BRÜKSEL ’de iki arkadaşım var, evlenip yıllarca işsizlik parası ile yaşadılar.
Aradıkları sürekli işe ancak 30’larında kavuştular. Sonra çocuklar oldu, şimdi onlar da anne babalarının izinde. Tatile çıktığında işsizlik paranı yabancı bankalardan çekebiliyorsun. Bunun anlamı şu: O parayla tatil bile yapabiliyorsun.
Avrupa’da beş milyon Türk yaşıyor. Onların içinde de işsizlik parası ile idare edenlerin sayısı çok fazla.
Bu örneği "Avrupa refah devleti"ne giriş olsun diye verdim. Bunu anlamadan Avrupa hakkında ileri geri konuşamazsınız çünkü. Refah devleti, Batı Avrupa toplumunda gelişmiş olan bir uzlaşma modeli.
Türkiye’de bir Avrupalı olma isteği varsa bunun sebebi gerçekte bu refah devletine duyulan özlem. Avrupa’nın sahip olduğu sosyal paradigma her ne kadar son dönemde küreselleşmenin ve Avrupa kıtasının yaşlanması yüzünden sağından solundan kemirilse de devam ediyor. Farklı siyasal görüşler arasında refah devletinin rolüyle ilgili pek çok tartışma yapılıyor Avrupa toplumunda, ama sonuçta paradigma en azından görünür bir gelecekte değişmiyor.
* * *
CHP’nin Brüksel’de büro açma kararı ve temsilcilik görevine Avrupa Parlamentosu koridorlarını iyi tanıyan Kader Sevinç’in getirilmesi önemli bir adım. Zira Avrupa refah devletinin arkasındaki en büyük güç sosyal demokrat dünya görüşü. Refah politikaları ile sosyal demokrat ideoloji örtüşüyor. CHP ile Avrupa kurumları arasındaki ilişkinin toparlanması her şey bir yana Türkiye’nin sağlığı için şart.
Refah devletinin en önemli kavramının "vatandaşlık" olduğunu söyleyebiliriz. CHP’de içselleştirilmesi gereken bir mesele var: Refah devletinin vatandaşlık kavramı siyasal gücün paylaşılması, sosyal güvenlik, ekonomik refahtan pay alma gibi haklarla yetinmez, bireysel özgürlüklerle ilgili hakları, kültürel mirasın paylaşımını da içerir. Avrupa ile tam da bu noktada sorun yaşayan bir CHP var. Asgari kazanç, eğitim, sağlık gibi sorunların çözülmesi refah devleti olmak için yeterli değil, vatandaşın saygınlığını kazanması da önemli.
* * *
70’lerdeki ilk petrol krizlerinden bu yana Avrupa, refah devleti kavramının en çok tartışıldığı yer. Petrol fiyatlarındaki çılgın artış ve Avrupa’da beliren enflasyon tehlikesi bu tartışmayı önümüzdeki günlerde alevlendirebilir.
Türkiye, Avrupa refah devleti tartışmasında kendine özgün yüzlerce yıllık toplumsal dayanışma modelleri ile yer alabilirdi, olmadı. Örneğin Ahilik gibi sadece bize özgü son derece kıymetli bir iş dayanışması kurumunu modern dünyanın diline ve ihtiyaçlarına uyarlayıp sunamadık.
Avrupa Birliği’ni parti kapatma olayı etrafında AKP’nin işbirlikçisi gibi görenlerin çoğaldığı bir dönemde CHP’ye Türkiye-Avrupa ilişkilerinin toparlanmasında ciddi bir sorumluluk düşüyor. Bana öyle geliyor ki Avrupa refah devletini gerçekten anlamış olsaydık, yaklaşımlar daha farklı olacaktı. En azından meraklısına Prof. Meryem Koray’ın Tüses Yayınları’ndan çıkmış olan "Avrupa Toplum Modeli" adlı kitabını okumalarını tavsiye edebilirim.