Niye bu kadar pisiz

İstanbul’dan yola çıktığımda istikamet belliydi: Tekirova Amara Dolce Vita..."Nereden buldun?" demeyin tamamen arkadaş tavsiyesi. Zaten araştırmalara falan baktığınızda "tavsiye" konusunun bu tatil matil işinde çok önemli olduğunu görüyorsunuz.

(Aynı zamanda resmen mesleki bir deformasyon altında olduğumu da görüyorsunuz, tatil davranışımı bile modellemeye çalışıyorum. Tavsiyeymiş. Yap tatilini be adam, ne işin var hálá bir takım uzmanlık çabaları falan. Yuh yani.)

İstanbul-Afyon-Antalya yolu, sağolsun karayolları, yol çalışmasından geçilmiyor. Üstelik doğru dürüst işaretleme falan yapılmadan. Bu yoldaki kazalar incelense, kesinlikle bazıları işaretleme hatasından kaynaklanan kazalar çıkar (Başka bir mesleki deformasyon! Kaza maza analizi derken bir türlü tatile giriş yapamıyorum.)

Yollar delik deşik olunca, haliyle Tekirova’ya ulaşmak biraz zaman aldı. Bir de yanımızdaki bir arkadaşın bağırsak enfeksiyonu azınca ister istemez her ağaç altında tuvalet molası vermek zorunda kaldık!

Sağolsun onun sayesinde tüm benzin istayonlarını denetlemek gibi bir misyon üstlendim kendime! Rezalet ki ne rezalet!

Niye bu kadar pisiz? Benzin istasyonlarına da laf söyleyemiyorum artık.Opet tuvaletlerine gerçekten önem veriyor ama gelin görün ki kullananlar dikkat etmeyince onların tuvaletleri bile sorunlu. (Aaaaa yeter artık başlayayım şu tatile. Daha ilk günden sorun, sorun, sorun.)

AMARA DOLCE VITA’DA BARBEKÜ KEYFİ

Neyse Antalya’yı geçtik, oradan Tekirova, oradan yetmiş kilometre. Gece yarısına doğru yaklaşık on saatte Amara’da uykuya dalmıştık. Bu arada Afyon’da İkbal’de verdiğimiz geleneksel molayı da unutmamak lazım.

İkbal her zamanki standardını koruyor. Biraz müşteri protföyünde farklılaşma görülüyor. Biraz daha A’dan "BC1" kitleye kaymış, ama kaymaklı ekmek kadayıfı hálá A plus. (Ben bu tatile kesin başlayamayacağım, çünkü beynim izin vermiyor. Altı yıldır ilk defa hiç yazmadan tatil yaptım ama anlayın. Beynin fişi yok ki çekesin. Yoksa ben mi çekmeyi bilmiyorum?)

Sabah uyandığımda mükemmel bir Amara Dolce Vita gerçeği ile karşılaştım. Ağaçlar arasında bir cennet. Odalar kocaman ve çok güzel döşenmiş. İstanbul Street, İtalyan Street konseptleri oluşturulmuş. Kocaman da bir sahili var. Neredeyse bir kilometre. Havuzu da kocaman. İçinde dört ayrı lokanta var, İtalyan, Balık, Meksika ve Barbekü.

İtalyan ve Barbekü’yü denedim. Süper. Balık’ta sorun var. Daha açılalı üç ay olduğu için "Biraz zaman gerekiyor" diye düşünebiliriz.

Barbekü’yü mutlaka denemelisiniz. Hem yabancılar hem Türkler için çok iyi bir konsept. Resmen tatil köyünün ortasında etlerinizi veriyorlar (ama et de et hani) sen de mangalda cos cos pişiriyorsun.

Amara Dolce Vita’nın en güzel yanlarından biri, hem herkese açık kahvaltı ve yemekleri hem de kaliteli içkileri, içecekleri. Herşeyin en kalitelisi var. Bu kadar kaliteli yiyecek içecek verip, nasıl işin altından kalkıyorlar anlaması zor. Ya Amaracılar işi bilmiyorlar, ya da dünyanın parasını alıp sonra da her şey dahilin içini boşaltanlar.

Dikkat ettim ortalık Rus turist kaynıyor. Hatırı sayılır da bir yerli turist göze çarpıyor. Genel olarak bir ferahlık var. 800 kişi aynı anda tatil yapıyor ama binalar falan ağaçlar arasına gizlenmiş, içinize daral getirecek bir şey yok.

Biraz soruşturunca öğrendim ki, burası eski Fransız tatil köyü imiş. Şimdilerde Tez Tur’a geçmiş. Side, Beldibi, Kemer’de de başka Amara World’ler varmış. Tez Tur da dünyanın en büyük Rus turist operatörü imiş. Yılda 500 bin Rus’u Türkiye’ye getiriyormuş. Helal olsun!

Yine öğrendiğime göre, bu sezon sonrasında Amara Tekirova yenilenecekmiş. Oda sayıları artacakmış. Havuzun kenarı daha bir ağaçlanacakmış. Ancaaak, eğer şu andaki yeşil oranını azaltırlarsa, Amara’nın cennet halini aratırlarsa, koca koca binalar dikmeye başlarlarsa önce ben buradan savaşa girişirim ona göre. (Yine mesleki deformasyon, yine, yine, yine... Yok yok benim tatil yapmam mümkün değil.)

PARASAILING ÇOK EĞLENCELİYMİŞ

Gelelim birtakım eğlenceli su sporlarına... Amara World’de dalıştan tutun parasailing’e kadar birçok sporu yapmanız mümkün.

Örneğin jetskiler 2006 model, tavsiye ederim. (Levent Kırca’nın işaret ettiği devletin skilerinden de değil!) Yalnız biraz pahalı. Yabancı için de, yerli için de fiyat biraz düşürülse iyi olur. Sanki yenilenen skilerin fiyatı müşterilerden çıkarılıyor gibi.

Parasailing ise çok makul. İki kişi yapınca daha da makul oluyor. İlk defa yaptım. Çok keyifli birşey. Çok da güvenli. Korkacak birşey yok. Denemeyenler mutlaka denesinler. Kuş gibi özgür hissediyorsun kendini. Öyle Tekirova dolaylarında 15 dakika havada uçuyorsun. Alçalış, yere iniş falan çok eğlenceli. Üstelik insan "Ya ben yamaç paraşütü de yapabilirim" havalarına giriyor. Yapar mıyım? Yaparım. Yakında bu sinemada...

Haftaya: Çıralı, Villa Monte, Kaş, Bahçe Restoran, Aqua Park, Oyster Residence, Beyaz Yunus ve diğerleri.

CUMA İTİRAFI

seam; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 31; İl: İstanbul

Haftasonu evde karımla birlikte "Örümcek Adam 2" filmini izliyorduk. Filmin bir sahnesinde Örümcek Adam kurtardığı sevgilisi için iki bina arasında büyük bir ağ yaptı, birlikte o ağda gökyüzünü seyrettiler. Tam da o sahnede karımın bana söylediği "Sen bana hiç böyle bir ağ yapmadın" cümlesinden sonra kadınları anlama çalışmalarıma bir son vermiş bulunuyorum. Duyurulur.

Yorum: Arkadaşımız çok geç kalmış değil. 70’lerine gelip kadın istedi diye hálá iki bina arasına ağ germeye çalışan erkeklere ne demeli! Üstelik kadın ne istediğini çoktan unutup "Süpermen gibi beni havalarda uçurmadın" diye bas bas bağırırken.


CUMA LAKIRDISI

"Çok sevdiğim büyük bir şairin tersine ’Ne adamlar sevdim, iyi ki vardılar’ diyorum hep. Hepsi bana çok şey kattılar. Giderken ağlattılar. Nur içinde yatsınlar." (Yasemin Özçelik, Her Aşk Bitmek İçin Başlar, Epsilon)

CUMA TAKINTISI

Okuyanus Yayınları’ndan çok ilginç bir kitap çıkmış. Yazarı Alexandra Parsons. Kitabın ismi de Penisin Katı Gerçekleri. Acayip bilgilendirici bir kitap... Örneğin dinozorda yokmuş, fil hortumunu su içmekten başka şeyler için de kullanıyormuş, kangurununki çatallı imiş, yılanda iki taneymiş, gorilinki çok küçükmüş, insanlarınki de burnuyla çok alakalı imiş. Anlayacağınız oturup Haydar Dümen’e soru sorulacağı yerde bu hafta sonu pekala bu kitaba takılabilir. Takın.
Yazarın Tüm Yazıları