Paylaş
Demek ki Fransa’nın Araplarla olan sorunu ortaçağdan beri var. İslam korkusu o dönemin Fransız edebiyatında yer alır.
Haçlı orduları Kudüs’te vahşice katliam yapmış. Benim gözlemime göre Avrupalının bilinçaltına bunun öcünün alınacağına dair büyük bir korku sinmiş.
Entelektüelleri bunun böyle olduğunu bilir ve söylerler.
İslamofobi bugün peçe üzerinden kendini gösteriyor. Kendinizi onların yerine koyarsanız, gerekçeleri anlayabilirsiniz. Burka, çarşaf, peçe, başörtüsü... Avrupalı için bunlar kadın üzerindeki erkek egemenliğinin baskı simgeleri. Hepsinin mantığı kadını “görünmez kılmaya” endeksli. Kadını erkeğin malı olarak gören bir zihniyetin ürünü.
Avrupalı böyle düşünüyor. Özellikle Avrupalı feministler Müslümanlık diye aslında erkek egemen zihniyetin pazarlandığı konusunda hemfikirler.
Burka Avrupalıya Taliban’ı anımsatıyor. Taliban kim? Afganistan’da kadınların sokağa çıkmasını yasaklayan örgüt. Batı İran örneğini de izliyor. Orada da kadının başını açması, makyaj yapıp süslenmesi yasak.
Taliban, İran, Suudiler... Siz istediğiniz kadar İslam bunları öngörmüyor, bu uygulamalar töreden geliyor deyin, Batı’nın gözünde İslam’ın görünür yüzünde bunlar var.
Bizdeki laik kesimde yaygın olan yaşam tarzına müdahale edileceği korkusu Avrupalı için de geçerli. Bilinçaltındaki korkular sapasağlam dururken Müslüman nüfus sürekli artış eğiliminde. Açık Toplum Vakfı’nın “Muslims In Europe” başlıklı araştırmasına göre bugün 15-20 milyon Müslüman yaşıyor Avrupa’da. 15 yıl sonra bu sayı iki katına çıkacak. Tabii o tarihe kadar Türkiye de üye olmazsa...
Fransa’da artan Müslüman Arap nüfusun Avrupalı yaşam tarzını olumsuz etkileyeceği korkusu var. Almanlar aynı korkuyu nüfusu hızla çoğalan Türkler karşısında hissediyor. Fransa’da yabancı nüfus içinde Araplar ağırlıkta olduğundan peçe oraya daha çok sızıyor. Bu yüzden peçeyle uğraşmak, Fransızların kendi yaşam tarzını koruma kavgasına dönüşüyor.
Türkler açısından baktığımızda Avrupa’da sahipsiz kalan Türkler, ayakta kalma yolunu “cemaat dayanışmasında” buldular. Öyle istedikleri için değil ama zorunlu kaldıkları için mahalleler kurdular. Almanya’da Milli Görüş’ün ve Süleymancıların gücü de buradan geliyor. Gettolaşma varsa bu da dışlayıcı tutum takınan Avrupa’nın ayıbıdır.
Din özgürlüğü Avrupa için sorun değil; ancak tartışılan konu örtünmenin ne kadarının erkek baskısı ile, ne kadarının bireysel bir inanç özgürlüğü çerçevesinde
olduğu.
Bu tartışma her yerde yaşanıyor. Sonuçta iş geliyor yaşam tarzı ve kadın özgürlüğü kavgasına dayanıyor. Bizde de orada da farklı bir durum yok.
Paylaş