ESKİ bir Rusya uzmanı olan Fransız dostum Avrupa’nın geleceğiyle ilgili roman yazıyor. Ortaköy’de, Feriye Sarayı’nda başlayan kitabın konusu İstanbul- Kiev hattında gelişiyor. Ne var ki herkes bu kadar geniş perspektifli değil. Rusya, gelecekten söz edenlerin bugünlerde unuttuğu ülke.
Bu hafta İstanbul’da dünyanın ve Avrupa’nın geleceği hakkında pek çok konuşma izledik. Garanti’nin düzenlediği Küresel Gelecek toplantısında konuşan Singapurlu Mahbubani için gelecek Asya’dan ibaretti, Avrupa bitmişti. Ve nedense Mahbubani’nin Asyası sadece Çin’i ve Hindistan’ı kapsıyordu. Tuhafıma giden, Asya’nın geleceğinden söz eden birinin Rusya’yı yok saymasıydı. Buradan yola çıkarak belki de şu soruyu yeniden sormak gerekir: Rusya hangi coğrafyaya aittir? Bugün 142 milyon nüfusuyla Rusya için Asyalı demek zorlama olur. Rusya Avrupalıdır, ama Türkiye gibi tarih boyunca Avrupalılığı tartışma götürmüştür. TÜSİAD’ın Paris’te kurduğu Boğaziçi Enstitüsü’nün yıllık konferansına katılan Fransa’nın Avrupa Bakanı Claude Lelouch’a da Rusya’yı sordum. “Türkiye büyüklük olarak Rusya’yı geçecek, çünkü Rusların nüfusu 2050’de 100 milyona inecek” dedi. * * * Boğaziçi Enstitüsü konferansına katılan Kemal Derviş’e göre üyelik için beklerken, Türkiye’yi Avrupa’nın geleceğiyle ilgili tartışmaya katkıda bulunacak yeni mekanizmalar oluşturulması gerekiyor. Bu nasıl olacak? Bu bağlamda ilginç bir öneri Euractiv’in Başkanı Christophe Leclercq’ten geldi. Leclercq nispeten yeni bir oluşum olan G-20’nin başarısına dikkat çekerek Avrupa’nın en büyük 9 ülkesini bir araya getiren bir mekanizma önerdi. İşte size eksen tartışmasına son verecek bir öneri. G-20 nasıl dünyanın en büyük 20 ülkesi arasında bir danışma mekanizması ise, Avrupa’nın 9 büyüğü de benzer bir oluşuma girebilirler. Bu 9 ülkenin 6’sı Avrupa Birliği üyesi, Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya ve Polonya. Diğer üç ülke ise henüz Avrupa dışında: Kesin olarak Türkiye ve Ukrayna ve belki farklı bir biçimde de Rusya. A-9’un zihinsel egzersizini yapmaya başlamakta yarar var. Dünyanın içinden bir türlü çıkmayı başaramadığı ekonomik kriz bölgesel çatışmaları körükleyecek. Bunun ardından muhtemelen insanlık “yetti” diyecek. Fransız düşünür Attali’nin “Geleceğin Kısa Tarihi” adlı kitabında yazdığı gibi dünya bir hiper demokrasi arayışına girecek. Avrupa modelinde birlikler oluşacak. Dünya hiper demokrasi arayışına girdiğinde öncülüğü Avrupa’dan başka kimse çekemez. Türkiye’nin hiperaktif dış politikasının tozu dumanı arasında geleceğe dürbünle bakınca görünenler bunlar.