Hürriyet Seyahat | Fotoğraflar: Alamy
Uzayla ilgili çok ilginç sırları ortaya çıkardılar! Yaptıkları çalışmalar bilim insanlarını şaşırttı
Afrika'nın Mali Cumhuriyeti’nde yaşayan Dogon Kabilesi dünyanın en ilginç kabilesi olarak biliniyor. 250 bin kişilik yüksek bir nüfusa sahip bu kabileyi ilginç kılan özellik sizi çok şaşırtacak...
Öyle ki, bilim insanları Dogonlar’ın binlerce yıl ortaya attığı düşünceleri yeni yeni keşfediyorlar. İşte tuhaf totemleri ve örgütlenmesi olan Dogon Kabilesi’nin hikâyesi…
Dogon Kabilesi'ne mensup kişiler, dünyanın yuvarlak olduğunu biliyor ve bunu kabul ediyor. Bu kabilenin üyeleri ne kadar medeniyetten uzak yaşıyormuş gibi gözükse de çoğu kişiden fazla astronomik bilgiye sahipler. Hatta dünyanın güneş etrafında döndüğünü, ayın dünya etrafında döndüğünü, Satürn’ün halkalarını, Jüpiter’in uydularını ve Sirius’un aslında tek bir yıldız olmayıp A, B ve C olarak üçlü bir sistem oluşturduğunu bile biliyorlar.
Dogon Kabilesi üyeleri varoluşlarını ise çok ilginç bir şekilde açıklıyor. Onlara göre doğumları ‘Sirius Sistemi’ ile güneş sisteminin evlenmesi sonucu olmuş. Dogonlar, Sirius Yıldızı’nın en parlak yıldız olduğunu Sirius’un yanında çıplak gözle görülmeyen küçük yoğun ve sönük bir yıldızın daha bulunduğunu ve bu yıldızın tam konumunu biliyorlar.
BİLİM İNSANLARI DOGONLAR'IN ORTAYA ATTIĞI DÜŞÜNCELERİ DOĞRULUYOR
Oysaki, Batılı gökbilimciler 19. yüzyılın ortalarına kadar Dogonlar’ın bahsettiği bu soluk yıldızın varlığından bile habersizdiler.
Oysaki, Batılı gökbilimciler 19. yüzyılın ortalarına kadar Dogonlar’ın bahsettiği bu soluk yıldızın varlığından bile habersizdiler.
‘Sirius B’ gerçekte dünyadan daha küçük olmasına rağmen tıpkı Dogonlar’ın belirttiği gibi o kadar yoğundur ki, kendisinden alınan bir çay kaşığı dolusu madde 5 ton ağırlığına gelir. Yani Dogonlar’ın savunduğu düşünce doğru…
Dogonlar ayrıca sayısız yıldızın varlığına ve dünyanın da içinde yer aldığı Samayolu’nun sarmal bir gücü olduğuna inanıyorlardı. Ayrıca Dogonlar sahip oldukları bilgilerin çoğunu sembollerle anlatmışlar. Kullandıkları bu sembollerinin temelinde, ise ‘Nommolar’ diye adlandırılan ve dünyayı uygarlaştırmak için uzaydan geldiğine inanılan hem karada hem de suda yaşayabilen varlıklar var.
Dogon rahiplerine göre eski zamanlarda Sirius sistemindeki bir gezegenden dünyaya inen Nommolar sahip oldukları bilgileri o zamanki rahiplere öğretmiş onlar da bunları yeni kuşaklara aktarmışlar. İnandıklarına göre Nommolar dünyanın yaratıcıları olmasının yanında insanoğlunun ataları ve ruhsal ilkelerin koruyucuları ‘yağmuru yağdıran güçlerin ve suların mutlak sahipleri’ idi.
BİLİM DOGONLAR'IN BULDUĞUNU YENİ KEŞFEDİYOR
Dogonlar’ın yüzyıllardır sahip olduğu bilgileri bilim henüz yeni yeni keşfetmekte. Bunun son örneği ise Dogonlar’ın Sirius sisteminde ‘Emme Ya’ adını verdikleri ve Nommolar’ın gezegeni olduğunu söyledikleri üçüncü bir yıldızın varlığından bahsetmeleri.
Dogonlar’ın yüzyıllardır sahip olduğu bilgileri bilim henüz yeni yeni keşfetmekte. Bunun son örneği ise Dogonlar’ın Sirius sisteminde ‘Emme Ya’ adını verdikleri ve Nommolar’ın gezegeni olduğunu söyledikleri üçüncü bir yıldızın varlığından bahsetmeleri.
Gerçekten de Dogonlar’ın Emme Ya’sı vardır ve o astronomlar tarafından ancak 1995 yılında keşfedilmiş olan Sirius C yıldızıdır! İşte bu Nommoların yaşadığı yıldızın keşfidir…
Dogonlar’ın Sirius Yıldızı ile aralarında kurdukları bağ UFO araştırmacılarının olduğu kadar yaratılış teorisyenlerinin, astronomların ve bilim insanlarının da ilgisini çekmiş. Bu kabilenin kökenleri ve sahip oldukları derin astronomi bilgisine nasıl ulaştıkları hakkında pek çok araştırma yapılmıştır.
Hatta Arkeolog-yazar Erich Von Daniken, Dogon inançlarını kabullenmiş ve bu bilgileri geçmişte dünya dışı varlıkların dünyamızı ziyaret ettiğinin kesin bir kanıtı olarak yorumlamıştır.
HİÇBİR TEKNİK ARACA SAHİP DEĞİLLER!
Dogonlar'ın bugüne kadar açıkladıklarının, aslında bildiklerinin bir kısmı olduğu söyleniyor. Dogon rahiplerinin, tüm sırlarını açıklamadıkları konusunda, araştırmacılar fikir birliği etmiş durumdalar. Gerekli hiçbir teknik araca sahip olmayan ve uygarlığımızın ancak 1930’larda temasa geçtiği Dogonlar “bu kadar bilgiyi nereden elde etmişler?” sorusunun cevabı hâlâ muamma.
Dogonlar'ın bugüne kadar açıkladıklarının, aslında bildiklerinin bir kısmı olduğu söyleniyor. Dogon rahiplerinin, tüm sırlarını açıklamadıkları konusunda, araştırmacılar fikir birliği etmiş durumdalar. Gerekli hiçbir teknik araca sahip olmayan ve uygarlığımızın ancak 1930’larda temasa geçtiği Dogonlar “bu kadar bilgiyi nereden elde etmişler?” sorusunun cevabı hâlâ muamma.
Dünyadan kopuk bir yaşam
Hindistan'ın Ladakh bölgesinde ıssız bir vadide Aryanlar adıyla bilinen bir kabile yaşıyor. Bu kabilenin üyeleri yeryüzünde "saf kan" denebilecek, genleri hiç karışmamış son kuşak olabilir. Çoğu kişi için 'Aryan' kelimesi olumsuz anlam içerir. Kelimenin kökeni Sanskritçe'de "soylu kişi" anlamına gelen "arya" sözcüğüne dayanıyor. Buradaki beş Aryan köyünde 2-4 bin kadar insan yaşıyor. Brogpa adıyla da bilinen bu insanlar biraz fiziksel koşullar, biraz da Keşmir sorunu yüzünden Hindistan ile Pakistan arasındaki çatışmalar nedeniyle binlerce yıldır dış dünyadan kopuk halde yaşıyor.
Hindistan'ın Ladakh bölgesinde ıssız bir vadide Aryanlar adıyla bilinen bir kabile yaşıyor. Bu kabilenin üyeleri yeryüzünde "saf kan" denebilecek, genleri hiç karışmamış son kuşak olabilir. Çoğu kişi için 'Aryan' kelimesi olumsuz anlam içerir. Kelimenin kökeni Sanskritçe'de "soylu kişi" anlamına gelen "arya" sözcüğüne dayanıyor. Buradaki beş Aryan köyünde 2-4 bin kadar insan yaşıyor. Brogpa adıyla da bilinen bu insanlar biraz fiziksel koşullar, biraz da Keşmir sorunu yüzünden Hindistan ile Pakistan arasındaki çatışmalar nedeniyle binlerce yıldır dış dünyadan kopuk halde yaşıyor.
Dünyanın en tehlikeli insanları
Burası Longwa köyü. Bir yanda Birmanya’nın ormanları, öte yanda Hindistan’ın zengin tarım toprakları. Konyak Naga kabilesinin yurdu burası. Hindistan’ın kuzey doğusundaki Nagaland eyaletinde yaşayan 16 kabilenin en büyüğü olan Konyaklar savaşçı bir kabile. Geçmişte köyler arası kavgalardan yararlanarak toprak ve iktidarı ele geçirmişler.
Burası Longwa köyü. Bir yanda Birmanya’nın ormanları, öte yanda Hindistan’ın zengin tarım toprakları. Konyak Naga kabilesinin yurdu burası. Hindistan’ın kuzey doğusundaki Nagaland eyaletinde yaşayan 16 kabilenin en büyüğü olan Konyaklar savaşçı bir kabile. Geçmişte köyler arası kavgalardan yararlanarak toprak ve iktidarı ele geçirmişler.
Düşmanlarının saldırısını önceden görmek için de köylerini dağın tepesine kurmuşlar. Konyakların geçmişi yüzyıllar öncesine dayanıyor. 1940’lardaki yasağa değin kafatası avcılıklarıyla meşhur olmuşlar. Düşmanını öldürüp kafasını koparmak genç erkekler için yetişkinliğe adım atmanın kanıtı olarak görülüyordu. Başarının ödülü ise yüze yapılan dövmeler. Nagaland’da son kafatası avcılığı 1969’da olmuş. Her Konyak evinde avlanan hayvanların kafatasları birer gurur kaynağı olarak sergileniyor. Kafatası avcılığı döneminde insan kafatasları da sergileniyordu fakat yasak yürürlüğe girince geçmişin bu izleri toprağa gömüldü.
Yaşayan en renkli kabile
Dış dünyaya en kapalı toplumların başında gelen Huliler, yüksek dağlarla çevrili bir platoda yaşıyorlar. Yüzlerini ve vücutlarını boyama konusunda saplantılı bir topluluk olan Hulileri boyasız görmek neredeyse imkansız. Son derece süslü başlıklarıyla göz alan Huliler, yaşayan en renkli ilkel kabile olarak biliniyor.
Dış dünyaya en kapalı toplumların başında gelen Huliler, yüksek dağlarla çevrili bir platoda yaşıyorlar. Yüzlerini ve vücutlarını boyama konusunda saplantılı bir topluluk olan Hulileri boyasız görmek neredeyse imkansız. Son derece süslü başlıklarıyla göz alan Huliler, yaşayan en renkli ilkel kabile olarak biliniyor.
Ölmemek için maske takıyorlar
Kutsal şehri olarak bilinen Varanasi, Ganj Nehri, öle yakma törenleri ve ilginç festivalleriyle Hindistan keşfedilesi bir ülke… Özellikle ülkedeki Sundarbans Milli Parkı’ndaki yaşam oldukça sıra dışı… Bu park Hindistan'ın Batı Bengal bölümünde yer alan kaplan koruma alanı… Ganj Deltası üzerindeki Sundarbans parçası ve bitişindeki Bangladeş'in Sundarbans Rezerv Ormanı'ndan oluşmakta... Delta yoğun mangrov ormanlarıyla kaplı ve Bengal kaplanı için büyük bir koruma alanı.
Kutsal şehri olarak bilinen Varanasi, Ganj Nehri, öle yakma törenleri ve ilginç festivalleriyle Hindistan keşfedilesi bir ülke… Özellikle ülkedeki Sundarbans Milli Parkı’ndaki yaşam oldukça sıra dışı… Bu park Hindistan'ın Batı Bengal bölümünde yer alan kaplan koruma alanı… Ganj Deltası üzerindeki Sundarbans parçası ve bitişindeki Bangladeş'in Sundarbans Rezerv Ormanı'ndan oluşmakta... Delta yoğun mangrov ormanlarıyla kaplı ve Bengal kaplanı için büyük bir koruma alanı.
Ayrıca çeşitli kuşlar, sürüngenler ve tuzlu su timsahlarına da ev sahipliği yapıyor. İlginç olansa orman içerisinde insan nüfusunun da bulunuyor olması… Yaklaşık 200 kişiden oluşan bir topluluk, orman bölgesi içerisinde yaşamlarını sürdürüyor. Bu insanların kaplan saldırılarına karşı bulunan korunma yöntemi gerçekten çok şaşırtıcı. 1989'lu yıllara dayanan yöntem 60 insanın kaplan saldırısı sonrası ölmesiyle başladığı söyleniyor. Kaplanın saldırı özelliklerinden birisini keşfeden orman işçileri başlarının arkasına maske takmaya başlıyorlar.
Maskeleri gören kaplanlar ise bu insanlara saldırmıyor. Nedeni ise çok şaşırtıcı… Eğer bir kaplanla göz göze gelirseniz, yaşama şansınız artar. Çünkü kaplanla göz göze gelmeniz demek kaplanın kendisini belli ettiği anlamına gelir ve kaplan başka bir av aranır. Bu yüzden Hindistan'da insanlar kafalarının arkasına yüz olacak şekilde maskeler takıyor. 18 ay içerisinde maske takmayan 29 kişi ise kaplanlar tarafından öldürüldü.
Kuzey Afrika'nın en eski yerli halkı
Berberiler, bugünkü Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı içine alan Kuzey Afrika'nın bilinen en eski yerli halkı. Bazı mağara resimlerinin bulunmuş olması, Berberiler'in bu paleolotik toplulukların soyundan gelmiş olabileceği tezini güçlendirmekte.
Berberiler, bugünkü Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ve Fas'ı içine alan Kuzey Afrika'nın bilinen en eski yerli halkı. Bazı mağara resimlerinin bulunmuş olması, Berberiler'in bu paleolotik toplulukların soyundan gelmiş olabileceği tezini güçlendirmekte.
Berberi Kabilesi kadınları gelenekleri gereği yüzlerine, kollarına ve baldırlarına yeşil ve mavi karışımı bir renkle dövme yaptırıyor. Bu geniş coğrafyada göçebe ya da yarı-göçebe olarak yaşayan eski kabile... Berberilerin ‘Berberice’ adını verdikleri bir dile sahipler. Bu dilin alfabesi bugünkü İbraniceye oldukça benzemekte…