İçinizdeki müzik çalmaya devam ederken ölmeyin

Robin Sharma ile röportajımın bugün ikinci ve son bölümünü yayımlıyorum. Bu bölümde, mükemmel olmayan bir ’bilge adam’la tanışacak, ama onun bakış açısıyla yine yeni bir şeyler öğreneceksiniz!

Herhangi bir politik lideriniz var mı?

Doğrusu yok. Politikayla ilgilenmiyorum. Gazetelerin politika sayfalarını da pek okumam.

n Ama Bill Clinton’dan çok etkilendiğinizi söylüyorsunuz...

- Evet, çünkü o istisnai olarak karizmatik biri. Çok entellektüel ve onu ilginç buluyorum. Aynı şekilde U2’nun solisti Bono da çok farklı bir insan. Hatta bir hayalim gerçek oldu ve Hindistan’da, Bono ve Bill Clinton’la birlikte beni konuşma yapmaya çağırdılar. Ancak nasıl olduysa, benim başka bir yerde olmam gerekiyordu o tarihlerde. İnanılmaz bir şey! Üzülüyorum buna...

n Hayatta insanları bir şeyler yapmaktan alıkoyan şeyin korkuları olduğunu söylüyorsunuz. Sizin en büyük korkunuz nedir?

- En büyük korkum, potansiyelimi, hayallerimi yaşayamamak. Çünkü çok net bir vizyonum var. Amerikalı bir filozof bunu şöyle tanımlıyordu: "İçinizdeki müzik çalmaya devam ederken ölmek"... Pek çok insana yardım edebileceğimi biliyorum, daha anlatacak, insanlarla paylaşacak çok şeyim var ve büyük bir fark yaratmak istiyorum. Herkesin hayatta bir çağrısı vardır bence.

Her insan gibi benim de kendimi düşündüğüm anlar, yorgunluklarım, acılarım oluyor... Yapmam gerekeni yapamamak, benim en büyük korkum.

n Ya hayattaki en büyük hatanız?

- Buna verebileceğim en klasik cevap, hiç hata yapmadığım, çünkü her hatadan bir ders çıkartırım. Ama bilemiyorum... Yaptığım herhangi bir şeyde başarısız olduğumu sanmıyorum. Aklıma ilk gelen boşanma oluyor. Tamam, karımla hiç birlikte olmamalıydım ve iki yıllık zorlu boşanma döneminin sonunda bir insan olarak çok değiştim. Bu bir hata mıydı? Belki dışarıdan bu evlilik başarısızlık gibi gözüküyor, ama o zaman da iki harika çocuğa sahip olamayacaktım. Batıl inançlı biri olmaktan öteye geçip felsefi bir bakış açısı kazanamayacaktım.

n Pişmanlık?

- Pek çok pişmanlığım var... Sanırım çocuklarıma geleneksel bir aile ortamı sağlayamadığım için pişmanlık duyuyorum. Yanlış anlaşılmasın, çocuklarımın harika bir ailesi ve hayatı var. Normal bir babadan 10 kat daha fazla babalık yapıyorum çocuklarıma. n Çocuklarınız kaç yaşında? Şu an ne yapıyorlar?

- Kızım 10, oğlum 12 yaşında. Ben İstanbul’a gelirken onların da okuldaki ilk günüydü. Hayatta en gurur duyduğum şey baba olmaktır.

EN BÜYÜK ZENGİNLİK SAĞLIĞINIZDIR

n Bu soruyu bir okuyucum size sormamı istedi: Meditasyon yapar mısınız? Nasıl?

- Düzenli olarak olmasa da yaparım. Özellikle ihtiyaç hissettiğim zamanlarda yaparım. Aslında günlük tutmayı bir meditasyon gibi görüyorum. Doğanın içinde yürürken de yürüyüş meditasyonu yapıyorum. Bazen de sessizlikte oturup düşünürüm.

n İstanbul hakkında ne düşünüyorsunuz?

- İstanbul’u çok sevdim. Harika bir enerjisi var. İnsanlar bana karşı çok cömert ve sıcak.

n Evinizde, Toronto’dayken ne yaparsınız?

- Ofisteki toplantılara katılır, röportaj verir sonra evime giderim. Çocuklarımla akşam yemeği yerim. Haftada iki gün, ki ben ona ’yaratıcı gün’ diyorum, ofise gitmem, cep telefonu taşımam. Bu günler benim için çok kutsaldır, çünkü hep o günlerde yeni fikirler bulur, yazarım. Öyle ki 14 saat durmadan yazdığım, fikirlerin aktığı zamanlar olur. Ayrıca kayak yapmayı, film seyretmeyi çok severim. Çok yakın bir arkadaş grubum var, onlarla görüşmeyi severim.

n "Ferrarisini Satan Bilge" film olacak sanırım... Ayrıntılar belli mi?

- Evet, öyle bir plan var. Benim de küçük bir rolüm olacak. Senaryoyu yazacak, filmi çekecek ve oynayacak doğru insanları arıyoruz. Çok ünlü isimlerle çalışabiliriz. Ama bağımsız filmler de çok başarılı gişeler yapıyor. Her şeyden öte fark edilir, akılda kalır bir film yapmak istiyorum. Hani nasıl insanlar tiyatroda bir oyuna gittiğinde pek çok şey hissederek çıkar, ben de filmden çıktıklarında etkilenmelerini, değişme isteğiyle dolmalarını, potansiyellerinin farkına varmalarını istiyorum. Filmim bunlara bir araç olacak.

Harika insan arkasından atılan taşlara aldırmaz

n Sizi ticari bulanlara ne diyeceksiniz?

- Birçok kez Avrupa’ya geldim ve insanların bu işi para için yaptığımı söylediklerini, beni ticari bulduklarını duydum. Öldüğüm gün, eleştiriler değil, beni sevenler orada olacak. Ve ben hayatımı yapılan eleştirilere göre yaşamadım. Çünkü öyle yapsaydım hala avukat olurdum! Eğer onu dinleseydim berbat bir yazar olduğumu, kimsenin verdiğim mesajlarla ilgilenmediğini düşünmeliydim! "Harika insanlar, insanların arkalarından attığı taşlara aldırmazlar". Harika bir insan olduğumu söylemiyorum! Ama yapılması gereken bu.

Her ilişki insanı geliştirir

n Aşk hakkında ne diyeceksiniz?

- Bunu soracağınızı biliyordum! Daha çok yeni ciddi bir ilişkim bitti. Uzak mesafeler ilişkinin yürümesini zorlaştırabiliyor, bizimkisi de öyle bir şeydi... Aşk, güzel bir şeydir, insana derinleştirir! Birinin bana söylediği güzel bir söz vardı: "Kalpteki herhangi bir gelişme, hareket kayıp değildir" Her ilişki sizi geliştirir... Kimbilir, belki bir Türk kadını bulur ve ülkenize yerleşirim!
Yazarın Tüm Yazıları