Paylaş
Kamuoyunda ve dış piyasalarda Trump’ın seçimi kazandığı 5 Kasım’dan bu yana bir tedirginlik vardı. Bunun için de gerek geçmiş iktidarında, gerekse seçim sürecinde söylemleri referans gösteriliyordu. 20 Ocak’ta göreve başlamasıyla bu kaygılar azaldı. Bu durum piyasalara olumlu yansıma gösterdi. ABD borsalarında yükseliş, tahvil faizlerinde düşüş, dolarda zayıflama, petrol ve doğalgaz fiyatlarında gerileme, Euro’da ise toparlanma var. Beklentilerin aksine bir görünüm söz konusu. Faiz indiriminden petrol fiyatlarına kadar Trump’ın perşembe günkü Davos’taki konuşması da rahatsızlık yaratmadı. Ancak Trump’ın her zaman sürprizli bir tarafının olduğu da bilinir. Sağ gösterip sol vurduğu geçmişte çok olmuştur, diyerek bir çekince koymakta yarar var. Davos’taki açıklamaları ne kadar karşılık bulacak bunu zaman gösterecek. Ancak piyasalar şimdilik pek tepki vermedi. Gerçekleşmeler görülmek isteniyor olabilir.
Fed Başkanı Powell ile geçmiş iktidarı döneminde yıldızı pek barışmadı. Enflasyon düşmedikten sonra Fed faiz indirim çağrısına uymayabilir. Geçen hafta beklentilerin altında gelen ABD enflasyon verilerinin ardından Fed faiz indiriminin öne çekilmesi beklentisi biraz güç kazanmıştı. Ancak Trump’ın son açıklamalarıyla bu yönde yeni bir beklenti oluştuğunu söylemek zor.
PETROL FİYATINDA HAFİF GEVŞEME
Petrol fiyatlarında düşüş çağrısına ise OPEC+ Grubu’ndan henüz bir tepki yok. OPEC+ Grubu, petrol fiyatlarını yüksek tutmak veya düşüşünü önlemek için 2026 yılına kadar üretim kesintisini uzatma kararı almıştı. Trump’ın açıklamaları sonrası petrol fiyatlarında çok hafif bir gevşeme görüldü denebilir. Kanada, Meksika ve Çin’e gümrük vergisi artışına karşılık AB’yi şimdilik pas geçmesi ve ABD’den daha fazla mal ve enerji alımına bağlaması olumlu değerlendirilen bir konu. Trump ayrıca; Ukrayna-Rusya savaşı için “Bu savaşı artık bitirme vakti geldi” mesajı verirken iş dünyasına da “Gelin üretiminizi ABD’de yapın” dedi.
Çin ile ilişkilerin şu an adil olmadığını ve adaletli ilişkiler istediklerini söyledi. Avrupa tarafında ise pek bir değişiklik yok. Dezenflasyon ve ekonomik yavaşlamaya bağlı olarak Avrupa Merkez Bankası’ndan haftaya yapılacak toplantıda 25 baz puanlık faiz indirimine kesin gözüyle bakılıyor. Buna rağmen, Fed’in faiz indirimini öne çekebilir olasılığıyla Euro toparlanma eğilimini sürdürüyor.
Diğer yandan, Japonya Merkez Bankası beklendiği üzere faizi yüzde 0.25’ten yüzde 0.50’ye çekerek 2008’den bu yana en yüksek seviyeye çıkardı. Zaten yükselen enflasyon nedeniyle Japonya Merkez Bankası Başkanı Kazuo Ueda, bir süredir ısrarlı bir şekilde faiz artırımı yapılması gerekliliğini vurguluyordu. Faiz artırım kararı sonrası piyasalar ciddi bir tepki vermedi. Japon Yeni hafif değer kazandı ve 155 seviyesine geriledi, Tokyo Borsası’nda çok sınırlı bir düşüş gözlendi. 5 Ağustos’ta faiz artırımı sonrası “carry trade” pozisyonları nedeniyle piyasalarda ciddi bir türbülans görülmüştü. Şimdi ise carry trade pozisyonları azaldığı için piyasalar duyarsız kaldı.
Son gelişmeler çerçevesinde piyasa parametrelerine bakıldığında; Borsalarda yükseliş, ABD tahvil faizlerinde düşüş eğilimi, Euro’da güç kazanımı, dolarda zayıflama, altın fiyatlarında yükseliş, petrol fiyatlarında gevşeme söz konusu. ABD 10 yıllık tahvil faizi yüzde 4.63, Euro/dolar paritesi 1.0496, dolar endeksi 107.46, brent petrol 77.54, altının ons fiyatı ise 2.771 dolar seviyelerinde seyrediyor. Gündem olarak, 30 Ocak Perşembe günü Avrupa Merkez Bankası faiz kararı, ABD ve Euro Bölgesi büyüme verileri (GSYH), 31 Ocak Cuma günü ise Almanya enflasyonu (TÜFE) yakından takip edilecek.
Merkez’de sürpriz yok
İçeride geçen haftanın önemli gündemi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) faiz kararıydı. Beklendiği üzere 250 baz puanlık indirimle politika faizi yüzde 45 seviyesine çekildi. Beklenen ve bir süredir fiyatlanan bir durum olduğu için piyasalara etkisi oldukça sınırlı kaldı. Borsa İstanbul’da banka hisseleri öncülüğünde derinlik kazanmayan kâr satışları görüldü. Ancak bazı holding ve ulaştırma hisselerindeki primlerle piyasa tarafından absorbe edildi. Toplantı metnindeki bazı ifade değişiklikleri önümüzdeki toplantı için faiz indiriminin devamı konusunda tereddütlere neden oldu. TCMB toplantı metninde; “Aralık ayında enflasyonun ana eğilimi gerilerken, öncü veriler ocak ayında öngörülerle uyumlu bir artışa işaret etmektedir. Enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışları iyileşme eğilimi sergilemekle birlikte, dezenflasyon süreci açısından risk unsuru olmaya devam etmektedir. Kurul, kararlarını enflasyon görünümü odaklı, ihtiyatlı ve toplantı bazlı bir yaklaşımla alacaktır. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır” ifadelerine yer verildi.
FAİZ İNDİRİMİNDE TEREDDÜT YAŞANABİLİR
Ocak ayında gelen yönetilen ve yönlendirilen fiyat artışlarıyla aylık enflasyon yüzde 4’ün üzerinde bekleniyor. Aralık ayında yüzde 1.03 idi ve buna bağlı olarak faiz indirimi geldi. Ocak ayında beklentilere paralel bir enflasyon gelirse 6 Mart toplantısında TCMB faiz indiriminin devamı konusunda bir tereddüt yaşanabilir. Bankalara gelen satışlar biraz da bunun sinyali gibi. Mart ayı enflasyonu da önemli olacak tabii ki. Piyasalarda ocak ayına ait enflasyon yüksek gelse de sonraki süreçte olağan seyrine dönebilir beklentisi hakim. Bu açıdan faiz indirimlerinin devamı konusundaki genel beklenti korunuyor. Bu durumun para piyasaları tarafından daha ciddi fiyatlandığını söylemek yerinde olacak. TCMB faiz düşüşü ile döviz kurlarında yükseliş, gösterge tahvil faiz oranında düşüş gözleniyor. Gösterge tahvil faiz oranı yüzde 38’e, 10 yıllık tahvil faiz oranı yüzde 26’ya geriledi. Bir ay önce yüzde 40 ve yüzde 28 civarında idi. Döviz sepeti (dolar+Euro ortalaması) 36.45 ile yeni zirve seviyelerini deniyor. Bu aşamada, TCMB rezervlerinin rekor seviyelerde bulunması ve faizde reel kazançların (faiz enflasyon farkı) korunuyor olması nedeniyle olağandışı bir gelişme olmadıktan sonra döviz kurlarında agresif bir hareket beklenmiyor.
YABANCI YATIRIMCI BORSAYA HÂLÂ UZAK
Yabancı yatırımcıların enflasyondaki gerileme ve TCMB’nin faiz indirimlerine rağmen halen borsaya uzak tavırları devam ediyor. Türkiye’nin kredi not artışları ve ülke risk primindeki (CDS) düşüş de bu tavrı değiştirmiş değil. Ancak yüksek faiz nedeniyle tahvil bonoya ilgileri artıyor. TCMB verilerine göre 17 Ocak ile biten haftada yabancı yatırımcılar; Hisse senetlerinde 67 milyon dolarlık satış, tahvil bonoda 1.239 milyon dolarlık alım yaptılar. Son iki haftadır hisse satışları 279 milyon dolar olurken son üç haftadır tahvil bonoda alımları 1.887 milyon dolara ulaştı. Aynı hafta; Kur korumalı mevduatta düşüş, TCMB brüt rezevleri ve bankalar döviz mevduatında yükseliş görüldü.
TL MEVDUATTA 1 TRİLYON ARTIŞ
Düşen faizlerin yanı sıra kur korumalı mevduattaki erimenin sürmesi ve bu yıl sonlanacak olması nedeniyle alternatif yatırım araçlarının bir parça hareketlenmesi olağan bir durum. Ancak adresler arasında çok belirgin bir değişimden söz etmek henüz zor. Bankaların TL mevduatlarında son 1.5 ayda yaklaşık 1 trilyon TL’ye yakın artış var. Aynı süreçte döviz mevduatındaki artış 165 milyar TL civarında. Bunda döviz kurlarındaki yükselişi de dikkate aldığımızda artışın çok daha sınırlı olduğu görülecektir. Bu açıdan TL halen en gözde yatırım aracı olmaya devam ediyor. Borsa İstanbul’da çıkışın devamı için yabancı yatırımcının önemi sıkça vurguladığımız bir konu. Bu yönde henüz bir işaret görülmüyor. Borsadaki çıkış daha çok yerli yatırımcının katkısıyla devam ediyor. Yeni gündem, yeni beklenti ve para girişi olması borsadaki yükselişin şartları. TCMB faiz indirimi ve enflasyondaki düşüşle başlayan hikaye belli ölçüde fiyatlandı. Ayrıca bu konu başlıklarında geçici bir erteleme ve tereddüt oluşmaya başladı gibi görünüyor. BIST100 Endeksi’nin dış borsalara kıyasla primli olmadığı ve temel verilere göre ucuz kaldığı şeklindeki görüşler kabul gören bir durum. Bu görünümün işlerlik kazanması ve fiyatlanması için talep tarafının daha aktif olması elzem görünüyor.
BORSADA DİRENÇLERE DİKKAT
Borsada tepki çıkışı devam ediyor. Ancak direnç seviyelerinde satış denemeleri görülüyor. İlk destek 10.000’de görülürken sonraki destek noktaları 9.900 ve 9.750-9.650 seviyelerinde bulunuyor. İlk dirençler ise 10.160 ve 10.276 seviyesinde. Çıkışın devamı için 10.276 seviyesinin geçilmesi gerekecek. Bu durumda sonraki dirençler 10.415 ve 11.000-11.250 seviyelerinde görülüyor. Endekste tepki çıkışı gücünü korumakla birlikte direnç seviyelerinde satışlar görülebilir.
Yukarıda yer alan bilgiler tavsiye niteliği taşımayıp yatırım danışmanlığı kapsamında değildir, yatırımcı profilinize uymayabilir.
Paylaş