Galatasaray yöneticilerinin Galatasaray’ın manevi değerlerine sahip çıkmaktan aciz olması, özel şirketlerin Galatasaraylılık ruhuna saygısızlık etmesinin bahanesi olmamalı.
Yönetim kurulları ve başkanlar Galatasaray için gelip geçicidir. Galatasaray’ın büyüklüğü ise kalıcı...
Evet belki daha dün, Galatasaray Adası’nın adını Su Ada’ya çıkartan Özhan Canaydın yönetimi Galatasaray’ın adını satmıştı. Bugün de Adnan Polat yönetimi kulübün kurucusu Ali Sami Yen’in adını satıyor.
Ancak yönetimlerin hataları, bu isimleri satın alanları Galatasaray’ın manevi değerlerine saygılı olmaktan alıkoymamalı.
Türk Telekom, stadın isim hakkını satın almış olabilir. Yönetim Kurulu sattığına göre kimsenin çıkıp bir laf etme hakkı da olamaz.
Ancak Türk Telekom, yönetimle yaptığı sponsorluk anlaşmasının Galatasaray camiasında, markasına karşı olumlu hisler yaratmasını bekliyorsa, Galatasaray yönetiminin hatasını tekrarlamaması daha doğru olur.
"Ali Sami Yen" adı Galatasaraylılar için Galatasaray’ın büyüklüğünü, Galatasaray taraftarının gücünü dünyaya duyuran bir isimdir. Bu ismi stadlarından kaldırıp atan bir şirkete, sırf kulübe para getirdi diye sempati duymalarını kimse beklememelidir.
Türk Telekom yaptığı sponsorluk anlaşmasıyla Galatasaray’a gerçekten önemli bir yatırım yaptı, kulübe büyük bir katkı sağladı. Bu yadsınamaz.
Türk Telekom’un, Galatasaray camiasının gönlünü sonsuza kadar kazanabilmesi için yapması gereken tek bir jest kaldı. O da yeni stadın adını "Türk Telekom Stadı" değil, "Türk Telekom Ali Sami Yen Stadı" koymak. Galatasaray camiası bu jesti karşılıksız bırakmayacaktır.
Yeter, indirin şu adamı sahneden
Yeterli ve etkili denetim yapılmadığı için her geçen gün daha da sulanan sigara yasakları sonunda sahnede Teoman’ın maskarası bile oldu.
Teoman sahnede sigara içmek gibi bir eylemin toplumsal sonuçlarını algılayabilecek bir düşünce sistematiğine sahip olmadığını, daha önce defalarca kanıtlamıştı. Geçen gün Bodrum’da verdiği konser boyunca sahnede yine sürekli sigara içmiş.
Teoman’ın konserlerinde sürekli sigara içmesini daha önce de eleştirmiş ve toplum zararlısı bu sanatçıya sahne yasağı getirilmesini savunmuştum.
Sahnede sigara içmenin nasıl bir sorumsuzluk olduğunu anlayamayanlar, "bu nasıl bir yasakçı zihniyet" papağan nidalarıyla karşı çıkmışlardı.
Topluma zarar veren, başkalarının özgürlüklerine saldıran eylemlerin yasaklanmasını istemeye "yasakçı zihniyet" diyerek karşı çıkmak derin bir kültürsüzlük ister. O ayrı bir konu.
Teoman Bodrum’daki konserinde, daha önceki eleştirilere ve tepkilere rağmen sahnede sürekli sigara içme sorumsuzluğunu tekrarlayarak, kendisine sahne yasağı getirilmesini istemekte ne kadar haklı olduğumu kanıtlamış.
Bu son eyleminden de açıkça belli oldu ki Teoman sahnede sigara içmekle topluma verdiği zararı asla algılayamayacak ve bu sorumsuz davranışından asla vazgeçmeyecek. Sahne yasağı gibi ciddi yaptırımlar getirmedikçe, toplum sağlığına saldırmaktan vazgeçmeyecek. Sahnede kokain çekmeyi, çocukların ırzına geçmeyi alışkanlık edinen bir şarkıcının bu eylemlerine nasıl ki izin verilmeyecekse, sahnede sigara içmeyi alışkanlık haline getiren Teoman’a da engel olmak gerekir.
Üstelik yeni sigara yasası, sahnede içilen sigarayla ilgili sadece Teoman’ı değil, konser mekanının yönetimini ve bu kepazeliğe göz yuman kolluk güçleri ile zabıtayı da sorumlu tutuyor.
Bodrum’daki rezaletin hesabını Bodrum Belediyesi ve Bodrum Kaymakamlığı’nında vermesi gerekiyor. Buradan bu iki makama soruyorum. Konser boyunca sahnede sürekli sigara içen Teoman ve onun orada saatlerce sigara içmesine göz yumanlar hakkında ne işlem yaptınız? Teoman’a ve asıl önemlisi konser mekanının yöneticilerine ne ceza kestiniz?