikayetçiydi, “Kazandığımız para bizi kurtarmıyordu. Mazot parasını bile zor kazanıyorduk” diyordu.
Ardıç Aytalar’ın haberine göre fuhuş yapılan evler birkaç aylığına mühürleniyordu. Ancak burada fuhuşun yapıldığı yer bir otobüstü.
Araç, Küçükbakkalköy Otoparkı’na çekildi.
Oda ve banyo bölmeleri sökülüp ruhsatta belirtilen haline döndükten sonra iade edilmesine karar verildi.
Paylaş