Paylaş
Pandemi döneminde eve kapanmayla birlikte, muhtemelen sizler de sosyal medyada eskiye göre çok daha fazla zaman harcadığınızı hissediyorsunuz. Hatta daha fazla geçen bu süreler ‘sosyal medya bağımlılığı’ konusunda endişelere neden olabiliyor.
Sosyal medya bağımlılığının detaylarına değinmeden önce, tanım olarak bağımlılığın; hem alkol gibi kimyasal maddeler hem de kumar gibi sosyal davranışların benzer semptomlara neden olduğunu söyleyebiliriz. Bu bağımlılık yapıcı özelliklerin en belirginlerinden biri de bağımlılıkla ilgili nesnelere, görüntülere ve gereçlere yönelik dikkat önyargısıdır. Örneğin sigara bağımlıları, sigara ve sigarayla ilgili diğer uyaranlar konusunda daha dikkatlidir.
Sosyal medya kullanımı ile bağımlılık arasındaki bağlantıyı incelemek isteyen Strathclyde Üniversitesi araştırmacıları, dikkat önyargısının belirgin olup olmadığı üzerine çalıştı. 100 katılımcıya sahte iPhone ekranları sunulan araştırmada, katılımcılardan bir hedef uygulamayı (Siri veya kamera) olabildiğince hızlı ve doğru bir şekilde tespit etmeleri istendi. Yani katılımcılar, ekrandaki diğer uygulamaları görmezden gelmeye çalıştı.
Bazı deneylerde katılımcılara dikkat dağıtıcı farklı uygulamalar gösterilirken, bazılarında Facebook, Twitter, Instagram ve Snapchat gibi sosyal medya uygulamaları gösterildi. Bunun amacı, en yüksek düzeyde kullanım ve etkileşim bildiren kullanıcıların, sosyal medyada daha tipik kullanım düzeyleri sergileyenlere kıyasla, bildirimler olsun veya olmasın, dikkatlerini sosyal medyaya daha fazla verdiklerini gösterdi. Bu çalışma, sosyal medya ile ilgili uyaranlara karşı dikkatli bir önyargı olduğunu ortaya koydu. Bununla birlikte bulgular, bağımlılık yapıcı davranışın temel bir özelliği olan ‘dikkatli önyargının’ varlığını desteklemedi. Örneğin, Facebook'u günde on kez kontrol eden ve gönderi paylaşanların, Facebook hesabını yalnızca haftada bir kez gönderip kontrol eden biriyle benzer bir davranış gösterdiği tespit edildi.
Sosyal medyanın kullanıcıların sağlığı ve davranışları üzerindeki etkilerine dair araştırmalarda ise nispeten farklı görüşler mevcut. Ancak bu çalışma, sosyal medya kullanımının hastalık olarak görülmemesi gerektiğini gösteriyor. Örneğin, sosyal medya kullanımındaki bireysel farklılıklar ile kullanıcıların depresyon ve anksiyete düzeyleri arasında bağlantı görülmüyor.
Ayrıca sosyal medya kullanımının sosyal bağlantıyı güçlendirmek gibi olumlu yönlerini gösteren birçok çalışma da mevcut. Bu araştırma sık sosyal medya kullanımının şu anda geleneksel bağımlılık çerçevelerine tam olarak uymayabileceği görüşünü destekliyor.
Paylaş