Paylaş
- Etkileyici hitabet açısından Erdoğan’da milim gerileme yok. Ne gerilemesi! Hitabeti, artık daha da etkileyici bir noktada.
*
- Sahnede dolaşarak konuşmak, çok zordur. Yapaylığa yol açacak bir yöntemdir. Erdoğan, sahnede dolaşarak konuştu ama yapaylığa milim yol açmadı.
*
- 22 yıllık öyküyü bıkmadan anlatması ve tekrardan kaçmaması... Başarısının sırrı galiba burada.
*
- Polemikten asla vazgeçmiyor. Ama çok üst perdeden bir polemik yapıyor. Vurulacak fırsat varsa... Asla kaçırmıyor.
*
- “Komprador burjuvazi” dediği TÜİSAD’a vurmaya devam. En iyi bildiği, en iyi çözdüğü, kendisini en iyi hissettiği alan burası.
*
- Rakamlarla konuşmayı seviyor. İcraat anlatırken sürekli “hangi rakamdan hangi rakama çıkardık” sorusuna cevap veriyor.
*
- Devlet Bahçeli... Erdoğan’ın en önem verdiği isim. Kongrede Bahçeli’ye gönderdiği selam, dikkatlerden kaçmadı.
*
- Savunma sanayisi. Anlatırken gözleri parlıyor.
*
- Salonu ayağa kaldırmasını biliyor. Salonun dikkatini tetikte tutmasını biliyor. Bunlar, az iş değildir.
*
- Bir eskimesi yok. Yeni bir rüzgâr estirmesini beceriyor.
AK PARTİ’NİN YENİ MKYK’SINDA DİKKATİMİ ÇEKEN İSİMLER
- KÜRŞAD ZORLU: İYİ Parti’nin sözcülüğü görevini üstlenen bir ismin AK Parti’nin yeni yönetiminde yer alması önemli. AK Parti’nin en iyi transferlerinden. Parti yönetiminde etkin bir rol üstlenecek mi? Göreceğiz.
*
- NEBİ HATİPOĞLU: Yerel seçimde Eskişehir adayıydı. Müthiş bir kampanya yürüttü. Tüm yurtta AK Parti aleyhine esen kuvvetli rüzgâra mağlup oldu. AK Parti’nin yönetiminde yer alması, AK Parti için bir kazanç.
*
- EYYÜP KADİR İNAN: Partinin gençlik kollarını başarıyla yönetti. “İşin bitti” dememişler ve parti yönetiminde görev vermişler. Tam isabet bence.
*
- MÜCAHİT ARINÇ: “Bülent Arınç’ın oğlu” kontenjanından bu görevde yer aldığını düşünmüyorum. Kendisiyle bir kez görüşmüştüm yıllar önce. Ağırbaşlı, oturaklı, bilgili bir gençti.
*
- HİLMİ TÜRKMEN: Üsküdar’da çok başarılı ve herkesi kucaklayan bir belediye başkanlığı yaptı. Sahadaki durumu en iyi bilen isimlerdendir. Saha gerçekliği üzerinden politikalar üretebilir.
*
- MESUT ÖZİL: AK Partili olunca, Erdoğan’dan yana olunca, Gazze duyarlılığını haykırınca bazılarının ötekileştirmesine maruz kalan yıldız futbolcu. Ötekileştirilmeye hiç aldırmadan üstüne üstüne gitmesi ise takdire şayan.
*
- HULKİ CEVİZOĞLU: Milletvekilliği görevini layıkıyla yerine getiriyor oluşunun mükafatını aldı. Parti yönetimine girmeyi başardı. Medyada azıcık huysuzdu. Siyasette değil.
*
- OSMAN GÖKÇEK: AK Parti’nin genç kuşak milletvekilleri arasında en göz dolduranı. Polemikçi, tartışmacı. İlginç yöntemlerle cedelleşmesini iyi biliyor. Üstelik çalışkan.
*
- SERAP YAZICI: Gelecek Partisi’nden AK Parti’ye geçti. Geçer geçmez de MYKY’ya girdi. Hukuk profesörü. Hukuki açıdan çokça eleştirmiştir AK Parti’yi. Bakalım şimdi neler söyleyecek?
*
- TÜRK İSLAM KARAKOÇ: Sentez gibi bir isim. Kim olduğunu söyleyeyim: “Mihriban” şiirinin şairi Abdurrahim Karakoç’un oğlu. Hukukçudur. İsmi aşırı politik duruyor ama kendisi aşırı sempatik biridir.
DİPLOMA KONUSUNDA DÖRT TEZ
TEZ 1
BİR ACAYİP KADER
Yıllardır “Erdoğan’ın diploması yok” diyenlerin, şimdi Ekrem İmamoğlu’nun diplomasını kanıtlamak durumunda kalmaları gerçekten de kaderin acayip bir cilvesi. Diploma üzerinden yürümeyi marifet bilenler, şimdi diploma üzerinden yürüyenlere laf anlatmaya çalışıyorlar. Bu ne acayip bir kaderdir.
*
TEZ 2
DİDİK DİDİK EDİLİRSİN
Cumhurbaşkanı adayı olmak, aynı zamanda hayatının didik didik edilmesine katlanmayı gerektirir. Aday oluyorsan... Diplomanı da konu ederler, ehliyetini de. Hayatının her alanına el atarlar. Normaldir bu. “Tam da aday olunca mı buldunuz usulsüzlüğü” demeyeceksiniz. Çıkıp tane tane iddialara cevap vereceksiniz. Yapmanız gereken budur.
*
TEZ 3
YAPAN DA YAPTIRAN DA
Kıbrıs’taki bir üniversiteden Türkiye’deki bir üniversiteye usulsüz geçiş yapıldıysa... Yapan kadar yaptıranlar da suçludur. Hatta yaptıranlar, daha da suçludur. Yani iddialar kanıtlanırsa sadece yapanın değil yaptıranların da ceza alması gerekir. Hatta en büyük cezayı yaptıranların alması gerekir.
*
TEZ 4
MEYDAN OKUMAK ŞART
Hiç hoşlanmıyorum bir siyasi rakibin siyaset dışı yollarla ekarte edilme çabalarına. AK Parti’nin meydan okuması lazım. AK Parti’nin “Ekrem, Mansur, Özgür... Hiç fark etmez” deme noktasında olması lazım. Her zaman “Topunuz gelin” demiş bir partiye yakışan budur. Bunun dışındaki hiçbir tutum yakışmaz, yakışmıyor.
HASAN ÂLİ YÜCEL’İ OKUDUM
Tanıl Bora’nın kaleme aldığı Hasan Âli Yücel kitabını okudum.
*
Şöyle bir portre çıktı karşıma:
*
Atatürk’e yürekten bağlı. / Kemalizm ideolojisine inanmış. / Mevlevi meşrep. / Milliyetçiliğine toz kondurmuyor. / Komünistlere yol açtı dense de süper antikomünist. / İcabında matrak. / İdare-i maslahat işini iyi biliyor. / Konjonktürü iyi kolluyor. / Duruma göre inancını bazen öne çıkarıyor bazen geri plana atıyor. / Türkçe ibadet ve Türkçe ezan gönüllüsü. / Köy Enstitüleri işinin kahramanı. / Kendisini çok güçlü sanıyor ama değil. / Şiir ve edebiyatta kabiliyet açısından eksik.
*
Kısacası çok karmaşık bir kişilik.
“Bir insan, bir cümleyle özetlenemez” hükmünü kanıtlayan bir adam.
*
Tanıl Bora, müthiş bir iş başarmış.
Objektif, tarafsız, bütün yönlerini ortaya koyan, tartışmaların hiçbirini atlamayan oylumlu bir kitap çıkmış ortaya.
*
Kitabı okudum.
Hem Hasan Ali Bey’i, hem Tonguç Baba’yı, hem Atatürk’ü, hem İnönü’yü, hem Köy Enstitüleri’ni, hem enstitülere itirazların gerekçelerini, hem Kemalizmi, hem antikomünizmi...
Gayet güzel biçimde öğrendim.
Paylaş