Yaratıcılık sürecini yaşıyor mu yapay zeka acaba? Mesela bir şey üretmeden önce içi sıkışıyor mu? Günlerce yataktan çıkamadığı oluyor mu?
Robot van Gogh da bir üretim bunalımında kendi kablosunu kesecek mi acaba?
Ne mi diyorum?
Yapay zeka resim çizmiş de onu anlatıyorum size. ‘Çizmiş, ne var?’ diyeceksiniz. Neler yapıyor yapay zekalar neler. Mesele o değil. Yaptığı tablo satışa çıktı geçen gün, adı Edward Belamy’nin Portresi.
Tam iki buçuk milyon liraya satılmış tablo!
2.500.000 Te Le! Yanlış anlamayın yani.
*
Türk televizyon tarihinin en köklü ve en önde gelen isimlerinden Beyazıt Öztürk, tartışmasız. Yirmi yılı aşkın sürede yaptığı ve şimdilik kısa bir ara verdiği Beyaz Show’un ardından, televizyondan uzak bir dinlenme sürecinde olacağını düşünmüştüm şahsen.
Çok eski bir arkadaşı ve hatta bir süre Beyaz Show çalışanı olarak, Beyaz Show’u nadasa bırakabileceğini ve bir başka projeye asla sıcak bakmayacağını tahmin etmiş ama kendisiyle bu konuyu hiç konuşmamıştım.
*
Bu testi bilmeyenler için söylüyorum, benim testlerde cevap her zaman (e) şıkkı. Maksat muhabbet olsun, pazar pazar kafayı yormayalım. Bir birim öğrenelim, iki birim kıkırdayalım.
Bu hafta sosyal medyada en çok konuşulan konulardan biri, bir psikoloğun ciddi ciddi attığı bir paylaşımın altına gelen muhteşem yorumlardı bence. Kızımız şöyle demişti: ‘Bir psikolog tespiti olarak şuraya yazayım: Kimsenin hayatı dışarıdan göründüğü gibi değil. Herkesin hikayesinin gizli bir tarafı var.’ Twitter mizahşörleri altına anında yorumları doldurdu tabi. Aşağıdakilerden hangisi, psikolog hanım kızımıza gelen en iyi cevaplardandır?
a) Bir jeolog olarak söylüyorum: Her şeyi herkesin yanında konuşmayın. Yerin kulağı var.
b) Bir edebiyatçı olarak şunu söylüyorum: -de ayrı yazılır
c) Bir duvar ustası olarak söylüyorum: Yalnız taştan duvar olmaz
d) Bir tıpçı olarak söylüyorum: Nefes almazsak ölürüz, bu yüzden nefes almalıyız.
e) Hepsi
Adana’da çeşitli suçlardan aranan bir vatandaş, polisi kandırmak için, akla hayale gelmeyecek bir plan yapmış. Babası tarafından ortaya çıkarılan bu plan tutmamış ve suçlu tutuklanmış ama hayal gücü ve çabası çok enteresan. Sizce bu arkadaş, polisten kaçmak için ne yapmış olabilir?
*
Sonradan hem Star televizyonu yönetimi, hem de programın sunucusu Onur Buldu özür diledi, gönül aldı ama özürler Eyvah Düşüyorum adlı yarışma programında sorulan soruyu affettirmedi benim gönlümde.
Yarışmada sorulan soru şuydu:
‘Yazın üç ay tatil yapıp, bir de üstüne maaş aldığı için çok kıskanılan meslek grubu nedir?
Cevap: Öğretmenler
Kafa atmış.
*
Meğer bu darp ettiği kişi meşhur popçu, evli barklı Berkay’mış.
Günlerdir her yerde yazılıp çizilene göre; Arda Turan, Berkay’ın eşine, gecenin bir vaktinde bir şeyler fısıldamış. Berkay da haklı olarak sinirlenmiş, ortamda tansiyon yükselmiş ve olanlar olmuş.
Amacı, kredi başvurusunda bulunan ve alamayan kişilerin hesaplarında bir miktar para bulunması ve bu sayede kredi alabilmelerini sağlamakmış. Bir süre, hiç bir problem yaşamadan, emeklilere ve gençlere kredi sağlamış. Kimse fark etmeden de, ‘yer değiştirdiği’ parayı geri koyuyormuş.
Bu arada kendi hesabına hiç para aktarmamış, bu önemli.
Sonra ne olmuş dersiniz?
Hesaplarına para yattığını fark eden bazı insanlar, paralara anında el koymuş, aldığı parayı da geri vermemiş. Melek kalpli bankacı zor durumda kalmış haliyle. Yardım ettiği insanlardan kazık yiyen müdür bey, şimdi yaptığının cezasını çekmek için hapse giriyor şu aralar.
Buradan ne öğrendik sizce?
Bir, demek İtalya’da da parası olmayana kimse kredi vermiyor.
İki, Avrupa eşittir medeniyet falan diyoruz ama para herkesi bozuyor belli ki.
Elli liralık yol için iki yüz on üç lira alan taksici dolandırıcılık suçlamasıyla ve beş yıl hapis istemiyle karşı karşıyaymış. Çok güzel!
Belki de Twitter’da tam bir gün TT olmanın keyfini sürerek şöyle sırtını bir koltuğa yaslıyordur Nilgün Hanım, bilemiyorum.
Halbuki ‘Herkes bir gün on beş dakikalığına ünlü olacak’ diyen vizyoner sanatçı Andy Warhol’un öngördüğü herkeslerden biri izlediğim, parça parça okuduğum kadarıyla.
*
Sevgili Andy Warhol da zaten, ‘herkeşler bir gün yaptıkları çok önemli işlerle ünlü olacaklar!’ dememiş. Medyayı, yeni düzeni öngörmüş; bir gün herkesin kısa bir popüler hayatı olacak, geldiği gibi püf diye geçecek, demek istemiş.
Euro 2024 için bayağı da heveslenmiştik milletçe. Kafamızın bir köşesinde ‘kesin bize vermezler aga’ cümlesi yankılanadursun; Eurovision’da birbirlerini puanlıyorlar kardeşim! düşüncelerini aşmış, birinci olmuş millettik biz.
Neden olmasındı ki? Katar gibi bir ülke 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacaktı sonuçta. Türkiye kaç Katar ediyor, biliyor musunuz?
Bir tarafta Avrupa’nın devi Almanya; diğer tarafta futbol aşığı, bu şampiyonaya gerçekten moralman ihtiyacı olan bir Türkiye.
Altyapı hazırlıkları falan tamamdı ama tanıtım filmini izleyince ve Nusret’in ‘saltbae’ hareketiyle dirsekten futbol topu tuzladığını görünce içimiz az sıkışmadı değil. Bu fikri bulan ve özellikle onaylayanları tebrik ediyorum(!) İçinde bulunduğumuz sportif durum bundan daha iyi anlatılamazdı!
Sonuçta öyle ya da böyle vermediler işte. O kadar da hazırlık yaptık, film çektik, masraf ettik ya. Durumlar zaten sıkışık, bence hazırlık masraflarımızı geri ödesinler!