Paylaş
Yargısız infaza hazır insan avcıları gibi kadınlar var.
Adamın boşanmayacağı varsa bile, sayelerinde o da olur, boşanır!
Yahu sizde nasıl bir felaket çığırtkanlığı var kardeşim?
İnsaf!
Bir önceki yazımda “bir gece hariç otelde yalnız uyudum” gibi bir laf ettim... Hay etmez olaydım!
Kıyamet koptu kardeşim!
“Kötü Adam” oldum, aldatan “yaratık” oldum.
Ulan ne biliyorsunuz aldattığımı? Nasıl bu kadar eminsiniz?
Hani bunu sorgulayan okurulardan biri de meydanı boş bulsa koynuma girmeye hazır... Cep telefonuna kadar vermiş...
Yuh!
Anlatamadım galiba; ben evimden ilişkimizi beter etmek için değil, sakinleşmek amacıyla çıktım.
Dikkat edin bakın, “Kalamadım” dedim “Terk ettim” demedim.
Ne yazarsam yazayım, bazılarınız anlamak istediğinizi anlıyorsunuz.
İşte mutsuzlukların sebebi budur; ne dendiğini değil de kendi kafandakini duymak...
UYDURMAK.
Önyargı ile yaşamak.
...
Hâlâ oteldeyim. Kafa dinlemeye ve karımla telefonda çıkmaya devam...
Abuk subuk gözlerden uzaktayım, kendimleyim.
İlk geldiğimde daha kötüydüm, kendimi odaya hapsetmiştim.
Resepsiyonda da cin gibi, garip ve sırıtık genç bir kız var. Beni zaten hemen tanıdı.
O gece işten gelip beş karış suratımla odama çıkmaya hazırlanırken içten bir şekilde “Ne yapsam da sizi güldürsem?” deyince kız ben de koyverdim gitti:
“Odaya ev yemeği yollatsan... Ne aşağıya inmek istiyorum ne de otel yemeği yiyesim var!” dedim.
Kız ilginç bir tip dedim ya, arızalı resmen...
Sanki 40 yıldır ne yerim ne içerim bilirmiş gibi “Ben hallederim” diyerek kestirip attı.
Garibime de gitti; ama “Ne hali varsa görsün, yeter ki işim hallolsun” diye içimden geçirdim.
Odama çıktım.
Açtım televizyonu boş boş zaplıyorum.
Ne yapacağımı da bilemiyorum, asalak olmuşum.
Kendime buz gibi bir bira açtım, başladım düşünmeye. Yalnız bir erkek çirkinleşiyormuş bunu farkettim...
Habire içiyorum.
Arkadaşlarımla konuşamıyorum, babam zaten bir bok anlamaz bu durumlardan onunla konuşmaya değmez, karımı sevmez, beni de sevmez...
Derken dalmışım.
Kapı çalındı, sıçradım.
Kalktım kapıyı açtım ve kalakaldım!
Elinde üzeri folyoyla kaplanmış bir kap ile gözleri ağlamaktan davul gibi şişmiş karım duruyor karşımda.
O resepsiyondaki bacak kadar kız, doldurduğum kartlardan aldığı telefonla utanmadan karımı aramış!
“Gelin, kocanızın karnı aç!” demiş.
Karım da bir başka manyak! Elin tanımadığı resepsiyonistinin lafıyla çıkıp gelmiş...
Hiç konuşmadık.
Ağzımızı bıçak açmadı.
Seviştik.
Adam
Paylaş