Bir ‘köşe kapıcı’ olarak bir yıldır beni takip edenler bilirler...
Bu köşeyi kendi ‘tasarruf alanıma’ alıp, kullanmaya başladığım zamanlarda ‘popüler kültür mantarı’ diye bir köşe yapmış ve bu minvalde yazılar yazmıştım.
Yok bilmem nereye gittim, yok bilmem ne kitabını okuyorum, yok bilmem ne filmini seyrettim diye. Hani o zamanlar daha yeni ‘düşmüşüm’ bu işlerin içine ya, Kelebek’in Hıncal Uluç’u mu olmak istedim nedir, böyle ‘popüler kültür mantarı’ yazıları yazıyordum işte.
Uzun süredir ben bu yazıları yazmayınca, son dönemlerde ‘elektronik posta adresime’ neden yazmıyorsunuz gibi ‘elektronik postalar’ gelmeye başladı.
Ben de ‘sorumlu’ ve de ‘sorunlu’ bir ‘köşe kapan’ olarak bu neden yazmıyorum ‘hadisesini’ değerli okurlarıma açıklama ihtiyacı hissettim!
* * *
‘Popüler kültür mantarı’ yazılarını artık yazmıyorum, çünkü...
- Artık ‘gençliğimde’ olduğu gibi, her tiyatro oyununa ‘popüler kültür oburluğu’ ile gidemiyorum mesela. İçim kaldırmıyor. O tiyatro salonundan, bu tiyatro salonuna koşuşturup, ‘önüne gelen her oyunu’ , ‘oynayabilen-oynayamayan her oyuncudan’ izleme dönemleri geçmiş benden vallahi! O zamanlar ‘beğeni eşiğim’ mi düşükmüş, yoksa ‘izlemezsem çok ayıp olur şimdi’ diye mi düşünürmüşüm bilemedim. Ama artık eskisi gibi değilim. Tiyatrofili olduğum dönemler çoktan bitmiş işte!
- Tiyatro ile ilişkim bozulduğu gibi sinema ile de ilişkim bozuldu benim! Eskiden vizyona giren bir tane filmi bile kaçırmazdım. Şimdi vizyona giren filmlerin bir tanesine ancak gidebiliyorum. Üstelik o gittiğim filmi de kılı kırk yararak seçiyorum emin olun! Artık yaşlılıktan mı dersiniz, yoksa sinema salonlarındaki ‘modernizasyon’ faaliyetleri sonucunda koltukların çok ‘rahat’ hale gelmesinden mi dersiniz bilemem, filmi seçmezsem sinemada uyukluyorum. Yoksa bu durumun filmlerin ‘sıkıcılığı’ ile falan alakası yok!
- Hala eskisi gibi kitap okuyorum ama, şimdi bu köşede ben bu kitabı okuyorum, siz de okuyun diye yazmanın alemi nedir yani. Ben onu okuyorsam kime ne? Ha eğer okuyup çok da etkilendiğim bir kitap olursa, yazarım mutlaka. Merak etmeyin. Olmamış demek ki uzunca bir süredir!
- Hem zaten artık bahar geldi. Eminim çoğunuzun benim gibi yataktan kalkası yok! Bir yerden bir yere hareket edesim gelmiyor. BAHAR YORGUNLUĞU YANİ!
* * *
Hem daha başka şeyler, daha çok ilgimi çekmeye başladı artık benim.
- Mesela Türkiye’de şarkı söyleyen herkesin neden bir gün mutlaka İngilizce kaset doldurup, ‘dünya sanatçısı’ olmak istediğini merak ediyorum. Kenan Doğulu’mu, yoksa Tarkan’mı en önce ‘dünya starı’ olacak, bunu merak ediyorum!
- Turgut Özal’ın siyasi geçmişindeki ‘basın inatlaşması’ ile, Recep Tayyip Erdoğan’ın şu andaki ‘basın inatlaşması’ arasında ne gibi benzerlikler var, bunu merak ediyorum. Bu inatlaşmalar ile yeni T.C.K’nın ‘basına getirdiği kısıtlamalar’ arasında herhangi bir ilinti var mı merak ediyorum.
- 1 Nisan’dan sonra ilk tutuklanan gazeteci kim olacak merak ediyorum.
- Mustafa Sarıgül, Deniz Baykal’a ‘anasının nikahını’ gösterebilecek mi merak ediyorum. Muhalefeti kendi partisinden (artık hakikaten sadece kendi partisi oldu!) ‘temizleyen’ CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın, kendini rahat hissedip hissetmediğini merak ediyorum.
- Her televizyon programını gezip, konuk olduğu programlarda ‘engin’ bilgilerini sadece kendisine saklamayıp halkla da paylaşan ‘fedakar insan’ Zekeriya Beyaz’ın, Sibel Can’ı dinlemek üzere içkili bir lokale giderse ne yapacağını merak ediyorum.
E bu kadar merak arasında ‘popüler kültür mantarı’ da olamıyorum işte!