Sel alınca da El Ninyo

Yağmur yağıyor, seller akıyor, Arap kızı camdan bakıyor...Yalnızca Arap kızı baksa iyi, ‘‘Su akar, Türk bakar’’ lafı da boşuna mı çıkmış?İyi ki bir El Ninyo çıktı da, mazeret hazır oldu. Aslına bakılırsa El Ninyo filan olmasa da mazeret hazırdı. İncelen ozon tabakası, Körfez Savaşı sırasında ateşe verilen petrol kuyuları, sera etkisi ve daha bir sürü etken aradıkça sırayla el atılabilecek mazeretlerden sadece bir kaçı. Bir sorun çözülmeden gündemden düşüyor, mazeret olarak yeni sorunlara sığınılıyor.En yağışlı mevsimlerden olan ilkbaharda biraz yağmur çiselese, yok efendim dünyanın çivisi çıkmış, mevsimler şaşırmış, iklimler değişmiş daha bir sürü kocakarı lakırdısı dolaşmaya başlıyor.Ama ne şehir planlamacılığından bahseden var, ne de erken uyarı sistemlerinden. Hayrettin Karaca Türkiye'de ekilebilecek toprağın zerresini bırakmayacak erozyona dikkat çekmek için feryat figan ‘‘Türkiye Çöl Olmasın’’ diye bağırırken, insanın gözü ‘‘Türkiye'den verilecek bir karış toprağımız yok’’ diyerek ucuz, popülist milliyetçiliğe sığınan politikacılarımızı arıyor. El Ninyo mu alıp götürüyor bu toprakları, kel neyin politikacılar mı?Okurlarımızdan Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu gönderdiği e-posta mesajında ‘‘Türkiye'de seller için hayali açıklamalar değil, bilimsel ve somut çalışmalar yapılmalıdır’’, diyor. Dünya üzerinde yağmurlar başladı başlayalı, nehir ve derelerin taşarak sellere neden olduğuna dikkat çeken Meteoroloji Mühendisi Kadıoğlu, ‘‘Seller sadece yağmur yağan yerlerde de görülmez. Günlük güneşlik olan bir yer, hatta çöller bile kilometrelerce öteden gelen sel sularının baskınına uğrayabilir’’, açıklamasını yapıyor.Son on yılda yaşadığımız çeşitli sel felaketlerini sıralayan Kadıoğlu, bu süre içinde değişen tek şeyin ‘‘El Ninyo’’ kelimesinin kullanıldığı değişen gazete başlıkları olduğunu belirterek, ekliyor: ‘‘Halbuki şimdiye kadarki sellerde rol oynayan tüm yağışlar, normal atmosferik sistemler tarafından oluşmuştur’’.Meteoroloji Mühendisi doçentin önerilerinden bazıları ise şöyle sıralanıyor: Gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, nehirlerimizin kıyılarında otomatik ölçüm ve erken uyarı sistemleri kurulmalı; nehir ve dere yatakları imara açık tutulmamalı; şehirlerde yağmur suyunu tahliye edebilecek altyapı kurulmalı; selden önce, sel anında ve selden sonra halkın ne yapacağına dair eğitici broşürler dağıtılmalı.Önerilerinden ancak bazılarını sıralayabildiğim Doç. Dr. Kadıoğlu son olarak sormadan edemiyor, ‘‘Türkiye'de olup giden bu sellerle ilgili herhangi bir devlet yetkilisi veya ilgilisi, Türkiye'de tek olan, İTÜ Meteoroloji Mühendisliği bölümündeki bilim adamlarına herhangi bir şey sordu veya danıştı mı?’’Sahi, danıştı mı?yurtsan@hurriyet.com.tr
Yazarın Tüm Yazıları