AB, iç politika önceliğimizdir

DIŞİŞLERİ Bakanlığı’na Ahmet Davutoğlu’nun gelişiyle Türkiye’nin dış politika önceliğinin bundan böyle Avrupa Birliği olmadığına ilişkin görüşler ortaya atılıyor. Saptama doğru olsa bile tartışmanın zemini yanlış.

Avrupa Birliği’nin dış politikayla çakışan yönleri elbette var. Ancak AB politikaları, adaletten maliyeye, finanstan ticarete tüm alanlarda esasen "içeriyi" ilgilendiren bir konudur.

Bugün Türkiye’nin tüm sektörleri AB ile sürdürülen uyum politikalarından etkileniyor. Örneğin, vergiyi ele alalım. AB üyelik müzakerelerinde "Vergilendirme" başlığı açılacak. Vergi oranlarımız AB’ye uydurulacak. Çok yakın geçmişte alkollü içkilerde yaşanan değişiklik bu uygulamanın parçasıydı, bunu başka uyumlar da izleyecek. Tarım sektöründe yüzde 1 olan vergilerin AB alt sınırı olan yüzde 5’e yükseltilmesi kaçınılmaz hale gelecek. İhracatımızda "Büyük Mükellefler Vergi Dairesi" kontrol için devreye girecek.

Vergilendirme başlığının Dışişleri ile pek bir ilgisi olmadığında hemfikirsek başka örneklere geçebiliriz. Telekomünikasyon sektörünü ele alalım. Cep telefonunda ödediğimiz 7 kalem verginin hiçbiri AB’de yok, ama bu kadarla kalmıyor. Bu sektörde AB rekabet kurallarına aykırı uygulamalardan geçilmiyor.

Yakında müzakerelerde "Sosyal Politika ve İstihdam" başlığı da açılacak. Bu da aynen vergi gibi çalışma hayatının her alanını ilgilendiriyor. İstihdam yaratan her kuruluş, işçi ve işveren bu başlıkla açılan müzakerelerden nasibini alacak.

Bir başka örnek: Diyelim ki turizmcisiniz, istihdam politikaları kadar çevreyle ilgili Avrupa Birliği yasa ve yönetmelikleri sizi de etkileyecek. Gıda sektörüne kokoreçle giriş yapmıştık, hálá orada sayıyoruz. Oysa bu sektör ambalajına kadar AB etki alanına girdi bile. Binalarımıza takılan pencereden, yediğimiz bisküvinin paketine kadar her alanda AB ile uyum söz konusu.

İfade özgürlüğü, hukukun üstünlüğü gibi konulara hiç girmedim, bunların AB bağlantısını zaten biliyoruz.

* * *

Dönelim Davutoğlu’na. Yeni Dışişleri Bakanı’nın Türkiye’nin dış politikadaki öncelik sıralamasında kendi kıstaslarına göre AB’yi ikinci planda gördüğü aşikárdır. Bu yüzden eleştiri moduna geçmeden önce AB’nin öncelikle iç politikalarımızı ilgilendiren bir mesele olduğunu bir kez daha hatırlamakta yarar var. AB ile Türkiye’nin dış politikada uyum sağlaması ayrı bir konu. Bugün AB ülkelerinin bile ortak dış politikada mutabakat sağlayamadıkları oluyor.

Türkiye’nin bölgesel güç olmasının AB ile sürdürülen müzakerelerle çelişen bir tarafı yoktur. Hele komşularla sıfır sorunlu hale gelmenin AB ilişkimize büyük katkısı olur. ABD ile tezkere nedeniyle bozulan ilişkileri güçlendirmenin de AB ile bu aşamada bir sorun yaratması söz konusu değil. AB’ye yarın üye oluyor olsaydık, o zaman başka olurdu. İçeride AB kazanımlarını sürdürmeye devam etmeliyiz, bu şimdilik bir iç politika konusudur.
Yazarın Tüm Yazıları