Paylaş
Üçüne de tetiği çektiren merkez aynı olsaydı...
‘Vur’ emrini bir patrondan alıyor olsalardı...
Sıradaki saldırı yeri İzmir, saldırgan da PKK olmazdı.
***
Terörle mücadelede yalnız bırakıldığımızı, Batılı müttefiklerimizden yeterli dayanışma ve desteği görmediğimizi söylerseniz tamam.
Ama bana, bu üç cinayet şebekesi de aynı ‘üst akıl’ tarafından sevk ve idare ediliyor derseniz...
Direktifi verenin aynı azmettirici olduğunu söylerseniz...
O azmettiriciyi de sadece AB’de, ABD’de ararsanız...
Başka yerde düşman olabileceğine ihtimal vermezseniz...
‘Bir dakika’ derim size.
Bir dakika, bu teoride bir terslik görünüyor.
OYUN TEK, O DA LAİK-DİNDAR KUTUPLAŞMASI DEĞİL
Din istismarcısı IŞİD yılbaşı eğlencesini bastığında, hedef laik yaşam tarzı denilebilirdi. Şüpheye yer vardı.
Fakat laiklik istismarcısı terör örgütü PKK, İzmir’de saldırınca o tez çöküyor.
PKK ile IŞİD arasında kan davasına dönüşmüş bir düşmanlık olmasa, ‘birleşik terör cephesinin saldırısı altında’ olduğumuz söylenebilirdi.
Fakat dünya yıkılsa ikisi bir araya gelmeyeceğine göre o tez de çöküyor.
Ne terör örgütleri birleşti ne de laik-dindar çatışması kışkırtmak gibi ortak hedefleri var.
Yalnız, çok yönlü bir terör saldırısı altında olduğumuz doğru.
Yalnız, aralarında koordineli olmasalar da bizi ortak düşman gördükleri doğru.
DÜŞMAN TEK CEPHE DEĞİL
Düşman tek, o da Batı, o da AB ve ABD algısı, toplumda giderek yerleştiriliyor.
Oysa kolaycı ve yanıltıcı bir açıklama bu.
FETÖ, ‘Çözüm Süreci’ne karşıydı. PKK’nın şehir yapılanmasını çökertme görüntüsü altında süreci sabote edecek operasyonlara imza attı.
PKK, din istismarcısı IŞİD’le savaşan laik bir örgüt olarak dünyada meşruiyet ve ün kazanma arayışındaydı.
IŞİD, Suriye ve Irak’ta PKK’yla kapışıyordu, Türkiye’de HDP kalabalıklarını da hedef alan eylemler gerçekleştiriyordu.
Başbakan Yıldırım, bu terör örgütlerinin vardiyalı çalışmaya başladığını söylüyor şimdi.
Haksız sayılmaz, nöbetleşir gibi biri bırakıyor öbürü devralıyor.
***
FETÖ, Rus Büyükelçi’ye suikast yaptırıyor.
PKK, Beşiktaş ve Kayseri’de bomba patlatıyor.
IŞİD, Reina’yı kana buluyor.
Sonra tekrar PKK giriyor devreye, İzmir Adliyesi’nde katliama teşebbüs ediyor.
Şurası kesin; amansız bir terör döngüsüne girmiş bulunuyoruz. Başbakan’ın dediği gibi arkası geleceğe, bu saldırıların frekans sıklığı artacağa benziyor.
Şurası da muhakkak; nefes aldırmıyorlar, sıraya koyulmuş gibi dönüşümlü vuruyorlar.
Fakat...
Birbiriyle kanlı bıçaklı terör örgütlerinin aralarında paslaştığı varsayımından hareket etmek, her birine ayrı verilecek doğru cevabı bulmamızı önler.
TERÖRÜ DEĞİL KENDİMİZİ BİRLEŞTİRELİM
Aynı noktaya ateş etmiyorlar.
Kafa kafaya vermiş olsalar...
Aynı merkezden düğmelerine basılmış olsa...
Aynı yarayı kaşır, aynı amaca çalışırlardı.
Eylemleri, bir şablona oturmuyor.
Birleşik cephe gibi görmek, arkalarındaki kuklacıları ve niyetlerini teşhiste yanıltır.
Hamasi retoriklerle yenilmez terör sarmalı.
Türkiye’ye diz çöktürmekse, kim diz çöktürmek istiyor?
Arkalarında bir patron varsa bu tek değil.
Bizi yıldırıp pazarlığa çekmek istiyorlarsa, ajandaları bir değil.
Her birinin ayrı patronu, ayrı talebi var.
Bizi ayrı ayrı hatlardan bölmek istiyorlarsa biz de iç barışı sağlama alalım. Toplumu bütün kutuplaşma hatlarında birleştirip terör cephesini bölelim.
Lafta da olsa ne diye düşmanı birleştiriyoruz ki?
Paylaş