O sırada canlı yayında olan Sözcü TV’deki sunucu, şu iki gerekçeyle bu bölümü yayınlamıyor:
- BİR: Anayasaya göre resmi dil Türkçedir.
- İKİ: Kürtçeyi kimse anlamıyor.
*
Söyleyeceklerimi hızlıca söylüyorum:
*
Sözcü TV, sonuçta bir televizyon kanalı. Yani resmi devlet kurumu falan değil. Sözcü TV’de Kürtçe birkaç cümle yayınlanınca Anayasa çiğnenmez yani.
*
- Öcalan’ın çağrısının bütününe baktığımda hemen “giriş / gelişme / sonuç” bölümlerini fark edebildim.
-
- GİRİŞ bölümünde kendi perspektifinden PKK’nın ortaya çıkış koşullarını izah etmeye girişiyor.
*
- GELİŞME bölümünde PKK’nın artık bir “anlam yoksunluğuna” savrulduğunu belirterek ömrünü tamamladığını vurguluyor.
*
- SONUÇ bölümünde ise net, kesin, açık bir dille PKK’ya “silah bırak / kendini feshet” diyor.
*
Eli kulağında, Öcalan’ın çağrısı geliyor.
*
Öcalan’ın çağrısının muhatabı örgüt olacak.
Örgüte seslenecek.
*
Örgüt Öcalan’ın çağrısına uyarsa...
Büyük bir milat başlayacak.
“
Sadece Serap Yazıcı Özbudun’u değil, mesela Cemal Enginyurt’u da gündeme getirmemiz gerekmez mi?
Serap Yazıcı Özbudun, iktidar aleyhine konuştuysa...
Cemal Enginyurt da CHP’yi yerden yere vurdu.
*
Cemal Enginyurt’u “Nihayet doğruyu buldu. Nihayet doğru yere geldi. Yaşa Cemal Enginyurt” diye avuçları patlarcasına alkışlayanların, sıra Serap Yazıcı Özbudun’a gelince “Utanç verici bir ilkesizlik, midemiz bulandı” falan demelerinde bir tutarsızlık yok mu?
*
Olayın şöyle farklı bir tarafı var tabii ki:
Serap Yazıcı Özbudun, CHP’den aday olmuştu.
- Etkileyici hitabet açısından Erdoğan’da milim gerileme yok. Ne gerilemesi! Hitabeti, artık daha da etkileyici bir noktada.
*
- Sahnede dolaşarak konuşmak, çok zordur. Yapaylığa yol açacak bir yöntemdir. Erdoğan, sahnede dolaşarak konuştu ama yapaylığa milim yol açmadı.
*
- 22 yıllık öyküyü bıkmadan anlatması ve tekrardan kaçmaması... Başarısının sırrı galiba burada.
*
-
Milletvekilleri törensel imzalar veriyorlar. / Seremoniler düzenleniyor. / Taraftar grupları harekete geçiriliyor. / İmamoğlu “büyük başlangıç” edası takınıyor. / Parti örgütleri coşkulu paylaşımlar yapıyor. / İmamoğlucu gazeteciler sevinçten ağlıyor. / Sosyal medyadaki örgütlenmeler ayakta.
*
İşte tam bu sırada...
Mansur Yavaş şöyle bir açıklama yapıyor:
*
“Adaylığı konuşmak için çok erken. Şu anda erken seçimin tarihi yok, bir şey yok. Artık bizim kendi başımıza aday olma ya da olmama hakkımız yok. Yani toplum günü geldiğinde talep ederse tabii ki bunu değerlendireceğiz.”
*
- Başkanlar gelir geçer ama Amerikan sistemi hep aynı kalır.
*
- Sen Amerika’yı başkanlar mı yönetiyor sanıyorsun?
*
- Başkanlar semboliktir Amerika’da.
*
- Amerika’yı başkan yönetmez, derin devlet yönetir.
*
Beyaz Saray ayrı, Pentagon ayrı, ABD Dışişleri ayrı demeç verirdi. ABD medyası, sekiz sütuna manşet atardı. Kırk sekiz senatör sert bir bildiri yayımlardı. Washington’da harekete geçmeyen odak kalmazdı.
*
Ama artık ABD’de kendini “kral” ilan eden bir Trump var.
*
Eskiden TÜSİAD’ın ayağına yanlışlıkla taş değse...
Almanya’sıyla, Fransa’sıyla, İngiltere’siyle, İtalya’sıyla tüm Avrupa ayağa kalkardı. Avrupa Birliği, sopa gösterirdi. Türkiye’yi idare eden hükümet kara listeye alınırdı. Tehdit üstüne tehdit gelirdi. “Türkiye’ye artık yatırım yok” derlerdi.
*
Ama artık Avrupa,