Fenomen yasağı
Son 1 ayda gerçekleştirdiğim Londra, Dubai ve Atina ziyaretlerimde birçok şefle ve restoran gruplarının CEO’larıyla bir araya geldim. Sohbetlerimde gördüm ki 2024’te hepimizi gastronomi alanında değişik trendler bekliyor. Bu trendlerin başında ise “su” başlığı geliyor.
Yeni yılda restoran ziyaretçileri ne nitelikte su içtiğini ve daha da ilginci yemek yapımında nasıl bir su kullanıldığını sorgular ve mekânlar ise bunu daha çok pazarlar hale gelecekmiş.
Farklı çeşitte su menüleri sunulacakmış. Ph seviyesi, mineralleri ve tabii en önemlisi suyun kaynağı anlatılacakmış.
Keza bu bağlamda mekânların sadece tabağa koydukları ürünleri değil mutfak operasyonlarında kullandıkları mutfak araçlarının kalitesi ve sürdürülebilirlik katkısı da müşterilerce sorgulanır hale gelecek, mekânlar bu alanda yaptıklarıyla da fark yaratmaya çalışacaklarmış.
Sağlık odaklı bir diğer trend ise yüksek karbonhidrat taşıyan bagel ve sandviç ekmeklerinin içleri alınmış bir şekilde talep edilmesi, hatta bu şekilde üretilmeye başlanacak olması...
Yıllardır tüm ekmek arası lezzetleri içi alınmış olarak talep eden bir kişi olarak bu konunun bir trend haline gelecek olmasına, sağlık bilincinin artmasına sevindim doğrusu.
Sağlık dışında şımartıcı bir trend olarak ise yemek tadı taşıyan kokteyllerin, 2024’te ilgi odağı olacağı...
Yıldızlar Takımı
Dubai’deki The Lana Otel’de hayata geçecek Jara restoran sanırım 2024’ün en heyecan verici restoran oluşumlarından. Yıl ortasında açılması planlanan mekânı özel kılan arkasındaki dev isimler. Kanımca sadece Paris’in değil dünyanın en iyi otelleri arasında yer alan meşhur Plaza Athene Oteli’nin Michelin yıldızlı şefi Jean Imbert ve 12 Michelin yıldızına sahip bir restoran imparatorluğu işleten şef Martín Berasategui bu yılın en heyecan verici restoran girişiminin başındaki isimler.
Şef Jean Imbert’in büyükannesiyle aynı adı taşıyacak olan Jara sadece bu yıldızlar karması olan ekiple değil, Dubai’nin altın varaklarla kapı dünyasından uzak bir duruşla da herkesi şaşırtacak. Oldukça minimalist dizayn edilecek restoranın fotoğraf peşinde olan Instagram fenomenlerinden çok gerçek gastronomi severlerin tercihi olacağını düşünüyorum.
Üyelikli Restoran
Türk sosyetesinin uğrak noktası Miami 2024 yazında oldukça iddialı bir restoran açılışına hazırlanıyor. İşletmeci kardeşler Samuel ve Jose Tcherassi’nin ortakları şef Hidefumi Namba ile açacağı Ura isimli mekân hem bir suşi restoranı hem de bir caz bar olarak hizmet verecek.
İlişkiler ümit verici
Yunanistan ziyaretimde turizm sektörüne dair kiminle konuştuysam herkes kapıda vize uygulamasından duydukları memnuniyeti, bu uygulamanın genişletilmesi gerektiğini dile getirdi. Turizm sohbeti odaklı ilk ziyaretim Grecotel grubua ait The Dolli Hotel’in yöneticilerine oldu.
1875’te inşaa edilip 1925 yılından bu yana bir kumaş fabrikası olarak kullanılan bina geçen yıl tarih ve modernizmin buluştuğu butik bir otele dönüştürülmüş.
Otelin Akropolis manzaralı teras katındaki restoranında grubun yöneticilerinden Georgios Perantonakis ile sohbet ettik. Perantonakis, Türk turistlerin Yunanistan turizmine olan katkısından ve kalitesinden övgüyle bahsetti. Beni otel yönetimiyle tanıştıran kişi ise Osmanlı İmparatorluğu zamanında büyük annesi Yozgat’ta doğmuş olan, Yunanistan’ın en büyük turizm gruplarından Voulgaris Hospitality Group’un sahiplerinden Maria Voulgaris oldu. Tam bir Türkiye dostu olan, Türkçe birçok kelime bilen, eski Beyoğlu hanımefendilerini anımsatan Voulgaris, Yunan elitlerinin Türkiye ve Yunanistan arasındaki yakınlaşmaları geleceğe dair ümit verici bulduğunu söyledi.
Nusret’ten Remos’a milyonluk saat
Türk erkeklerine övgü
1997’den bu yana Türkiye’ye gelen ünlü şarkıcı Dany Brillant ile Piu Entertainment’ın organizasyonunda geçen hafta konser verdiği Zorlu PSM’nin kulisinde buluştuk. Tunus asıllı Fransız sanatçıyı yine dinamik ve İstanbul’da oluşundan dolayı yine heyecanlı buldum.
Ülkemize geldiği bunca yıldan sonra Türkiye’ye dair neler hissettiğini sorduğum Dany Brillant, şöyle yanıt verdi:
“Türkiye’ye kaç kez geldiğimi hatırlamıyorum bile. Her geldiğimde yeni ve güzel şeyler gözlemliyorum. Türk halkının Fransızca şarkıları sevmesi hoş bir karşılık veriyor. Ülkeniz benim gibi farklı kültürlerden kişilere ev sahipliği yapan, etnik zenginliği olan bir ülke. Türk erkeğinin duruşu da kültürünüzü kendime yakın hissettiğim noktalardan biri. Türk erkekleri maskülenliğini koruyor. Bu sebeple kendimi bir Türk erkeği gibi görüyorum.”
YENİ AŞKLARı İNTERNETTE DEĞİL DANS KURSLARINDA ARAYIN
Türk müziği ve müziğin evrensel gücüne dair sohbet ettiğimiz sanatçı, Türk ezgilerine övgüler yağdırırken tam bir Ajda Pekkan hayranı olduğunu belirtti. Süper Star için “Zamansız bir yıldız” ifadesini kullandı.
YABANCI ÜNLÜLERİN DE FAVORİSİ
Bu kış keşfettiğim kayak destinasyonu Prens William, Margot Robbie, Hugh Grant ve ünlü şef Jamie Oliver gibi isimlerin favori kayak merkezi olan Val d’Isere oldu.
Fransa’nın bu meşhur kasabasında 1962’den beri açık olan, 50 milyon Euro’luk yatırımla yenilenmiş olan Club Med’de konakladım. Dünya jet setinin gözdesi kasabanın yamaçlarına kurulmuş otel, Fransız Alpleri’nin eşsiz manzarasına sahip.
Zirveden kaymanız için kolay bir erişim sağlayan otel elektrikli kar bisikletleri gibi yenilikçi aktivitelerin yanında, sıcak açık hava jakuzi keyfi ve gurme lezzetler sunan restoranlarıyla Avrupalı elitlerin buluşma noktası olmuş.
Club Med’in global başkanı Henri Giscard d’Estaing markanın 2024 stratejilerini dinlediğimizde ise alışılagelmiş Club Med lüks anlayışından daha iddialı ve sürdürülebilirlik odaklı bir konumlamayı hedeflediklerini öğrendim.
Keza Güney Afrika gibi iddialı destinasyonlarda yeni oteller geliyormuş.
Avrupalı zenginler kadar Türk sosyetesi arasında da
MayfaIr’e yeni bir soluk
Londra’da bu hafta en çok ses getiren açılış globalleşme zincirine hızla devam eden GAIA markası oldu.
Fundamental Hospitality Group bünyesinde işletmenin CEO’su Evgeny Kuzin’in hayata geçirdiği restoran Doha, Dubai ve Monte Carlo’dan sonra kapılarını Londra’nın en pahalı muhiti Mayfair’de açtı.
Sadece grubun iş çevresi ve ünlü isimlerin davetli olduğu ilk günkü davete ben de katıldım.
Akdeniz ve Yunan mutfağından lezzetler sunan mekân üst katında Picadilly caddesini gören bir bar alanı, orta katında ana restoran bölümü, en alt katında ise üyelikli bir kulüpten oluşuyor. Mekânın mutfağındaki her malzeme dünyanın farklı ülkelerinin en iyi üreticilerinden geliyormuş.Hatta Evgeny Kuzin’in anlattığına göre Özbekistan’dan domatesler yetişmedi diye açılış gecesi ufak bir kriz olmuş ama son dakika domatesler Londra’ya ulaşmış.
Böylesine ince detaylarla yönetilen restoran eminim Londra’yı yan kapı haline getiren Türk sosyetesinin akınına hızlıca uğrayacaktır.
Karargahta yemek
Kadife elbise ve elmas küpeler
Üyesi olduğum Londra Yabancı Gazeteciler Cemiyeti’nin her yıl düzenlediği, yılın en iyi haberlerinin ödüllendirildiği törene bu yıl Consort Queen - Eşlikçi Kraliçe unvanına sahip Camilla, kurumun 135’inci yılını kutlamak amacıyla katıldı. Türkiye’den Esra Oflaz Güvenkaya, Saffet Emre Tonguç ve Serda Büyükkoyuncu gibi ünlü isimlerin de katıldığı gecede Kraliçe’yle tanışma imkânım oldu.
Kısa sohbetimizde kendisini Türkiye’de görmekten mutluluk duyacağımızı belirttiğim Camilla, “Türk halkına selamlarımı iletin” dedi. Sade yeşil kadife bir elbise ve kısa topuklu, klasik siyah bir ayakkabıyla geceye katılan Kraliçe’nin elmas küpeleri göz kamaştırıcıydı.
Kokteyl alanında bekleyen ödül adayı gazetecilerle tek tek tanıştı. Kraliçe Camilla gecede yaptığı açılış konuşmasında ise basın özgürlüğü ve sürdürülebilir dünya konularının altını çizdi.
Camilla’nın diyeti
Geceye katılan 76 yaşındaki Kraliçe’yi oldukça dinç ve olduğundan daha genç buldum. Birçok kraliyet üyesi gibi sağlığına oldukça dikkat eden Camilla meğerse kendine özgü bir diyet programı takip ediyormuş. Yağ asitleri ve E vitamini yüksek bir beslenme programı belirleyip süt ve süt ürünlerini günlük beslenmesinden çıkarmış. Dünyaca ünlü doktorların “super food” kategorisinde değerlendirdikleri avokadoya ek olarak balık ve tereyağının eksik olmadığı bir diyet uyguluyormuş. Keza geleneksel İngiliz fasulyesini de fiber kaynağı olarak tercih ediyormuş. Ayrıca tohumlar ve farklı yeşillikler tüketmeye özen gösteriyormuş. Kraliçenin avokado tutkusunu sağlıklı olmasından dolayı çok iyi anlıyorum. Lakin tek bir avokadonun yetişebilmesi için 60 litre su gerektiğini düşünürsek, sürdürülebilir bir dünya için su gereksinimi yüksek besinleri ne kadar tükettiğimizi sanırım hepimizin sorgulaması gerek...
Milyarderler Kulübü
Dubai’ye bu son ziyaretimde iyice anladım ki şehir gastronomide Londra ve New York ile yarışacak bir seviyeye gelmiş. Sırf 2024 yılında dünyaca tanınan 20 yeni markanın Dubai’de restoran açması bekleniyormuş. Şehirdeki restoranların hizmet kalitesi, mutfak çeşitliliği ve özellikle garsonların İngilizce bilgisi Dubai’nin global bir gastronomi şehri olduğunu bana bir kez daha kanıtladı diyebilirim.
Bu defa en etkilendiğim mekân ise Billionaire Dubai oldu. Las Vegas’taki şovlara taş çıkartacak bir gösteri serisi ile tüm gece boyunca canlı şovlar sergilenen mekânda özellikle patenli dansçıların şovundan etkilendim.
Kırmızı kadife perdelerle kaplı uzun bir koridordan eriştiğim mekân iki farklı sahnesi, yüksek tavanları ve şık giyimli garsonları ile göz alıcıydı. Aynen ismi olan Billionaire gibi gerçek anlamda dünyanın farklı köşelerindeki milyarderleri ağırlayan mekân, İtalyan ve Asya mutfağı esintili menüsüyle de iddialıydı. Şef Batuhan Piatti Zeynioğlu’nun menü seçkisini beğendim.