YEREL seçimlerden altı gün sonra hiçbir siyaset yorumcusunun, hiçbir akademisyenin, sosyoloğun yapmadığı saptamayı yapmak keşke bu satırların yazarına düşmeseydi.
Sanki diller tutulmuş, kimsenin bu konuda söyleyecek sözü yok. Tuhaf bir duyarsızlıkla gerçek bir sorunu görmezden geliyoruz.
Hálá "Sorun nedir?" diye soracak olan varsa, 29 Mart yerel seçimleri sonrası il ve ilçeler ortalaması alındığında kadın başkan oranımız yüzde 2 kadar düşük bir rakamdır. Sadece iki ilimizde kadın belediye başkanımız oldu. Aydın merkezden CHP’li Özlem Çerçioğlu ve Tunceli merkezden DTP’li Edibe Şahin. Sonuç, 81’de iki. Yüzdeye vurunca 2.4 eder. İlçelere gelince, koca Türkiye’de 893 ilçemiz var ama sadece 15 ilçemizde bir kadın başkan seçildi. Yüzde 1.6! Kadın başkanların 11’i, doğu ilçelerimizden seçilen DTP’li adaylar, içlerinden 4’ü de Diyarbakır’ın ilçelerinden. Geri kalan dört başkandan ikisi AKP’li, biri CHP’li, biri de DTP’li.
Türkiye’nin Batı’ya açık ve cumhuriyet değerlerine sahip çıktığı söylenen kıyı şeridindeki ilçelerde, İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de erkek egemenliği sürüyor. Bu mudur Cumhuriyet değerlerini sahiplenmek?
İki gün önce Atatürk idaresinin kadınlara oy kullanma hakkını verdiği 3 Nisan 1930’un 79’uncu yıldönümüydü. Dört kuşağın değiştiği upuzun bir zaman diliminde ne büyük bir ilerleme! Herkesten önce kadınlarımıza bu hakkı verdik diye her fırsatta yurtdışında övünmesini biliyoruz, ama elálem bu seçim sonuçlarına bakıp ne der diye hiç düşünmüyoruz.
* * *
Yerel seçimler öncesi partilerin kadın adayları seçilir yerden aday göstermeleri için 19 ilde yoğun bir kampanya yürüten KA-DER Başkanı Hülya Gülbahar tepkisini şöyle dillendirdi: "Herkes şapkasını önüne koyup düşünmeli. Günlerdir yorum yapılıyor, ama kimse de çıkıp Türkiye’yi beş yıl daha sadece erkekler yönetecek diyemiyor. Bu ne kayıtsızlık!"
Gülbahar’a göre "kadın başkan oranının iller ve ilçeler ortalaması alındığında seçim sonuçlarına damga vuracak olan olgu budur. 21’inci yüzyıl Türkiye’sinin hákim siyasal kadroları, kadınlara yerel yönetimlerde yer açmaya direnmektedir".
Yorumcular seçimleri kimlikler üzerinden değerlendirirken de kadınlar unutuluyor. Bu ülkede Karadenizlinin, Akdenizlinin, Doğulunun, Egelinin, Kürtlerin, gençlerin, yaşlıların yarısı kadın. Normal koşullarda seçimlerle ilgili tüm değerlendirmelerde kadın boyutunun ele alınması gerekirdi.
* * *
KA-DER Başkanı’nın dikkatini çeken bir diğer konu da televizyonlarda erkek yorumcuların çokluğu. Türkiye, seçimlerini erkeklerin gözüyle değerlendiriyor. Yeni kuşak siyaset gazetecilerinin hemen hepsi erkek. Genç kuşak kadın gazetecilerin çoğu magazine, röportaja, "soft" gazeteciliğe özendirildiler. Nazlı Hanım, Şükran, Ferai, Gülay, Meral, Ruhat, Nuray, Zeynep. Bu kadroya iki üç kadın gazeteci daha ekleyin deniz kurur, arkamızdan da gelen yok. Siyasetin yorumunu yapmak erkeklere bırakılınca da Türkiye’nin beş yıl daha erkekler tarafından yönetilecek olması normal karşılanabiliyor.
Erkek meslektaşlarımızı seçimleri bir de kadın boyutuyla irdelemeye davet ediyoruz.