AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Ben de mülteci çocuğuyum

Tam da Avrupa Parlamentosu seçimlerinin akabinde AB Türkiye Delegasyonu’nun davetiyle başkent Brüksel’deyiz… Karşımızda Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut var. “Ben de mülteci çocuğuyum” diyen Büyükelçi ile hem seçimlerde yabancı karşıtı aşırı sağın yükselişini hem kendi kişisel hikâyesini hem de AB-Türkiye ilişkilerini konuştuk.

Haberin Devamı

1) Nikolaus Meyer-Landrut, 1960 yılında Almanya’nın Düsseldorf kentinde dünyaya geliyor. Büyükelçi gülerek, “Uzun zaman önce” diyor ama o dönem bugüne kıyasla çok başka bir uluslararası konjonktürü barındırıyordu; Soğuk Savaş ve iki Almanya. Keza kendi hikâyesi de bu ‘eski dünya’ olaylarının bir sonucu olarak başlıyor. Anne ve babası, İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda Doğu Almanya’dan kaçıp Batı’da yeni bir hayat kurmak zorunda kalan bir Alman çift. Babası Estonya’dan gelmiş. Kökenleri Estonya’daki Alman azınlığa dayanıyor. Annesi Doğu Almanyalı. Birlikte Batı Almanya’da yeni bir hayat kuruyorlar. Meyer-Landrut, “Yani ben aslında bir ‘mülteci çocuğu’yum. Bu, İkinci Dünya Savaşı sonrası Almanyası’nın bir gerçeğiydi. 12 milyon Alman, Doğu’dan ayrılıp Batı Almanya’da yeniden hayatlarını kurmak zorunda kaldı” diyor.

Haberin Devamı

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Ben de mülteci çocuğuyum
Büyükelçi, Ankara günlerinde bisiklete binmeyi, scooter kullanmayı seviyor.

DOĞU’DAN BATI’YA...

Bugün Avrupa’nın temel direklerinden Almanya’nın bir zamanlar, üstelik de uluslararası olaylar tarihinde nispeten ‘kısa bir zaman’ öncesine kadar bölünmüş bir ülke olması o dönemin gençleri için nasıl bir duyguydu? Meyer-Landrut şöyle anlatıyor: “Özellikle benim ailem için, Doğu’dan gelmeleri sebebiyle, ‘iki devletli Almanya’ başkalarından daha fazla hayatımızın bir gerçeğiydi. 1970’li yıllarda 12-13 yaşlarımdayken Doğu Almanya’da annemin memleketini gezmeye gitmiştik. Oranın bizim doğup büyüdüğümüz Batı’dan bu kadar farklı olması etkileyiciydi. Daha sonra Berlin Duvarı’nın çöküşüyle birleşmiş bir Almanya ümidi ben ve ailem için çok önemliydi.”

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Ben de mülteci çocuğuyum

2) BERLİN DUVARI YIKILINCA...

Uluslararası ilişkiler açısından kendine has bir dönemde dünyaya gelen Meyer-Landrut tarih konularına merak sarıyor. Üniversite eğitimini tarih üzerine tamamladıktan sonra önünde iki seçenek var; akademide kalıp tarih çalışmak veya daha aktif bir görevle ‘geleceğin tarihi’nin yazılmasına katkı sağlamak. Meyer-Landrut, ikincisini tercih ediyor ve 1987’de Dışişleri Bakanlığı’na başvuruyor. Geleceğin tarihinin yazılması için fazla beklemek zorunda kalmıyor, zira diplomatlığının henüz ilk yıllarında tarihin dönüm noktası olaylarından biri gerçekleşiyor; 1989 yılında Berlin Duvarı çöküyor. Onu takiben 3 Ekim1990 tarihinde iki Almanya, Doğu olarak bilinen Alman Demokratik Cumhuriyeti ve Batı olarak bilinen Alman Federal Cumhuriyeti birleşiyor.

Haberin Devamı

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Ben de mülteci çocuğuyum
Zeynep Bilgehan, Nikolaus Meyer-Landrut

3) DOĞU ALMAN HEYETİ BİR GECEDE ORTADAN KAYBOLDU

Genç bir Alman diplomat olarak bu tarihi olaya tanıklık etmek nasıldı? Büyükelçi anlatıyor: “Ben o zamanlar Viyana’da Doğu ile Batı yani Varşova Paktı ve NATO arasındaki silah kontrol müzakerelerinde görev yapıyordum. Berlin Duvarı’nın çöküşü, Varşova Paktı’nın ortadan kalkması o dönemin her şeyi meşgul eden en önemli konusuydu. Doğu Almanya, ‘resmi birleşme’nin olduğu gün ortadan kalktı. Tabii bunun sonucu olarak Viyana’daki müzakerelerde yer alan Doğu Almanya heyeti de ortadan kalktı. Son güne kadar NATO-Varşova Paktı müzakerelerinde masadalardı. Bir anda kayboldular.”

Haberin Devamı

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Ben de mülteci çocuğuyum
Avrupa Hareketlilik Haftası’nda elektrikli otobüse binerken...

4) BİRLEŞME SANCILARI DEVAM EDİYOR

Büyükelçi Meyer-Landrut, “Berlin Duvarı’nın çöküşü herkes için çok mutlu bir andı ama herkes Almanya’nın farklı kısımlarının bir araya gelmesinin kolay olmayacağının da bilincindeydi” diyor ve devam ediyor: “Avrupa Parlamentosu seçim sonuçlarına baktığınızda Doğu ve Batı arasında hâlâ farklar var. Doğu’da birleşme süreciyle ilgili ekonomik gelişmişlikte hayal kırıklıkları yaşayan bölgeler var.”

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Ben de mülteci çocuğuyum
Sene 2020/Ankara’da ilk alışveriş...

5) GÜMRÜK BİRLİĞİ’NDEN BUGÜNLERE

Uzmanlık alanı Avrupa Birliği olan Büyükelçi Meyer Landrut, Brüksel’e ilk defa 1993 yılında Almanya’nın Avrupa Birliği temsilciliğinde görev yapmak üzere gelmiş. Bu tarih, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri açısından da önemli; Gümrük Birliği’ne katıldığımız yıl. “O dönem, bugün de güncel tartışma konusu olan Gümrük Birliği görüşmelerinde bulunmuştum” diyen Meyer-Landrut, 2015-2020 yılları arası Almanya’nın Fransa Büyükelçiliği yaptıktan sonra Avrupa Birliği’nin Türkiye Büyükelçisi olarak atandı.

Haberin Devamı

6) TÜRKLERİ DAHA İYİ TANIMALIYIZ

Dört yıllık görev süresi bu ay sonunda bitecek olan Meyer-Landrut’un Türkiye izlenimleri nasıl? Yanıtına, “Avrupa Birliği-Türkiye ilişkileri üzerine çok farklı kademelerde çalıştım. O nedenle Türkiye’ye gelmek, bu çok katmanlı, kompleks ilişkinin Türkiye tarafını görmek enteresandı” diye başlıyor: “Biz Avrupalılar, bu ilişkiyi daha iyi bir yere taşıyabilmek için Türkiye’yi ve Türkiye’nin karmaşıklığını daha iyi öğrenmeli, daha iyi tanımalıyız, daha iyi anlayabilmeliyiz.”

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Ben de mülteci çocuğuyum

AVRUPA BİRLİĞİ BİR DEVRİMDİR

Peki Avrupa Parlamentosu seçimleri hakkında ne düşünüyor? Şöyle yanıtlıyor: “Avrupa’nın entegrasyonu, tarihi yüzyıllara dayanan Avrupa kıtasının yarattığı devletler arası ilişkiler alanındaki en büyük devrimdir. Bu entegrasyonla anlaşmazlıklar artık yüzyıllar boyunca yapılanın aksine savaş meydanlarında değil anlaşmalar ve hukuk temelinde müzakere masaları veya mahkeme salonlarında çözülüyor. Bunun önemi yeni jenerasyonlar ve yeni jenerasyon siyasetçiler tarafından daha iyi anlaşılmalı, bu olağanüstü deneyimin devamı için çaba sarf etmeliler.”

Haberin Devamı

AB KORİDORLARINDA KONUŞULANLAR

Brüksel’de AB yetkilileriyle de temaslarda bulunduk. Avrupalı yetkililer, Türkiye’nin AB üyeliğinin gündemlerinin üst sıralarında olmadığını, ilişkilerin ‘sürprizsiz’ ilerlemesi için uğraştıklarını söylüyorlar. En önemli gündem maddeleri; Ukrayna-Rusya savaşı. Rusya’ya yönelik yaptırımlarına Türkiye’nin tam katılım sağlamamasına sitem ediyorlar.

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Ben de mülteci çocuğuyum
Sene 2023/Depremden sonraki ilk bölge ziyareti...

DEPREMLER BENİ ÇOK ÜZDÜ

“Geçen dört yıl içinde beni en etkileyen deneyim maalesef 6 Şubat depremleriydi. Daha önce ziyaret ettiğim şehirler yıkıldı, tanıdığım insanlar hayatını kaybetti. Deprem felaketini Türk toplumu ile yaşadım ve ülkenin bundan ne kadar acı çektiğini bizzat hissettim. Bu açıdan AB ve üye ülkeler olarak bu travmanın aşılması için üstümüze düşeni yapmalıyız.”

AB BİZE NİYE VİZE VERMİYOR

Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut: “Rakamlara bakıldığında geçen yıl içinde 1 milyon vize verilmiş. Önceki yıllara göre yüzde 30 artış var. Daha önce de tekrarladığımız gibi Avrupa Birliği tarafından Türkiye’den yapılan vize başvuruları üzerine özel bir ‘kısıtlama kararı’ yok. Sorun daha çok üye ülkelerin teknik kapasitesinden  kaynaklanıyor.”

AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Nikolaus Meyer-Landrut: Ben de mülteci çocuğuyum
Merkelli yıllar...

MERKEL HAYATINI YAZIYOR

Meyer-Landrut, Angela Merkel’in AB konusunda danışmanıydı. Onunla çalışmayı, ‘Keyifli, ayrıcalıklı ve zorlayıcı’ olarak tanımlıyor. Merkel bugünlerde neler yapıyormuş? Yanıtı: “Gündelik siyasi konular hakkında yorum yapmamaya çok dikkat ediyor. Hayatı hakkında bir kitap yazıyor.”

TÜRKİYE’DE 4 YILDA 70 ŞEHİR GEZDİM

Büyükelçi dört yılda 70 şehir gezmiş. Her yerde ilgi ve misafirperverlikle karşılanmış. Diyor ki “Ortak kültürel miras, dinler ve kültürler arası diyalog yanlış anlaşılmaları ve önyargıları önlemek için önemli. Bu da iki taraf için içten bir merak, ilgi, zaman, seyahat gerektiriyor. Bu, Şansölye Merkel’den öğrendiğim bir şey; uluslararası ilişkilerde ‘büyük atlayış’ için adım adım ilerlemeli ve ilişkiyi sağlam temeller üzerine inşa etmeliyiz.”

Yazarın Tüm Yazıları