Paylaş
AKP’nin balık çiftlikleri konusundaki ucuz, popülist hesabı şu:
- Balık çiftliklerini kurduran hükümet biz değiliz. Bundan dolayı kimse bizi suçlayamaz.
- Balık çiftliklerinin çevreye verdiği zarar kalıcı değil. Bu çiftlikler kaldırıldıktan sonra doğa kendini temizleyecek.
- Balık çiftliklerinden aldığımız vergi bütçemizi rahatlatıyor. Bu çiftliklerin ekonomiye de katkısı var. Kendi iktidarımız döneminde kaldırırsak bütçemiz zarar görür.
- Bunların çevreye verdiği zarar, geri dönüşü olan bir zarar olduğuna göre bırakalım bu çiftlikleri bizden sonrakiler kaldırsın, negatif ekonomik etkisini de onlar göğüslesin.
Balık çiftliklerinin çevreye verdiği zararın kalıcı olmadığı konusunda haklılar. Balık çiftliklerinin çevreye verdiği zarar, yemlerin artıklarından ve balıkların dışkısından ibaret. Bunlar da organik atık oldukları için, çiftlikler kaldırıldığında doğa zamanla kendi kendini temizleyecektir.
Ancak AKP’nin hesaba katmadığı bir şey var. Balık çiftlikleri Bodrum, Çeşme gibi turistik bölgelerimizde kurulular. Önceleri sadece bulundukları koyları kirletiyorlardı, ancak kirlenme şu anda bulundukları körfezlerin tümünü etkilemeye başladı. Bu çiftlikler Ege kıyılarımızdan acilen kaldırılmazlarsa Ege kıyılarımızın tamamı kirlenecek, turistler kaçmaya başlayacak.
Balık çiftliklerinin doğada yarattığı kirlilik geri dönüşü olan bir zarar olabilir, ancak kaçan turistin geri dönüşü olmaz.
Ege kıyılarımızın çok değil, turistleri görsel olarak rahatsız edecek kadar bir sezon bile kirlenmesi, turizm sektörümüze geri dönüşü olmayan zararlar verecektir.
Çevreci Başbakan’ın çevresindeki düşmanlar
Çevreciliğe soyunan Başbakanımız, şehirlerin görüntüsünü bozan çirkin yapılaşmalara da savaş açtı. Sigaraya karşı açtığı savaş gibi AKP’li, AKP’siz herkesin alkışlaması gereken yerinde bir savaş bu da...
Ancak şehirlerin görünümünü bozan yapıların baş sorumlularından biri de direkt Başbakanlığa bağlı Vakıflar Genel Müdürlüğü.
Arnavutköy’de Boğaziçi öngörünüm bölgesindeki Vakıflar’a ait bir binanın durumunu geçtiğimiz yıl yazmıştım.
Harap ve metruk bina yarı yıkık görüntüsüyle görsel kirlilik yaratmanın dışında, içinde barındırdığı pislikle çevreye, çökme tehlikesiyle çocukların hayatına da büyük tehdit oluşturuyordu.
Vakıflar İstanbul Bölge Müdürlüğü çevreye pislik saçan binalarını olduğu gibi tutuyordu. Hálá da tutmaya devam ediyor.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün İstanbul ve Türkiye çapında kim bilir böyle pislik içinde, bakımsız ve çevreyi hem görsel hem sağlık açısından tehdit eden kaç binası vardır?
Görünen o ki Başbakan, tıpkı sigarayla savaşında olduğu gibi en büyük kösteği yine hükümete bağlı kurumlardan yiyecek.
Başbakan’ın öncülüğünde çıkan ve sigara dumansız yaşama özgürlüğü getiren yasa çoğunluğu AKP’li belediyelerin ve hükümete bağlı emniyet güçlerinin denetimsizliği nedeniyle hızla bir fiyaskoya dönüşüyor. Halk tarafından başlangıçta sahiplenilmesine rağmen her geçen gün orasından burasından delinip, kevgire çevriliyor.
Başbakan, şehirlerin görünümünü bozan yapılaşmaya açtığı savaşta da yine kendi belediyelerinin ve kendisine bağlı Vakıflar’ın sorumsuzluğu nedeniyle hüsrana uğrayacak.
Alo Sami Yen Stadı
Türk Telekom’un geçen hafta yaptığı basın toplantısından bomba bir ayrıntı gazetelere yansımadı nedense.
Bu bomba ayrıntı toplantıya katılan ShiftDelete.net Yayın Koordinatörü Hakkı Alkan’ın dikkatinden kaçmamış.
Alkan, Türk Telekom Yönetim Kurulu Başkanı Paul Doany’ye "Taraftarın sesine kulak verip 10 yıllığına sponsor oldukları Galatasaray’ın yeni stadına Türk Telekom Stadı yerine Türk Telekom Ali Sami Yen Stadı adı verecek misiniz?" diye sormuş.
Doany de topu pazarlama müdürü Erem Demircan’a atmış. Demircan’ın ilk sözü, "Ben Fenerbahçeliyim" olmuş. Ama sonra toparlamış. İsmin çok da önemli olmadığını, yapılan işin öneminin daha büyük olduğunu belirterek, Galatasaray taraftarlarına bu jesti yapacaklarının sinyalini vermiş.
Ancak toplantı bitiminde Alkan’ın yanına yanaşan Türk Telekom üst düzey yöneticilerinden birinin yaptığı şaka hiç de komik değil, "Ben de Fenerbahçeliyim", demiş pos bıyıklı üst düzey Türk Telekom yöneticisi. Ve eklemiş, "Bana bıraksalardı, o stadın adı Alo Sami Yen olurdu". Alkan bana hiç komik gelmedi diyor. Bana da...
Paylaş