Zeynep Bölükbaşı

2007 nasıl bir yıldı

13 Aralık 2007
Bu hafta, giden yılın değerlendirmesi, sonraki hafta bayram ve ardından yılbaşı hediyesi telaşıyla geçecek... 2007 kaçar gibi uzaklaşıyor sanki! Yakalayın! Geçtiğimiz hafta bir iş seyahati nedeniyle Londra’daydım. Yol boyunca hem okuduklarım hem zihnimden geçenler, ardımızda bırakmaya hazırlandığımız 2007 yılını sorgulamama sebep oldu. Londra’dan çok beğenerek okuduğum Psychologies dergisini aldım; okurlarına hediye ettiği "Pozitif Değişim Planı Günlüğü"ne ise bayıldım. Bulursanız kaçırmayın, alın!

Ben de kendimi sorguladım, acaba yeni yıla ne kadar hazırım? Öncelikle bu yılı şöyle bir gözden geçirmek gerektiğini düşündüm. Bunu kendim yaptım, ayrıca beden-zihin ve ruh dengemiz için pek çok faydalı eğitim veren OWOKUN Meditasyon Merkezi’nin ortağı sevgili Fulya Eyilik’ten de kişisel bir 2007 değerlendirmesi istedim. Biz sıramızı savdık, sıra sizde! Düşünün bakalım, 2007 sizin için nasıl bir yıldı? 2008’den neler bekliyorsunuz?

Kalıcı Mutluluk İçin 7 Adım

Ben size kendimle ilgili kısa bir değerlendirmeyi, aslında pek de kendime değdirmeden yapacağım; çünkü yazdıklarımın size de faydası olmasını istiyorum. "Sorgulanmayan bir hayat yaşanmaya değmez" demiş ünlü düşünür Sokrates. Birçoğumuz belki de bu sorgulamayı en çok yıl sonuna doğru yaparız. Hiç olmazsa yılbaşı gecesi saatler 12’ye yaklaşırken şöyle bir geçirdiğimiz yılı düşünürüz. Hani film şeridi misali! İşte benim önerim de, yapacağım da bu 2007 için. Çünkü farkında olarak yaşamalı... Tam da 2007’yi uğurlamaya hazırlanırken, okuduğum bir kitabı size de önermek isterim: "Kalıcı Mutluluk İçin 7 Adım". Pegasus Yayınları’ndan çıkan bu kitabı Azim Jamal yazmış. Sufi inanışına sahip Azim Jamal, kalıcı mutluluk arayışı sırasında bulmuş bu 7 öneriyi:

1- Kendinizi tanıyın.

2- Olumlu tavırlar geliştirin.

3- Becerilerinizi bileyin.

4- Sağlıklı ilişkiler kurun.

5- Ahlak ve değerleriniz kılavuzunuz olsun.

6- Ruhunuzu uyandırın.

7- Spiritüel yolculuğun keyfini çıkarın.

Fulya Eyilik: Yeni başlangıçlara hazırım

2007 astrolojik açıdan tamamlanma senesi idi. Bu manada benim için de 2007 başında almış olduğum astrolojik öngörüye göre bir çok bitirilmemiş proje ve ilişkilerimi tamamladığım bir yıl olacağının farkında idim. 2007 senesi boyunca gerek iş, gerek eğitim gerekse özel ilişkilerimde yarım kalmış olan birçok konuyu sonuçlandırmaya başladım. Hálá da bu konuda çalışmaya devam ediyorum.

Ben genel olarak her senenin başında senelik Astroloji ve Feng Shui yaklaşımlarını değerlendirmeye ve bilinçli olarak onlardan destek almaya gayret ediyorum. Yıl içerisinde faydalanabileceğim enerjileri belirleyip onları değerlendirmeye çalışıyorum. Kendim Feng Shui konusunda eğitmen ve danışman olduğum için yakından takip etmem daha kolay oluyor.

Önümüzdeki sene astrolojik ve Feng Shui açısından yeni başlangıçlar senesi olacak. O yüzden bu sene tüm bitmemiş işlerimi tamamlayıp kendimi yeni başlangıçlara hazır tutmaya gayret ediyorum.
Yazının Devamını Oku

Hayat değiştiren küçük bilgelik öyküleri

6 Aralık 2007
Okumak mı yaşamak mı diyorsanız, tabii ki yaşamak derim. Çünkü yaşayarak öğrenilenler içimize yazılır. Yaşanmış hayat tecrübelerinden derlenmiş bir kitaba ise kimse hayır diyemez; tıpkı Küçük Bilgelik Öyküleri gibi... İyi ki anneannelerimiz, dedelerimiz var! İyi ki onların engin hayat tecrübeleri var! Şu aralar mini minnacık bir kitap var elimde. Adı, "Hayat Değiştiren Küçük Bilgelik Öyküleri"... Spiritüellik ve Hint felsefesiyle ilgili yazar J. M. Mehta’nın büyükbabasının ona bıraktığı bir defterde topladığı öykülerden oluşuyor.

Okuyarak öğrenilenler çabuk unutulsa, yaşam tecrübelerle yazılsa da buradaki mini öykülere dikkat etmekte fayda var. Çünkü bizi, hayatın hızı ve tekdüzeliği içinde bir ışık gibi aydınlatıyor, derin bir nefes aldırıyor. Çantanıza atıp her an bir, iki öykü okuyabileceğiniz 87 sayfalık bu kitaptan bir öyküyü seçtim...

İyiyi hatırla, kötüyü affet

İki arkadaş bir çölden geçiyorlardı. Yürürlerken kavga ettiler ve biri diğerine tokat attı. Tokadı yiyen, toprağa şöyle yazdı: "Bugün en iyi arkadaşım bana tokat attı."

Yürümeye devam ettiler ve bir havuza vardılar. Burada yüzmeye başladılar. Tokat yiyen havuzda boğulmak üzereyken arkadaşı onu kurtardı. Ve ölümden dönen adam taşın üzerine "Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı" diye kazıdı.

Arkadaşı ona "Daha önce toprağa yazdın ve şimdi de taşa kazıdın. Neden böyle yaptın?" diye sordu. Arkadaşı yanıtladı, "Birisi seni kırdığında bunu en kısa sürede unutmaya çalışmalısın. Dolayısıyla sen bana tokat attığında kısa sürede rüzgarla silinip gitsin diye bunu toprağa yazdım. Hayatımı kurtardığında sonsuza kadar kalıcı olsun diye de taşa yazdım. Birisi sana iyi bir şey yaptığında bu hiç unutulmamalı ve uzun zaman hatırlanmalıdır."

Sizi inciten şeyler affedilip unutulmalı ve iyi şeyler de sonsuza kadar hatırlanmalıdır.

O zaman hayat kısa, acısız ve ferah yaşanabilir.

Dr. Mahan Rishi için...

Geçen haftaki yazımda içinizdeki huzura ulaşmanın ve genç kalmanın kendince yollarını anlatan Dr. Mahan Rishi’nin İstanbul’a geleceğini söylemiştim. Yazimda, chiropratic (omuriliğin hizalanması) ve şifalı otlar, beslenme, sağlık ve Kundalini Yoga&Meditasyon konularında uzman olan Rishi’ye nereden ve nasıl ulaşacağınız kısım eksik kalmış. Hemen tamamlayalım efendim... Yoğun ilginize çok teşekkürler.

Esra Banguoğlu: 0535 301 67 67

www.theactorsproject.com/esra/yoga
Yazının Devamını Oku

Huzur içinizde bulun onu lütfen

29 Kasım 2007
Sizi çok kıymetli bir uzmanla tanıştırmak istiyorum: Dr. Mahan Rishi. Aralık ayında İstanbul’da. Eğer Rishi ile tanışma fırsatını yakalayamazsanız bile anlattıklarından çok şey öğrenebilirsiniz. Özellikle de uzun ömrün sırrını aklınızdan çıkarmayın: Daha az yemek, daha az uyku, daha çok sevgi.

Mahan Rishi, 1988’de New York College’dan mezun oldu. Kendisi hem bir chiropratic (omuriliğin hizalanması) hem de şifali otlar, beslenme ve sağlık konusunda uzman. 1975’te Kundalini Yoga üstadı Yogi Bhajan ile tanıştı ve Kundalini Yoga & Meditasyon tekniğine başladı. 1989’da ise Amerika’da "Şifa Sanatı ve Yoga" merkezini açtı. Dr. Mahan Rishi, kendisini şifa ve bilgeliğini insanlara öğretmeye, yoga ve meditasyon tekniklerini modern insanların günlük hayatına girmesini sağlamaya adamış.

Rishi, 117 yaşında olup hálá New York’ta yaşayan Swami Bua ve 110 yaşına kadar yaşamış rahip Bhante Dharmawara Mahatera gibi şifacılarla çalışmış. Son 20 yıldır da tongue diagnosis (dile bakarak teşhis) ve iridology (göz bebeğine bakarak teşhis) konusunda uzmanlaşması, insanların bio-kimyası hakkında onu derin bir şekilde bilgilendirmiştir. Bütün bu terapi bilgilerini kendinde birleştiren Dr. Mahan Rishi, insanların daha genç, enerjik, sağlıklı ve bilinçli yaşama adım atmaları için çalışıyor.

Kendisi son 25 yıldır öğrencileriyle, Tibet, Hindistan ve Nepal’de çalışmalar yapıp geziler düzenliyor. Rishi’nin amacı, çalıştığı insanlara kendi içlerinde var olan hayat enerjisini tattırmak, blokajları çözerek, ’chi’ enerjisinin artması sayesinde insanın kendi içinde var olan saf neşe ve huzurla tekrar tanışmasını sağlamak.

Rishi, aralık ayında İstanbul’a gelecek. 14-19 Aralık günleri arasında düzenleyeceği özel seanslar için şimdiden randevu almanızı tavsiye ederim. Kendisi aynı zamanda 19-22 Aralık günleri arasnda Detox (Arınma) programı uygulayacak.

100 yaşını geçmek kolaylaşacak

İstanbul’a gelecek Mahan Rishi ile yoga öğrencisi Esra Banguoğlu konuştu.

Dr. Mahan Rishi size göre detox’un (arınma) yararları neler?

- Sigara dumanı, çevrede bulunan toksinler, alkol, ilaçlar ve yemeklerimizde bulunan daha birçok gizli toksin ve kimyevi maddeler, kahve, kötü beslenme ve günlük stres dolayısıyla bedende artan asit seviyesi gibi durumlar, gün geçtikce daha çok hayatımıza giriyor. Bütün bunlar vücudun bağışıklık gibi birçok sistemine baskı yapıyor. Bu baskı zaman içinde türlü hastalıklara yol açıyor, sürekli yorgunluk yaratıyor. Eskiden detox sadece alkol ya da uyuşturucu bağımlılarında kullanılıyordu, ama artık bu kadar toksine maruz kaldığımız günümüzde, bence yılda 2 ya da 3 kere detox uygulamak sağlık için son derece önemli.

Hasta olan biriyle sağlıklı olan bir kişinin detox’u aynı mıdır? Çok sağlıklı birinin detox’a ihtiyacı var mıdır?

- Hastalar için detox önemlidir, çünkü çoğu fiziksel ya da psikolojik hastalık toksinlerin derin bir şekilde bedene yerleşmesiyle ortaya çıkar. Bu durum bedenin normal kendini koruma mekanizmalarının ve vücudun doğal canlılığının dengesini bozar. Detox üstünde çalıştığım yıllar bana şu bilgiyi getirdi: 3-7 gün arası bir detox programı idealdir. Daha az bir zaman yeterince derine inemiyor, bunun üstünde bir süre ise vücudun dengesini bozabiliyor.

Detox sonrası nasıl bir diyet öneriyorsunuz?

- Bol taze meyve ve sebze, lifli, tahil ağırlıklı bir diyet öneriyorum. Daha az pişmiş, mümkünse çiğ sebzeler yiyin diyorum.

Türkiye’ye GMF denilen (Genetically Modified Foods) yani genleri değiştirilmiş tohumların ithali yapılıyor. Bunlar hakkında bilgi verir misiniz?

- Bu tip tohumlar da bedenin doğal dengesini bozar. Daha kırmızı bir domates ya da daha büyük bir elma elde etmek mümkün, ama bu kullanılan genlerin nereden geldiğini kestirmek zor. Uzun vadede insan vücudu üstündeki etkilerini kesin hesaplamak zor. Ama bunlardan uzak durmak en iyisi.

Sizin çalıştığınız iki hocadan biri 110 yaşına kadar yaşamış, diğeri ise 118 yaşında ve hala hayatta. Bu kişilerin hayat tarzı nasıldır?

- İkisi de çok sakin ve basit hayat tarzlarına sahip. Biri Kamboçyalı bir budist rahipti. Normalde saat 12.00-13.00 arası yemek yerdi ve ondan sonra bir şey yemezdi. Bir de çok sık kolon temizliği uygulardı. Öteki hocam ise 118 yaşında ve hálá yaşıyor. Bol yoga yapar, meditasyon yapar ve sebze,meyve yer. Onun da felsefesi ’basit ve öz yaşamak’tır.

Bir doktor olarak, sizce 100 yaşını geçmek kolaylıkla mümkün mü?

- Bence insanlar çok kolay 100 yaşını aşabilirler. Daha basit, huzurlu ve sağlıklı bir hayat stiliyle bu mümkündür.

Sizce bunun altın kuralları nelerdir?

- Yogi Bhaja’nın bir zamanlar dediği gibi ’daha az yemek, daha az uyku, daha çok meditasyon.’ İnsanların daha çok hareket ederek, daha pozitif bakarak, daha çok dinlenerek, daha iyi beslenip daha çok severek yaşamasıyla daha uzun, mutlu ve yüksek kaliteli bir yaşam kolaylıkla mümkündür.
Yazının Devamını Oku

Zihinden kalbe nasıl inilir

22 Kasım 2007
Zamanımızın insanı yaşam tarzından ve alışkanlıklarından dolayı daha yüzeysel, soğuk ve mesafeli ilişkiler yaşıyor. Belki de anlık... Oysa ruhumuz, derin ve yakın ilişkiyle doyabilir ancak. Bu da zihinden kalbe inmekle mümkündür. Nedret (Dassana) sayesinde öğrendiğim bu teknik ve uygulayıcısıyla siz de tanışabilirsiniz.

Nedret (Dassana) kişisel deneyiminden yola çıkarak, OSHO isimli Hintli ustanın 1984’ten beri öğrencisi olan tedavi uzmanı Spersa Kreis’i anlattı:

Özel ve iş hayatımda yaşadığım zorlu dönem, beni beş yıl önce kişisel gelişim ve içsel yolculuğa yönlendirdi. Bu dönemde yurtiçi ve dışında birçok farklı terapist, eğitmen, yazar ile çalıştım, grup ve bireysel çalışmalara girdim. Yurtdışında farklı ülkelerde katıldığım çalışmalardan Türkiye’ye birçok terapist davet ettim. Bana dokunan, beni değiştiren, ışık tutan bu çalışmaları da Türkiye’de içsel yolculuğunun kapısını aralamış insanlarla paylaşmayı istedim, vewww.dassana.org adresinden, ilgilenenlere duyuruları merkezlerin desteğiyle ulaştırmaya çalıştım.

Sizlerin de tanıdığı bu isimlerin söylediği temel gerçekler, genelde aynı... Sizlerin de bildiği, bu meşhur isimlerin de bahsettiği ve benim de içime en işlemiş olan, hepsinin bahsettiği temel gerçek, evrendeki en temel ve güçlü titreşimin sevgi-aşk-aşk içinde herşey ile bir olmaktan bahsetmeleri...

Türkiye’ye davet ettiğim Spersa Kreis, sevgi, aşk, ilişkiler üzerine odaklandığı grup ve bireysel çalışmalarını aktarmak üzere geliyor.

Spersa’yı tanımadan önce birşey yaşadım. Üzgün hissettiğim, beni çalkayalan olayların olduğu o gün, Hindistan Osho meditasyon merkezinde kim olduğunu sonradan öğrendiğim, İsviçre’nin en meşhur avukatlarından biriyle, kütüphanede sohbete başladık. Yaklaşımı o kadar zihinden ve iş hayatı tarzını andırıyordu ki bunu kendisine ifade ettiğimde gözlerini kapattı, bir dakika sonra açtığında sesi, bakışı, sözleri, tavrı sanki bir melek sihir çubuğuyla değişmişcesine farklıydı... Bu kadar çabuk nasıl değiştiğine hayret ettim, sordum. Spersa ile seminerde öğrendiğini söyledi. O gün gidip seminere ben de yazıldım.

Spersa’nın yumuşak, nazik, sevgi dolu, sevecen yaklaşımı ve insanlara zihinden kalbe inmeyi öğretmesi, kalbimizi kendimize, sevdiklerimize, eşimize, sevgilimize açmanın ne olduğunu çok güzel uygulamalarla aktarıyor.

Kalpten bir buluşmaya davet etmek istiyorum sizleri... Yolunu sevgi ile yürümek isteyenleri davet ediyorum ..

Ayrıntılı bilgi için: www.dassana.org

Spersa Kreis kimdir

Spersa Kreis Almanya’da doğdu. Pune’daki Osho Multiversity’deki Osho Terapist takımının bir üyesidir. Sanat Terapisi çalışmalarının yanı sıra, tıbbi masaj eğitimini Almanya’da almış, Almanya ve Hindistan’da bütünsel vücut çalışması, yoga ve meditasyonu hayatının parçası haline getirmiştir. Avrupa, ABD, Tayvan, Rusya ve Hindistan’da kurslar düzenliyor ve İlişki Dinamikleri konusunda Danışmanlık, Enerji Çalışması konusunda bireysel seanslar ve derin rahatlama için masaj yapmaktadır.
Yazının Devamını Oku

İçinizin sesine kulak veren programlar

15 Kasım 2007
İçsel kuvvetine inandığım ve Türkiye’ye ilk kez gelen programlardan bahsedeceğim iki hafta boyunca... Üç şehir ve üç merkezde olacaklar. İsveçli Cicci ve Per’i bu hafta, Spersa Kreis’ı da önümüzdeki hafta anlatacağım.

Cicci ve Per (13 Kasım-10 Aralık)

Per ve Cicci, karı-koca olup birbirlerini "yaşam ortağım" olarak nitelendiriyorlar. İnsan gücünün dört yönü üzerinde çalışıyorlar (yaşam gücü ve topraklama (grounding), duygusal farkındalık, düşüncelerin farkındalığı ve iç durgunluğumuzun bilinci). İsveçli Cicci ve Per, 22-25 Kasım tarihlerinde İstanbul Harbiye Askeri Müze’de yapılacak olan ’Naturel Beden, Zihin ve Ruh Sağlığı Festivali’ kapsamında konuşmacı olarak davet edildi. Çift, kendi kişilik tipinizi ve hayatınızda bulunan başkalarının enneagram kişilik tipini keşfetmek, dünyaya ve başkalarına bakış açımızı netleştirmek ama en önemlisi başkalarının bizi nasıl gördüğünü anlamaya yarayan Enneagram bakış açıları anlatacak. Cicci ve Per 22 Kasım’da 14.30-15.30’da Enneagram’ı anlattıktan sonra 25 Kasım Pazar 11.15-12.15 arasında bu programı grup çalışması olarak sunacaklar. Dokuz farklı kişilik tipinin tadına kısaca bakarak, kendi tipinizi keşfetmek ve sizinle aynı enerjide olanlarla tanışmanın güzelliğini deneyimlemek için bir fırsat olabilir.

"The Work" kaçırılmaz

Enneagram’ı anlatacak olan İsveçli karı-koca Cicci ve Per’in sunacağı bir diğer çok ilginç çalışma ise kitapları Türkçe’ye de çevrilmiş olan Byron Katie’nin "The work" çalışma tekniği... Katie’yi ayrıca "Yetişkinler İçin Kurbağa Prens" masalını yazan Stephen Mitchell’ın karısı olarak da hatırlatmak isterim.

Byron Katie’nin "çalışma" metodu, her türlü psikolojik sorununuzun arkasında yatan düşüncelerinizi (emin olamama, ikilem, kaygı, kızgınlık) yani sizde gerginlik yaratan düşüncelerinizi soruştururken, sizlere basit ve kökten çözüm üreten bir yöntem. Dört soru ve bu soruların tersine çevrilerek sorulması ile düşüncelerin arkasındaki gerçeği araştırıp kendi içimizdeki gerçeği bulmanıza yardımcı oluyor. Gerginlik yaratan düşüncelerimiz, alışkın olduğumuz "gerçek" kavramına yaptığımız yatırımlardan kaynaklandığından dolayı "Haklı mı yoksa mutlu mu olmayı istiyorsunuz" sorusu bu çalışmayla yakından ilgili. Uygulamalarla dolu olan, kendi kendine düşünme yöntemleri ile Byron Katie’nin çalışmasından faydalanmayı öğreniyorsunuz. Yöntemin temel ilkelerini öğrenme fırsatı ise 16 Kasım’da İzmir’de 24 Kasım’da İstanbul Harbiye Askeri Müze’de, 30 Kasım’da Taksim Bilgi Paylaşım Derneği’nde ve 6 Aralık’ta Ankara’da sunulacak.

Cicci ve Per, grup çalışmalarının yanı sıra sizinle teke tek de çalışacakları bireysel seanslar da verecek. Bunlar: Byron Katie-The Work çalışma, Çiftlere Danışmanlık, Fiziksel Acı ile Yaşamak ve açık bireysel oturumlar...

Genel bilgi için www.dassana.org sitesine bakınız.

İŞTE TARİHLER

15-19 Kasım:
İzmir/Karşıyaka

20 Kasım-2 Aralık: İstanbul/Taksim İstanbul Bilgi Paylaşım Derneği

3-10 Aralık: Ankara Neva Sanat ve Gelişim Merkezi
Yazının Devamını Oku

Sadece ’Ohhhmmmm...’ demeniz yeterli

8 Kasım 2007
Bebekler, doğumlar, hamile arkadaşlar bana bunu düşündürdü... Acaba sizin doğum tecrübeniz ve ötesi için meditasyon nasıl fayda sağlar? Dr. Neslihan İskit’e danıştım... Hamilelik, değişen vücut hormonları, içinizde büyüyen başka bir beden ve vücudunuzun ona nasıl tepki vereceği duyguları arasında çok karmaşık bir zamandır. Meditasyon bu zamanda sizin merkezinizi bulmanıza yardımcı olur."

Aklın durgunluk, dinlenme veya ilahi esin elde etmeye odaklandığı meditasyon binlerce yıldır dünyada her yerde kullanılmaktadır. Odaklanma ve dinlenmenin işte ve doğumda kullanımı yeni bir şey değildir. Fakat nefese konsantre olmak, kişisel-hipnoz, mantra söylemek veya güdümlü tasvirlerin kullanımı gibi kendi merkezine dönük uygulamalar da hamilelik, doğum sonrası veya ebeveynlik sırasında faydalı olabilir.

"Meditasyon insanın yapabileceği en sağlıklı şeydir" "Hücresel travmayı giderir, kan basıncını azaltır, bağışıklık sistemini kuvvetlendirir, uykunuza yardımcı olur ve korkularınızla baş edebilir hale gelirsiniz." Kadınların hamilelik zamanlarını bebeklerine derinden bağlanarak, ne olduğunu sessizce düşünerek, bebeğin büyüdüğünün ve geliştiğinin farkında olarak geçirmeleri önemlidir. Ayrıca ellerini göbeklerinin üzerine koyup bebekle konuşmak da çok önemlidir.

Nefesi kullanmanın sebebi, çok daha rahat bir doğumdur. "Nefes sayesinde doğum sancısı sırasında kadınlar daha önceden pratik yaptıkları güvenli bir yere gitmeye muvaffak olurlar."

Nefes sayma ve ninni mırıldanma gibi farklı teknikler vardır. Aynı zamanda kullanılan sözler "Doğum huzurlu ve doğaldır. Vücudun ne yapması gerektiğini bilir. Acı duyman gerekmez" gibi doğum sürecini rahatlatır.

Doğum sancısına odaklanmak

Ünlü hipnoterapist ve ebe Shawn Gallagher’in doğum sancısı ve doğum sırasında self hipnoz kullanan 45 Torontolu kadınla 2001’de yaptığı bir çalışmadaki bulgular aşağıdaki gibidir:

Doğum sancısı süresi: Ortalama 12 saate karşılık 4.5 saat

İtme süresi: 2 saat ortalamaya karşılık 1 saat.

Epidural kullanımı: Ortalama yüzde 40-yüzde 95’e karşılık yüzde 18

C-bölümü ihtiyacı: Ortalama yüzde 20-25’e karşı yüzde 6.7

İlave olarak, çalışmaya katılanlardan yüzde 93’ü emzirmede de başarı gösterdiler.

Meditasyon ve yoga çalışmaları ile doğum sonrası depresyonundan korunulabilir. "Emzirirken bile meditasyon yapılır." "Sütün aşağıya geldiğini düşünmek ve sütün dışarıya çıkışı" meditasyonun bir parçası olarak düşünülebilir. "Doğum sonrası depresyonun en büyük sebebleri uyku düzeninin bozulması ve kendimizden çok şey beklememizdir." İster ders almak, ister rehber meditasyoncuları dinlemek, yoga yapmak veya sadece bir rahatlama pratiği bulmak ya da zihni sakinleştirmek pozitif faydalar sağlar.
Yazının Devamını Oku

Yoga yaygınlaşıyor

1 Kasım 2007
Bildiğiniz gibi yoga dünyasındaki gelişmeleri takip edip zaman zaman size aktarıyorum. Ama galiba bu seferki, önümüzdeki bir yıl içinde yogayı bize çok daha ulaşılır kılacak; onun için açıkçası heyecanlandım. Keyif alacağınız bir yoga tarzını yakalamak için önemli iki faktör var: Bunlardan biri hoşlanacağınız, diğeri de size uygun olan bir yoga merkezi bulmak; diğeri ise aldığı eğitimin iyi olduğunu bildiğiniz ve size yogayı güvenli bir biçimde yaptıracağını düşündüğünüz yoga hocanızı veya size bunu sağlayacak yoga merkezini bulmak.

Bu iki faktörü bir arada yakalayabileceğiniz yoga merkezi koca İstanbul’da parmakla sayılacak kadar azdır. Ama şimdi bunun değişmeye başladığını görüyorum. Örneğin, Türkiye’nin en köklü yoga merkezi olan YogaŞala, yoga hocası eğitimi konusunda büyük bir atılım yapıyor.

YogaŞala, önümüzdeki bir yıl içinde uluslararası tanınırlığı olan iki eğitmen tarafından verilecek bir "yoga hocası eğitimi" düzenlemekte. Eğitim 3 Kasım’da başlıyor ve eğitimi verenlerden biri, YogaŞala’nın aynı zamanda program koordinatörü olan Eric Powell... Diğeri ise Eric’in de hocası olan Suddha Weixler...

Eğitmenlerden Eric Powell, üç sene önce İstanbul’a aşık olup yerleşmeye karar vermiş ve 1.5 sene önce de YogaŞala’nın program koordinatörü olarak İstanbul’a gelmiş. Yogaya 15 yıl önce Chicago’da başlayan Eric, daha sonra New York’a taşınmış. Eric, dünyaca ünlü hocalar David Swenson, Karen Haberman, Gerald Disse, Annie Grover, Eddie Stern, Pattabhi Jois ve Manju Jois ile çalışma fırsatı bulmuş.

Eğitimin diğer kısmını verecek olan Suddha Weixler ise yoga dünyasındaki birçok önemli ismin hocası olma vasfını taşıyor. Eric Powell’ın da ilk hocası olan Suddha, yogaya 1978 yılında Hindistan’da başlamış. Swami Narayanananda ve Pattabhi Jois gibi çok önemli hocalarla çalışmış olan Suddha, Chicago Yoga Center’ın yöneticisi olmanın yanı sıra School of the Art Institute of Chicago’da da profesör olarak görev yapmakta...

Eğitim YogaŞala’nın Etiler Kortel Korusu içinde bulunan ve "yeşillikler içinde bir dinginlik merkezi" olarak nitelendirdiğim Etiler şubesinde verilecek. Eğitime sadece yoga hocası olmak isteyenler değil, yoga tecrübesini derinleştirmek isteyenler de katılıyor.

Eğer birazcık olsun merakınız varsa, bu dünyaca tanınırlığı olan hocalar tarafından harika bir mekanda verilecek olan eğitim imkanını kaçırmayın ve yoga kervanına siz de katılın derim.

Bilgi almak için YogaŞala web sitesine www.yogasala.com adresinden ulaşabilir, info@yogasala.com adresine e-mail atabilir, Nişantaşı merkezine (0212) 241 00 67, Etiler merkezine (0212) 263 24 11 ve Ankara merkezine (0312) 466 33 20 no’lu telefonlardan ulaşabilirsiniz.
Yazının Devamını Oku

Yeniden programlanın

29 Ekim 2007
Bazen neden, nasıl diye sormadan teslim olmak gerekir. Ben de bu hafta öyle yaptım ve kendimi Sangeeta’ya bıraktım. Beni yeniden programladı! Her spiritüel, gelenek özümüzden yaşayabilmekten bahseder. Bu gerçekten ne anlama gelir? Bunu gerçekten bilen kimse var mı? Anlatılan işaretler ve yaşanan olaylar mı var ya da sadece tamamen deneyimlerle mi alakalı?

Özümüzden yaşamaya alıştıkça, hayatımız da daha tolere edilebilir olur, endişelerimiz ve gerginliklerimiz erir gider ya da en azından büyük yoğunlukta bizi boğmaz. Kısaca dış dünyamızın makrosunun içsel gerçeklerimizin mikrokozmik dengesi ile büyük bir lütuf (onur) tecrübe ederiz. Hayatımızın bir noktasında hepimiz bunu yaşamışızdır; peki ya bu onuru tüm hayatımız boyunca yaşasak? Hayat nasıl olurdu?

Kısa bir süre önce hayatını bu şekilde sürdüren bir hanımla tanıştım. Olumlu olumsuz hiçbir duygu onu rahatsız etmiyor gibi görünüyordu. Ondan fışkıran bir dinginlik, güven ve sakinlik duygusu hemen hissediliyordu. Guruluk gömleği giymiyor ya da herhangi bir dini özümsememiş; ama çok gerçek, ayakları yere basan, İş İdaresi Master’ı bulunan bir tıp doktoru... O dünyayı dolaşarak, insanlara Özlerine nasıl ulaşacaklarını ve hastalıkların, stresin, huzusuzlukların sebep olduğu illüzyonlar yerine Özlerinden gelen hayatı nasıl yaşayacaklarını öğretiyor.

Daha mutlu bir hayat mümkün

Çok basit teknikleri kullanan Dr. Sangeeta Sahi, bu kainatta çok daha ileri boyutlara erişebilmeniz için size beyninizi kötü düşüncelerden uzak bir duruma getirmenizi öğretiyor.

Beyniniz diğer boyutlarla etkileşim içinde olduğundan, farklı ışık ve sevgi frekansları fiziksel hücrelere ulaştığından ve hücrelerin daha yüksek frekanslarda titreşime geçmesine neden olduğundan, bilincinizin genişlemesine ve farkındalığınızın kaymasına yol açıyor.

Yaşamımızın yüzde 80’i farkında olmadığımız bir şekilde bilinçdışı alanda inanç ve programlarla yönetilir. Bunların farkına vardığımızda, Allah ile bağlantı kurabilir, bu program ve inançların ortaya çıkmasına ve tamamlanmasına şahit olur, sonrasında da seçtiğimiz yeni programların aktive olmasına hazırlanırız. Örneğin, hayatımızda daha fazla paraya sahip olmak ister ve biliçaltımızda "para şeytandır" veya "zengin insanlar çürümüş, kötü insanlardır" diye bir inanç taşırsak, yaşamımızda servet sahibi olmayı ya da bu serveti çekmeyi nasıl bekleyebiliriz? Bilinçaltımızda tutulan bu ve buna benzer aşk, güç, ilişkiler ve sağlıkla ilgili birçok inanç değiştirilebilir ve bizi yaşamak isteyeceğimiz daha mutlu, daha huzurlu bir hayata taşıyabilir.

Dr. Sangeeta Sahi, New Delhi-Hindistan’da, çoğu tıp doktoru olan bir ailede doğmuş. Ailesindeki dördüncü jenerasyon doktorlardan... Londra’da büyümüş ve çok küçük yaşlarda insanlardaki duygusal ve fiziksel hastalıkları çıkarabileceğini keşfetmiş. Uzun yıllar Hindistan, Himalayalar, Avrupa ve Amerika’da spiritüel master eğitimleri almış; kundalini yoga, reiki, pranik iyileştirme, nefes teknikleri, vücut çalıştırma teknikleri konularını öğrenmiş.

Daha sonra spiritüel tekniklerin bilimsel dayanaklarını dünyanın en iyi kuantum fizikçilerinden ve biofizikçilerinden öğrendiği New York ve Amerika’nın birçok farklı eyaletlerinde yaşamış. Kuantum ve lüks endüstrinin vibrasyonel alanlarına hakim olmasını sağlayan master derecesini de Paris’te "lüks marka tüketimi" konusunda tamamlamış. Yani oldukça ilginç bir eğitim ve hayat görüşüne sahip!

Dr. Sangeeta Sahi, genellikle Londra’da yaşıyor. Ancak insanlara kuantum teknolojilerini kullanarak nasıl daha mutlu, sağlıklı, huzurlu ve dolu dolu bir yaşam sürebileceklerini öğretmek için dünyayı dolaşıyor. İstanbul’a ise özel bir tutkusu var. 5 Kasım’a kadar da Temel Theta’yı öğretmek için İstanbul’da olacak (2,3,4 Kasım). Aynı zamanda insanlarının önünü tıkayan ve bereketli bir yaşam sürmelerine engel olan blokları keşfedip ortadan kaldırmayı amaçlayan "Para ve İlişkiler" üzerine bir workshop gerçekleştirecek.

Dr. Sahi ve çalışmaları hakkında bilgi için www.genuinehumanbeing.net sitesini ziyaret edin. Derse katılım ve özel randevular için 0532 412 42 85’i arayın.
Yazının Devamını Oku