Çeviri: Özlem Köseoğlu | Fotoğraflar: Alamy
Avrupa’nın büyüleyici yürüyüş rotaları! Listede Türkiye’den bir yer bulunuyor…
Yürüyüş yaparak nefes kesen yerler keşfetmek ve doğal güzelliklere şahit olmak kadar büyülü bir şey olamaz. Volkanik La Palma Adası’ndan İrlanda’nın yemyeşil tepelerine kadar en iyi yürüyüş parkurlarına bir göz atmak ister misiniz? Üstelik listede Türkiye’den de bir yer var…
Food and Travel Avrupa’nın en büyüleyici 10 yürüyüş rotasını seçti, listede Türkiye’den de bir rota bulunuyor.
Zambujeira Mar’dan Odeceixe’ye bir balıkçının izlerini takip edin - PORTEKİZ
Vicentina olarak bilinen rota, resmi olarak 2012’de açılmış. Bu rota, Porto Covo'dan (Alentejo), Algarve'deki St Vincent Burnu arasında kalan Avrupa'nın en bakir köşesindeki 120 kilometrelik vahşi ve bakir manzara arasında yer alıyor.
Vicentina olarak bilinen rota, resmi olarak 2012’de açılmış. Bu rota, Porto Covo'dan (Alentejo), Algarve'deki St Vincent Burnu arasında kalan Avrupa'nın en bakir köşesindeki 120 kilometrelik vahşi ve bakir manzara arasında yer alıyor.
Burası yol olmayan bir dünya, aksine burada sessizlik hakim. Günlük güneşlik ve kırılgan olan bu rota, bir sonraki dağlık burnun etrafında dolanıp duran bir yola sahip. Yürüdükçe heyecanla bir sonraki buruna çıkan bir rota. En doğal köylerden birisi olan Zambujeira Mar’dan başlayan yol, ilk olarak yerel plaja daha sonra da kayalıklara doğru gider.
Cinque Terre, Vernazza’dan Monterosso’ya - İTALYA
Bahsi geçen rota, Avrupa kıyı şeridinin en heyecan verici ve en sevimli yerlerinden birisidir. Ünü, sadece kıyı boyunca uzanan sayısız üzüm bağı, sebze bahçeleri ve sarp patikalarından gelmez. Burasının şöhreti, aynı zamanda UNESCO tarafından Dünya Mirası kabul edilen ve kayalıklar üzerinden denize dökülüyormuş gibi duran renkli evleri ile “Beş Toprak” anlamına gelen, kendine özgü beş köyü ile Cinque Terre’nin dillere destan güzelliğinden gelmektedir.
Bahsi geçen rota, Avrupa kıyı şeridinin en heyecan verici ve en sevimli yerlerinden birisidir. Ünü, sadece kıyı boyunca uzanan sayısız üzüm bağı, sebze bahçeleri ve sarp patikalarından gelmez. Burasının şöhreti, aynı zamanda UNESCO tarafından Dünya Mirası kabul edilen ve kayalıklar üzerinden denize dökülüyormuş gibi duran renkli evleri ile “Beş Toprak” anlamına gelen, kendine özgü beş köyü ile Cinque Terre’nin dillere destan güzelliğinden gelmektedir.
Bu köylerden birbirine ulaşım, araba yerine tren ya da patikalarla bağlanmıştır. Bu yüzden buralarda hiçbir yerde olmayan istisna bir sessizlik hakimdir. İnanılmaz bir kültür ve tarih karmaşasına sahip olan birbirinden renkli bu beş köy, Monterosso, Vernazza, Corniglia, Manarola, Riomaggiore’den oluşmaktadır.
En şirinlerinden olan Vernazza, komşusu Monterosso’ya ormanlık alan ve limon bahçelerinin kıyı yolundan bir rota ya da inmeden önce Madonna di Reggio Tapınağı’na bakan birkaç alternatif rota sunar. Vardığınızda ise ödülünüz, Monterosso’nun tarihi kalbinde bulunan, karışık karides tabağı ve kalamarı ile bilinen balık restoranı Ciak’te.
Yanardağların rotası, Refugio El Pilar’dan Fuencaliente La Palma’ya – İSPANYA
Doğa yürüyüşü için Kanarya Adaları'nın en zorlayıcı yeri olan Gran Canaria'dan daha derin geçitler, Tenerife'den daha canlı bitki örtüsü ve Lanzarote'den daha taze volkanlar, bu rotayı anlatmaya yetmez. Bir diş şeklini andıran La Palma adasının tepesinde Caldera de Taburiente'deki Ulusal Parkı bulunur; bu yolun etrafı muz tarlaları ile sarılmış ve kum denize sahip güney ucu Teneguía'dan çıkan lavlar ile kaplanmıştır.
Doğa yürüyüşü için Kanarya Adaları'nın en zorlayıcı yeri olan Gran Canaria'dan daha derin geçitler, Tenerife'den daha canlı bitki örtüsü ve Lanzarote'den daha taze volkanlar, bu rotayı anlatmaya yetmez. Bir diş şeklini andıran La Palma adasının tepesinde Caldera de Taburiente'deki Ulusal Parkı bulunur; bu yolun etrafı muz tarlaları ile sarılmış ve kum denize sahip güney ucu Teneguía'dan çıkan lavlar ile kaplanmıştır.
Bütün ada, kaliteli yürüyüş parkurları ile birbirine bağlanmıştır ve bu patika yol, bazı volkanik verimsiz araziler ile birlikte kokulu çam ormanları ve şarap bağları boyunca sürer. Son kısım, Fuencaliente’de deniz fenerinin bulunduğu yere doğru iner. Parkurun son bölümünde yer alan müthiş manzarası ile El Jardín de la Sal Restoran ise ahtapot, tütsülenmiş peynir ve adanın spesiyalitesi keçi yahnisi ile birlikte iyi bir seçim olabilir.
Cami de Cavalls, Cala Morell’den Ciutadella Minorka’ya – İSPANYA
Yağma tehlikesi olduğu günlerde İspanya’nın Minorka Adası’nın kıyısındaki binalar, sadece atlıların gezebileceği bir bağlantı yolu ile gözetleme kuleleriydi. Aslına bakarsanız bunlar, Cami de Cavalls’ı oluşturan ana unsurlardan bazıları.
Yağma tehlikesi olduğu günlerde İspanya’nın Minorka Adası’nın kıyısındaki binalar, sadece atlıların gezebileceği bir bağlantı yolu ile gözetleme kuleleriydi. Aslına bakarsanız bunlar, Cami de Cavalls’ı oluşturan ana unsurlardan bazıları.
Az sayıda ziyaretçinin gördüğü Minorka’nın bu bölgelerine ulaşan at binicilerinin yollarıdır buralar. Bu rotada yürüyüş yapanlar, çam ağaçlarıyla kaplı plajlara, narin bitki örtülerine, az rastlanan tarih öncesi kalıntılara ve yeraltı sularına şahitlik yapmış olurlar.
Vrmac Tepesi, Kotor’dan Donja Lastva’ya – KARADAĞ
Karadağ’ın Kotor Körfezi, cennet gibi bir diyar. Dağların, dik bir şekilde yükseldiği bir ülkede, denizin berrak suları dikkat çekiyor. Burası, adeta İtalya’nın gölleri ve Norveç fiyortlarının bir karışımı gibi. Kıyı boyunca sıralanan taş limanlarda balıkçıların kalamar hazırlıkları, bir nebze de olsa farklı bir atmosfer yaratmayı başarıyor.
Karadağ’ın Kotor Körfezi, cennet gibi bir diyar. Dağların, dik bir şekilde yükseldiği bir ülkede, denizin berrak suları dikkat çekiyor. Burası, adeta İtalya’nın gölleri ve Norveç fiyortlarının bir karışımı gibi. Kıyı boyunca sıralanan taş limanlarda balıkçıların kalamar hazırlıkları, bir nebze de olsa farklı bir atmosfer yaratmayı başarıyor.
Karadağ’ın en uzak köşesinde Kotor, surlarla çevrili küçük bir Dubrovnik misali. Kotor Körfezi, Vrmac Tepesi ardına saklanıyor ve Kotor'dan başlayan bu yürüyüş parkuru, çamlarla kaplı yamaçlardan yukarı doğru ilerliyor. Bir tarafta Kotor, bir diğer tarafta Tivat panoramik manzarasına sahip tepede yıkılmış bir kale bulunuyor.
Yol daha sonra Port Montenegro yani Karadağ Yat Limanı’nın görkemli yatlarının hemen kuzeyindeki sakin bir sahil kıyısı olan Donja Lastva'ya iniyor. Günü, Donja Lastva'nın davetkar Ponta Veranda Kafe’sinde, Balkan ülkelerinin ünlü kebabı Cevabi eşliğinde bitirebilirsiniz.
Kilcrohane'den kuzeybatıya, yarımadanın pürüzlü sırtına doğru ilerleyin ve gün batımında esen rüzgarın kollarındasınız. Durrus'a gitmeden, rotanın başlangıç noktası olan Kilcrohane’de, yemyeşil bahçeler ile Dunmanus Körfezi'nden Mizen Yarımadası’nın ucuna bakan manzaralarla daha yumuşak, daha yeşil, korunaklı bir ortamdasınız.
Route GR34, Le Pouldu’dan Merrien Limanı’na – FRANSA
Bu rota, tepeleri, koyları, yelkenli ve balıkçı limanları, gizli plajları, deniz ürünleri, kıyıdan uzak adaları ile her bir virajda ılık iklimi hissettirmeye yetiyor. Issız yerde yüzmeyi sevenler için burası iyi bir rota ve Le Pouldu’nun Ballangenet Plajı ise başlangıç için oldukça iyi.
Bu rota, tepeleri, koyları, yelkenli ve balıkçı limanları, gizli plajları, deniz ürünleri, kıyıdan uzak adaları ile her bir virajda ılık iklimi hissettirmeye yetiyor. Issız yerde yüzmeyi sevenler için burası iyi bir rota ve Le Pouldu’nun Ballangenet Plajı ise başlangıç için oldukça iyi.
Daha sonra, ağaçlı koyları ile asi Finistere ucuna doğru yol alın. Güneşin battığı ormanlarla sarılmış olan hedefiniz Merrien, kuş gözlemcileri için ve serinleten sulara dalmak için muhteşem bir yer.
Bu kıyı şeridi, çoğunlukla araba ile erişilemeyen, çakıl taşlı plajlarla ve yüksek çiçeklerle kaplı tepelerin koylarla iç içe geçmiş karışımından oluşuyor. Petit Bot’ta yemyeşil bir vadinin denize doğru indiği yürüyüşün başlangıcında, güneş ışığını yakalayan bir bahçe bulunuyor.
Likya Yolu, Hoyran’dan Simena’ya – TÜRKİYE
Köy patikalarıyla iç içe olan Likya Yolu, Türkiye’nin en sağlam kıyı şeridinin 500 kilometresini kapsıyor. Antik hanedanlardan gelen yapıların, çoğu manzaranın güzel bir parçası olduğu ve keçi çobanlarının yüzyıllarca zorluklar içerisinde yaşamaya çalıştığı bir yer burası. Hoyran'ın bu bölümü, yayla ovalarını, yeşil vadileri, eski tarım alanlarını, kayalık sahil şeridini ve çok sayıda tarihi birleştirerek, Hoyran'ın eski mezarlarla çevrili alanından başlamaktadır.
Köy patikalarıyla iç içe olan Likya Yolu, Türkiye’nin en sağlam kıyı şeridinin 500 kilometresini kapsıyor. Antik hanedanlardan gelen yapıların, çoğu manzaranın güzel bir parçası olduğu ve keçi çobanlarının yüzyıllarca zorluklar içerisinde yaşamaya çalıştığı bir yer burası. Hoyran'ın bu bölümü, yayla ovalarını, yeşil vadileri, eski tarım alanlarını, kayalık sahil şeridini ve çok sayıda tarihi birleştirerek, Hoyran'ın eski mezarlarla çevrili alanından başlamaktadır.
Nihai varış noktası olan Simena’nın eski taş evleri, turkuaz bir denizin rüya gibi manzarası ile eski mezarların arasına serpiştirilmiş. Kasabanın limon ve nane ya da keçiboynuzu ve incir gibi kendi dondurmasını yapan 'I am here cafe'sinde durup derin bir nefes almayı ihmal etmeyin.
Batı Knoydart, Inverie’den Airor’a – İskoçya
Cennet ve cehennem arasında yürümek kulağa bir çeşit mazoşizm gibi gelebilir fakat İskoç ana karasının en ücra bölgesi, gerçekten canlandırıcı bir yer. Bunun sebebi, Knoydart Yarımadası’nın güneyde Loch Nevis (Galce cennet anlamında) koyu ve kuzeyde Loch Hourn (cehenneme) tarafından dünyadan soyutlanmış olması.
Cennet ve cehennem arasında yürümek kulağa bir çeşit mazoşizm gibi gelebilir fakat İskoç ana karasının en ücra bölgesi, gerçekten canlandırıcı bir yer. Bunun sebebi, Knoydart Yarımadası’nın güneyde Loch Nevis (Galce cennet anlamında) koyu ve kuzeyde Loch Hourn (cehenneme) tarafından dünyadan soyutlanmış olması.
Ayrıcalıklı bir özelliği olan bu yarımadaya, sadece bot ile ulaşım sağlanabiliyor. Rota, kısmen topraklı bir arazi olsa da yine de en güvenilir yürüyüşlerden bir rota şeklinde sayılabilir.