Üçüne de tetiği çektiren merkez aynı olsaydı...
‘Vur’ emrini bir patrondan alıyor olsalardı...
Sıradaki saldırı yeri İzmir, saldırgan da PKK olmazdı.
***
Terörle mücadelede yalnız bırakıldığımızı, Batılı müttefiklerimizden yeterli dayanışma ve desteği görmediğimizi söylerseniz tamam.
Ama bana, bu üç cinayet şebekesi de aynı ‘üst akıl’ tarafından sevk ve idare ediliyor derseniz...
Direktifi verenin aynı azmettirici olduğunu söylerseniz...
O azmettiriciyi de sadece AB’de, ABD’de ararsanız...
IŞİD, Musul ve Telafer’den sonra Kerkük’te de mi cami bombalamamış...
IŞİD, Yemen’in başkenti Sana’da da mı cami vurmamış...
IŞİD, Suudi Arabistan’ın Dammam kentinde mi yine bir camiye saldırmamış...
IŞİD, Kuveyt’te cuma vakti bir camiye düzenlenen bombalı saldırıyı mı üstlenmemiş...
CAMİ DE HEDEF REINA DA
Kendilerinden olmayana kâfir deyip kanını helal gören bu kan dökücülerin haram helal diye bir derdi de yok.
Ama misilleme yapmak, korku salmak, dehşete düşürmek gibi bir derdi var.
Ama turistleri kaçırtmak, özellikle Arap turistlerin İstanbul’dan ayağını kesmek gibi bir derdi var.
Ama Türkiye’yi tekinsiz bir terör ülkesi olarak göstermek gibi bir derdi var.
Olmasa, ne diye sembolik bir zamanda, yabancıların sık gittiği simgeleşmiş bir eğlence mekânını hedef seçsinler ki?...
Şapkadan darbe ve başkanlık çıkacağını bilemedimse, Esad’ın akıbetiyle ilgili tahminlerim şaştıysa onlar yüzünden.
2017’nin nelere gebe olduğunu mu kestirmek istiyorsunuz?
Yön bulmak için yapacağınız, kutupyıldızı yerine Bahçeli’yi, FETÖ’yle mücadeleyi ve Putin’i takip etmek.
NEREDE YANILDIM?
Geçen yılın son gününde öngörülerimle dileklerim arasındaki çatışmayı yazmıştım.
Dileklerim ne kadar iyimserse öngörülerim o denli kötümserdi.
Oturup bir muhasebe yaptım.
Özeleştirimi veriyorum; tutturduklarım da var, tutturamadıklarım da...
Neler demiyor ki...
Konu, “Verin Mahsun’a, çeksin anti-FETÖ filmi” başlıklı yazım.
Hedefinde Mahsun Kırmızıgül var, yazım üzerinden celallendikçe celalleniyor.
Bir ara mahkeme bile kurdular ekranda, hem hâkim hem savcı oldu, asıp kesti.
Elinden gelse bir saniye dışarıda bırakmayacak, kolundan tuttuğu gibi Silivri’ye kapatacak Mahsun’u, o derece...
* * *
Nihat Doğan’ın elindeki tek suç delili, benim gazete yazım.
Mahsun
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ilerleyen saatlerde ilk açıklamasını yaptı.
Fakat katilin kimliği hakkında bilgi verirken hangi okullarda okuduğuna özellikle dikkat çekti.
Tekrarlıyorum; sıcağı sıcağına ilk tepkisiydi ve katilin okuduğu okullar üzerinde bilhassa durdu.
Dedi ki:
O 6 film, gişede toplam 7 milyon bilet satmış.
Meclis 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu kayıtlarında geçiyor.
Resmi bir tespit yani.
Filmlerin adlarıyla içerik analizleri bile var...
Kâh öğretmen kâh doktor kâh bir imam üzerinden FETÖ propagandası yapmışlar.
Hizmet aşkı uğruna gurbette bin bir çile ve sıla özlemine katlanan kahramanların fedakârlıkları işlenmiş, özendirilmiş, cesaretlendirilmiş...
FETÖ lideri Gülen’e şifreli selamlar çakılmış, alttan alta yüceltilmiş, subliminal mesajlar verilmiş, izleyicinin kafasına gizliden gizliye FETÖ zehri zerk edilmiş vesair...
Özetle; hem mesaj filmleri çektirmiş FETÖ hem de izleyiciye ulaştırmayı başarmış.
Ha bir para sihirbazından, önümüzdeki yıl doların ne yapacağını öngörmesini istemişsiniz...
Ya da...
Ha bir astroloğa, “Yeni yıla girerken burçların durumu nedir” diye danışmışsınız...
Aynı kapıya çıkıyor.
Hava puslu, görüş mesafesi o kadar kısaldı ki göz gözü, en iddialı uzman burnunun dibini göremiyor.
Yıldızname falcılarından, burç haritası okuyan zodyak kâhinlerinden farkları kalmadı.
AVM’ler bile duruma uyandı, ünlü astrologlarla 2017 burçlarını yorumlama etkinlikleri düzenliyorlar.
Bu son pazar, 2016’yı uğurluyoruz.