Paylaş
1- Ayşegül İldeniz, İzmir’de memur bir anne Cemalifer Hanım ile elektrik mühendisi Göksel Bey’in iki kızından küçüğü olarak dünyaya geliyor. Annesi Girit’ten 1913 yılında göçmüş bir ailenin sekiz çocuğundan biri… Cemalifer Hanım tüm çocuklar içinde liseyi bitirebilen tek aile ferdi. Geçim derdi sebebiyle lise son sınıfta okuldan alınıp yaşı büyütülerek devlet dairesinde çalışıyor. Okulu dışarıdan bitiriyor, PTT’de müdür yardımcılığına kadar yükseliyor. Baba Göksel Bey’in ailesi ise suyun bu tarafından. Denizlili dede İldeniz orduda tank mühendisiymiş. Osmanlı’nın son dönem tüm savaşlarında cephede olmuş; Trablusgarp, Balkan Savaşları... Yemen’de İngilizlere bir yıl esir düşmüş. Kurtuluş Savaşı’nda yine cephedeymiş. Göksel Bey, babasının görevi sebebiyle farklı şehirlerde büyüyor. Cemalifer Hanım ile Alsancak’taki PTT dairesinde tanışıp evlenmişler.
SENE 1972 - Karşikaya, İzmir
SENE 1974 - Anne, baba, ablayla bir Cumhuriyet Bayramı
‘ÇEVRİMDIŞI’ DÜNYADA ÇOCUKLUK
Ayşegül Hanım, işte bu çiftin çocuğu olarak henüz dünyanın ‘çevrimdışı’ olduğu bir dönemde, Karşıyaka’da çok mutlu bir çocukluk geçiriyor: “Babam hem entelektüel hem de elektroniğe, teknolojiye çok meraklı bir insandı. Çeşitli aletleri alıp parçalamayı, içlerine bakmayı severdi. Arkeolojiden tarihe her şeye merakı vardı. Ben bol bol kitap okunan, her şeyin tartışıldığı bir evde büyüdüm. Babam zor sorular sormaya, ben araştırmaya meraklıydım. Bizi arkeolojik gezilere götürmeyi severdi. Rehberlik görevi bendeydi; ‘Ayşegül ansiklopedileri çalışsın ve anlatsın!’ Çocukluğum hem gezerek hem öğrenerek geçti.”
DÜNYAYA AÇILAN KAPILAR
Hal böyle olunca içi içine sığmıyor; bir an önce dünyayı görmek istiyor. Bornova Anadolu Lisesi’nin ikinci sınıfını değişim programıyla bir yılını Amerika’da geçiriyor. Üniversite için o dönem en yüksek puanla öğrenci kabul eden Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni tercih ediyor. İldeniz, “Boğaziçi dünyaya açılan bir kapıydı. Orada birbirine benzemeyen bir sürü insanla tanışabileceğimi düşündüm” diye anlatıyor: “Çok aktiftim. Tüm öğrenciliğim boyunca çalıştım; kongrelerde çevirmenlik yaptım, dergi gazete televizyon deneyimlerim var.”
SENE 2011 - Bilgisayar eğitim sınıfı, Nairobi-Kenya...
2- İNTERNET DİYE BİR ŞEY ÇIKTI
Bu arada dünyada da ‘dijital devrim’in ilk adımları atılıyor. Bilgisayarlar çıkmış. İldeniz, “Ben sosyal bilimler, özellikle de iletişim teorisi üzerine çalışmak istiyordum” diye devam ediyor: “Teknolojik gelişmelerin bizi başka bir dünyaya taşıyacağını biliyordum. Yüksek lisansım için bu iki alanı birleştiren ‘iletişim teknolojileri’ alanında bölümü olan San Francisco’ya gittim. Sene 1993. Teorik konular üzerine tezimi hazırlarken bir gün ‘İnternet’ diye bir şey çıktı! İlk arama motorunu açtığım günü dün gibi hatırlıyorum. Olduğum yere yapıştım! Çok heyecanlandım. Yıllardır devam eden tek taraflı iletişim sistemlerinin bu devrimle dünyayı bambaşka yere taşıyacağını hemen anladım. Bu işin içine girdim ve giriş o giriş…”
GLOBAL BEYİNLERE İHTİYAÇ OLACAK
Teknolojik gelişmeler inanılmaz bir hızda ilerlerken sıradan dünya vatandaşları olarak biz ne yapacağız? Cevabı: “Işınlanma hızında değişin! En son yapmamız gereken şey korkup kenarda beklemek. Değişim dalgasını yaratan ve onun öncüsü olan birey ve kurum olmamız gerek. Bu da işlere mevcut metodolojiyle yaklaşmamak demek. Yeni ortamlara girin, bakış açınızı genişletin, yeni teknolojileri anlayan, kullanan ve mümkünse üreten insan haline gelin. Bize bilgili insanlar gerekecek ama yapay zekâ çağında eldeki bilgiyle ne yapabileceğini, neyi sorgulaması gerekeceğini, soru sormayı bilen küresel insanlara; global beyinlere ihtiyacımız olacak.”
SENE 2010 - Ingiltere Başbakanı ofisini ziyaret.
3- TEKNOLOJİ ALANINDA 30 YIL
Mezuniyetten sonra Türkiye’ye dönüyor. Dünyanın en büyük mikroişlemcilerinden global teknoloji şirketi Intel’in Türkiye, Ortadoğu, Akdeniz ve Afrika bölgesinden sorumlu pazarlama müdürü olarak işe başlıyor. 18 yılda Türkiye Genel Müdürlüğü’nden Yeni Teknolojiler Grubu Dünya Başkan Yardımcılığı’na kadar yükseliyor. 2013’te teknolojinin kalbine, Silikon Vadisi’ne taşınıyor; inovasyon ve kalkınma alanında çalışıyor. Çokça ödüller alıyor. Bugün halen Silikon Vadisi’nde danışmanlık yapıyor. Büyük şirketlerin yönetim kurulu üyesi ve TÜSİAD’ın Silikon Vadisi Ağı kurucusu. Uzmanlık alanı inovasyon, yapay zekâ, teknoloji ve gelecek vizyonu.
ROBOTLAR DÜNYAYI ELE GEÇİRECEK Mİ
Gelelim can alıcı konuya; robotlar dünyayı ele geçirecek mi? Haberler iyi… İldeniz, “Niye yapsın kardeşim!” diye gülerek yanıtlıyor: “Şu andaki algoritmalar dünyayı anlamaya ve öğrenmeye çalışıyor. ve sadece yorum yapabiliyorlar. Bir sonraki aşama belki aksiyon alabilme yeteneği olacak ama şimdilik yüzde 100 kontrol altında. Robotların dünyayı ele geçirmesi ancak kendi duyguları, niyeti, isteğiyle olabilir. Tabii başımıza çok çoraplar örecek problemler yaşayabiliriz; komutlarımızı farklı yorumlayabilirler, dünyayı değerlendiremeyebilirler. Devletlerin ve kurumların hızla teknolojik etik değerleri düzenleyici yasalar üzerine çalışması gerekiyor, çünkü her şey çok hızlı ilerliyor.”
4- YAPAY ZEKÂ BAŞROLDE
Şimdi geleceğe dönelim. Silikon Vadisi’nde bu ara en çok neler konuşuluyor? Yanıtı: “Tartışmasız yapay zekâ. İklim değişikliği ve enerji ihtiyacıyla başa çıkma yöntemleri olarak yapay zekâ başta olmak üzere teknolojileri nasıl adapte edeceğimiz üzerine bir yarış var. Bir de yeni ‘bilişim mimarileri’ üzerine çalışılıyor. Organik dünyayı algılayıp gözlemleyerek veriye dönüştürebilecek yeni çipler ve makineler üretmeye çabalıyoruz. Bunu başarırsak kanser ve uzay araştırmalarında çok büyük ilerleme sağlanabilir ama bunlar şu an deneysel aşamada.”
YAPAY ZEKÂ VE İNSAN ZEKÂSININ FARKI
Peki yapay zekâ kendi beynimizin yerini alabilir mi? Diyor ki: “Bizi insan yapan şeyler birbirimizden öğrenme, birbirimizle etkileşime geçme ve merak. Bunlar da duygusal etkileşim ve beşeri ilişkilerle olabiliyor. Yapay zekânın çözemeyeceği bir şey varsa o da insanların sosyal ilişkilerle birbirini beslemesi ve anlaması. Bilgi önemli ama bizi insan yapan şeyin duygu, merak, sorgulama ve niyet olduğunuz unutmamalıyız. Bir makine hangi bitkinin ne miktar su ve toprağa ihtiyacı olduğunu bilebilir ama ona bakan bahçıvanın manuel yeteneklerine ve inceliğine asla ulaşamaz.”
SENE 1989 - “Babamla Assos’un arkeolojik konumunu inceliyoruz.”
10 YIL SONRA DÜNYA
İldeniz, anı ve deneyimlerini yakın zamanda ‘Ayşegül Işınla Bizi’ isimli kitapta anlatmış. Peki 10 yıl sonraya ışınlansak... Bizi nasıl bir dünya bekliyor? Üç projeksiyonu var:
1- Teknoloji en küçük işimizde bile yanımızda olacak. Yalnız geçen yıl bir trilyon çip üretildi. Bu, her şeyin içinde küçük bir parça algoritma ve akıl var demek. Örneğin doktor erişimi olmayanlar teknolojiyle bilgisayar ve cep telefonu olan yerde teşhisler veya tedavi için ve ilaçlar konusunda yapay zekâdan destek alabilir.
2- İnsan hayatı uzayacak. Gelecek 5-10 yıl içinde 100’ün ötesine geçeceğimizi farz ediyoruz. Bu sosyolojik olarak çok şeyi değiştirecek; örneğin yaşam boyunca üç kariyerim olabilecek.
3- İklim krizi ve enerji eksiğiyle bağlantılı zor bir dünya bekliyoruz. Daha az tüketim üzerine teknoloji bize seçenekler sunacak.
4- Robotlara bugüne kadar insanların fiziksel davranışlarını taklit etme yeteneği katmaya çalışıyorduk. Şimdi onlara yapay zekâ entegre etmeye başlayacağız. Çocuk bakıcılığı gibi meşakkatli konuları çözemeyecekler ama yemek yapabilmeyi, bluz katlayabilmeyi ve öğrencilere ödevlerde destek olmayı öğreniyorlar.”
Zeynep Bilgehan - Ayşegül İldeniz
Fotoğraf: Murat ŞAKA
Paylaş