Eğer bir köpek katliam çıkacaksa...
Son günlerde ortaya çıkan merhametsiz ve anlayışsız iklimden çıkacak.
*
- “Onlar da can, biraz merhamet yahu” diyenleri bile, anında “ite tapar” diye yaftalıyorlar ya...
- “Köpeklerin de yaşam hakkı vardır” diye söze başlayanları, hemen “mama lobisi” ilan ediyorlar ya...
- Her köpeği, “potansiyel kuduz” ve “potansiyel saldırgan” olarak yansıtıyorlar ya...
Merhametsiz ve anlayışsız iklimi besleyenler işte bunlar.
*
Hem de dakikalarca... Hem de coşkuyla... Hem de ayakta...
Kongre üyeleri, Netanyahu’nun şahsında...
- Gaddarlığı alkışladılar.
- Soykırımı alkışladılar.
- Çocuk katliamını alkışladılar.
- Bombardımanları alkışladılar.
- Sivillerin yerlerinden edilmesini alkışladılar.
- Bir ulusun açlık ve susuzluğa mahkûm edilmesini
1- HIRKA-İ SAADET
Girdiğimiz odada kutsal bir atmosfer var. Onun etkisi altındayız. Önümüze ilk çıkan görüntü büyük bir özenle saf altından yapılmış bir muhafaza. “Hırka nerede?” diye soruyorum. “İşte bu muhafazanın içinde” yanıtını alıyorum. Bu hırkanın Hz. Muhammed’e ait olduğuna inanılıyor. Deve derisi ve keçi tüyünden yapılmış bir hırkaymış. Dönemin giysi koşullarına uygunmuş. Günümüze kadar sapasağlam gelmiş. Saray envanterinin üzerinde en çok titrenen eseri bu. Kutsal emanetlerin en gözdesi. Hırkayı göremesek de kutsallığını hissediyoruz.
2- ARİFE TAHTI
Topkapı Sarayı’nda gördüğüm en zarif taht. Süsünü ihmal etmemiş ama abartmamış. Cazibeli bir yeknesaklığı var. Önünde epey durdum bu tahtın. “Kim yapmış bunu?” diye sorduğumda aldığım cevap şu oldu: “Sultanahmet Camisi var ya... İşte onu yapan mimar tasarlamış bu tahtı.” Vay vay vay! Sedefkar Mehmet Ağa’nın işiymiş. Ceviz ağacından yapılma bu taht, kaplumbağa kabuğu, sedef, altın, zebercet, necef ve gümüşlerle işlenmiş. Peki niye “Arife Tahtı” deniyor? Osmanlı padişahları bu tahtı arife günlerinde kullanırlarmış da ondan.
3- SANCAK-I ŞERİF
“Ancak Tanrı isterse çekilirim.”
*
Oysa Tanrı’dan nice işaretler gelmişti.
Aniden donma, isimleri karıştırma, anlaşılmaz şeyler söyleme, ayağın takılması falan gibi.
Fakat bu ilahi işaretlerin hiçbirini görmek istemedi.
*
Sonra tanrısal bir işaret beklemekten vazgeçti.
Muhalefet lideri ile ülkenin Cumhurbaşkanı sohbet ediyor.
*
Ancak bazıları bu fotoğrafa bakınca...
CHP Lideri Özgür Özel’in Erdoğan karşısında destansı bir duruş sergilemediğini görüyor.
*
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı daha iyi işitmek ya da sözlerini daha iyi duyurmak için hafifçe eğilmiş Özgür Özel.
Ne var bunda?
Şu aşamalardan geçtim:
- Önce bütün kedileri sevmeye başladım. Ama ne sevme! Çantamda mama taşıyacak kadar.
- Sonra köpeklere acayip ısınmaya başladım. Onların gözlerindeki hüznü fark ettim.
- Ardından diğer hayvanlara karşı da dikkat geliştirmeye başladım.
- Ve en sonunda fark ettim ki... Ben artık ödünsüz bir hayvansever haline dönüşmüştüm.
*
Fakat benim hayvan sevgim, hiçbir zaman marazi bir hayvan sevgisine dönüşmedi.
Hayvansever haline geldikçe...
“Beni Cumhurbaşkanı destekliyor. Benim arkamda Cumhurbaşkanı var” diyerek katıldığı seçimde avantaj elde etmeye çalışıyor.
*
Çok şahit oldum:
Cumhurbaşkanı’ndan destek almadığı halde “Cumhurbaşkanı beni destekliyor” diye ortaya çıkanlara.
*
Peki “Beni Cumhurbaşkanı destekliyor” diye ortaya çıkma cüretini nereden buluyor bu tipler?
Şuradan:
“Acaba gerçekten de Cumhurbaşkanı bunu destekliyor olabilir mi” tereddüdünün yaşanmış olmasından.
Ben zannediyordum ki sağduyuyla, akılla, mantıkla tartışılacak.
*
Ama o da ne?
Cepheler oluşmuş. Yumruklar sıkılmış.
Kimse kimseyi dinlemiyor. Herkes bir ağızdan bağırıyor.
Karşılıklı konuşma yok, bağırma var.
Yasayı tartışma yok, slogan atma var.
*