Paylaş
Büyümenin önündeki engellerin araştırılması için 43 kişilik bir komisyon kuran Attali sonunda raporu tamamlayıp teslim etmişti. Attali raporunun ikinci sayfasında Türkiye’yi adres göstererek, "Yüzde 11’lik kalkınma gösteren Türkiye ucu bucağı olmayan bir pazar. Nüfusunun üçte ikisi 25 yaşın altında olan Türkiye büyük potansiyel taşıyor" demişti.
Raporun ikinci sayfasında Türkiye ile ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi önerisi götüren komisyonda, öğretim üyelerinden bankacılara, özel sektör çalışanlarından sivil toplum örgütlerine kadar çok sayıda kişi yer aldı.
Raporda Türkiye’nin önerilmesi, Türkiye’nin üyeliğine karşı çıkan Sarkozy ve Merkel gibi politikacılar ile AB’nin geneline ciddi bir mesaj vermiş oldu.
Sarkozy’nin görüşleri
Sarkozy bununla da yetinmedi. Yine iki yıl önce, bu sefer Fransa’nın AB Dönem Başkanlığı’nda bir başka komisyon kurdurarak, “AB’nin geleceği” ile ilgili bir rapor hazırlanmasını istedi.
İspanya’nın eski Başbakanlarından Felipe Gonzales’in başkanlığını yaptığı komisyon da yaklaşık bir ay önce raporunu sundu. Bu raporun içinden de Türkiye çıktı.
12 akil adamın hazırladığı raporda, Türkiye’nin önemine vurgu yapıldı ve AB’nin parlak bir geleceğe sahip olmasının yolunun Türkiye’nin üyeliğinden geçtiğinin altı çizildi.
Sarkozy hem içeride, hem de dışarıda adeta “duvara tosladı”. Her iki raporda da Türkiye ile ilgili kendi görüşleri yerle bir oldu.
Taktir görüyor
Özellikle son dönemlerde Türkiye’nin dış politikası oldukça aktif. Bu durum, Avrupa Birliği’nde “takdir” görüyor. Dün, AB Komisyonu’nun Geneşlemeden Sorumlu Temsilcisi Stefan Füle’nin sözcüsü, Angela Filote, konuyla ilgili bir soruya muhatap oldu ve Türkiye’nin aktif dış politikasının, “AB üyelik beklentisini destekleyici” olduğunu kaydetti.
Filote, “Çünkü bildiğiniz gibi biz bölgesel işbirliğini, iyi komşuluk ilişkilerini çok yakından ve dikkatli takip ediyoruz. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun politikasını çok takdir ediyoruz ve bu tür inisiyatifleri teşvik ediyoruz" dedi.
Ormanı görebilmek
Türkiye’ye her sehayat edişimde doslarımın, “Brüksel’den Türkiye nasıl görünüyor?” sorusuyla karşılaşıyorum. Türkiye’nin kabına sığmaz, dinamik ve aktif politikasının taktir gördüğünü, genç nüfusuyla Türkiye’nin, yaşlı ve “hantal” Avrupa’da giderek saygınlık kazandığını söylüyorum.
Bu sözlerim, çevremde hep “garip” karşılanıyor.
Türkiye’de yaşayanlar, günlük sorunlar yüzünden bu gerçeği farkedemiyorlar. “Ormanda yaşayanlar, sadece ağaçları görür, ancak dışarıdan bakınca orman görünür” diyor ve geçiştiriyorum.
Paylaş