TÜRBAN yüzünden üniversitelerin kargaşaya sürüklenmesi, beklenen bir durumdu.
Ve beklenen oldu.
Türbana karşı çıkan rektörler, Üniversitelerarası Kurul tarafından açıklanan bildiriye imza attılar. Doğu bölgelerindeki rektörlerin "çok vahim toplumsal ve örgütsel baskı altında olduklarını" söylediler.
Ormanda kaybolmayıp ağacı görelim, bu cümleye dikkat kesilelim. Burada kastedilen baskının dine dayalı örgütlenmelerden kaynaklandığı aşikár.
2008 Türkiye’sinde tarikatlar öyle bir toplumsal baskı oluşturabiliyor ki üniversite rektörlerinin bile eli ayağı bağlanabiliyor.
Türkiye’nin geldiği nokta bu mu olmalıydı?
* * *
Cumhuriyet tasarımının mimarları, tarikatları neden yasaklamışlardı? Tekkeler ve Zaviyeler Kanunu neden çıkarıldı? Atatürk din düşmanı olduğu için değil, insan aklını hür kılmak için bu kararı aldı.
Atatürk, çağdaş özgürlükçü bireylerin dini organizasyonların çatısı altında yetişemeyeceğini gördüğü için tarikatlara cephe aldı. Yerlerine de halkevlerini açtı. Cumhuriyetin ilk okumuş kuşakları, Batılı özgür değerlerle yetişti.
Bugün gelinen noktada ise dini cemaatler, bireyin özgürlüğünü engelleyebiliyor. Rektörler serbest hareket edemiyor.
Neden buraya gelindi? Çünkü o özgürlüklerin değerini bilmedik. Çünkü hazıra konmuştuk. Çünkü Avrupa ülkelerindeki gibi din savaşlarından geçmemiştik. Çünkü özgürlükçü değerlerle büyümek, soluduğumuz hava kadar doğaldı. Çünkü taassup ve dini baskı altında yaşamadık.
Cumhuriyeti kuranlar ise bizlerin aksine, baskı ve taassubun ne anlama geldiğini biliyorlardı; çünkü onu yaşayarak tecrübe etmişlerdi. Milli Mücadele ordusu bir yandan Batı cephesini korumaya çabalarken "dinsiz, imansız" suçlamasıyla karşı karşıya kalmıştı. Düzce’de, Hendek’te, Konya’da, Yozgat’ta, Zile’de, İmranlı’da yobazların isyanlarını bastırdı. 1920 Konya isyanı yüzünden az kaldı Ankara düşecekti.
Onlar, bütün bunları yaşadıkları için cumhuriyet tasarımını dini örgütlenmelerin toplum üzerindeki baskısını kaldırmak için yaptılar.
Şimdi o baskı tekrar hissediliyor.
* * *
Sırtını dini örgütlenmelere dayayanlara güvenmekte neden zorlanıyoruz? Çünkü o arka plan, Türkiye’yi beklenmedik şekilde 85 yıl öncesine döndürebilir. Özgür birey, modern insan, aklın ve bilimin yol göstermesi, hatta "ülke vatandaşı" gibi kavramlar yerini, tarikat üyeliği, cemaat mensupluğu, inanç topluluğu ve "ümmet bağlılığı"na bırakabilir. Hele bir partinin tabanı siyasi olarak bunları hedef alıyorsa durum daha da tehlikeli bir hale girebilir.
Sil baştan Atatürk’ün başladığı noktaya geri dönülebilir...
Üniversiteli olmak, özgür düşünceyi savunan birey haline gelmektir. Kulluk, müritlik yerine vatandaşlığı, baskılardan kurtulmayı savunmaktır. Toplum bunların değerini yeni yeni anlamaya başlıyor. Cumhuriyetin kuruluş felsefesini iyi anlarsak, değerini de bilmeye başlarız.