İsrail'in Beyaz Saray'daki adamı

Washington’daki kulis kazanı öyle bir kaynadı ki kokusu Tel Aviv’den duyuldu.

Mike Waltz... Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı. Daha doğrusu “eski” Ulusal Güvenlik Danışmanı çünkü Trump, Waltz’a geçenlerde yol verdi.

Neler mi olmuş?

Washington Post, 4 Şubat’a götürüyor bizi.

Neden mi?

Trump 20 Ocak’ta yemin ettikten sonra Netanyahu, Beyaz Saray’a gelen ilk lider olmuştu.

Fakat Netanyahu Oval Ofis’te Trump’ı görmeden önceki gece bir görüşme yapıyor.

Görüşme Waltz ile... Mekân ise Beyaz Saray’ın karşısındaki misafir konutu.

Ne mi konuşuyorlar? İran’ın vurulmasını.

İkili kafa kafaya veriyor ve İran’ı vurma vaktinin geldiği konusunda anlaşıyorlar. Hatta nerenin nasıl vurulacağı hakkında askeri planları tartışıyorlar.

Yetmiyor...

Waltz, Trump’ın görüşlerini etkilemeye çalışıyor.�Vuralım Sayın Başkan diye kulağına fısıldıyor.

Olayı öğrenen Trump küplere biniyor.

İran ile diplomasi masasına oturmamış, anlaşma yapmak için daha fırsat bile bulamamış Trump...

Kendisini ezen, arkasından dolanan, Netanyahu ile kapalı kapılar ardında Amerika adına İran’ı vurma planları yapan Waltz’u bir kenara yazıyor.

Tabii Beyaz Saray’da cadı kazanı kaynıyor.

“Bu adam bizim başkana mı, yoksa İsrail Başbakanı’na mı çalışıyor?” sorularının ardı arkası kesilmiyor.

Bu olaydan kısa bir süre sonra Signalgate skandalı patlıyor.

ABD’nin Yemen’deki Husilere yapacağı saldırı planları Signal diye WhatsApp benzeri bir uygulamada paylaşılıyor. İçinde kimler yok ki. Başkan Yardımcısı, Savunma Bakanı, Dışişleri Bakanı, bizim Waltz...

Ama Waltz o gruba bir gazeteciyi “yanlışlıkla” alınca olay bırak Amerika’yı, dünyayı sarsıyor.

Bitmedi...

Geçen hafta Waltz kovulmadan bir gün önce Trump’ın Kabine toplantısına katılıyor.

İçeride muhabirler, fotoğrafçılar ve kameramanlar da var.

Waltz’un telefonu elinde. Bir fotoğrafçı basıyor deklanşöre.

Ekranda ne olsa beğenirsiniz? Waltz, İsrail yapımı bir mesaj arşivleme uygulaması kullanıyor.

Waltz ne konuştuysa İsrail görüyor muydu yani? Bir diğer tartışılan da bu.

Neyse...

İsrail topa üç ay sonra girdi.

İran mı? Ne İran’ı? Görüşmesine görüştük de... Oturduk, konuştuk, çay içip kalktık havasında yalanlama desen değil, daha çok doğrulama havasında bir şeyler dedi.

Velhasıl kelam, Waltz geçen hafta adaya veda etti.

 Ama çok uzağa değil, New York’a gidecek. Trump’ın BM Büyükelçisi olarak. Tenzil-i rütbe mi yoksa zarifçe paketlenmiş bir ödül mü? Karar sizin.

BOLLUK DÜZENİ BİTTİ 

TRUMP geçenlerde kız çocuklarının oyuncak bebeklerine çattı.

Bir kız çocuğunun 30 tane bebeği olmayıversin, 3 tane olsun, onlar da birkaç dolar daha maliyetli olsun dedi. Kalemler de nasibini aldı. 250 tane kalem almayın, 5 tane alın yıllarca kullanın dedi.

“Yine ne anlatıyor bu adam?” diyorsanız durun ben açıklayayım.

Konu Çin’e yönelik gümrük vergileri. Trump’ın cevap verdiği şey ise yakında rafların boş kalma ihtimali.

Yeni bir küresel düzene işaret ediyor “Sarı Yeleli Başkan”.

Tüketim çılgınlığından, her şeyden beşer-onar almaktan, dışarıya bağımlı olmaktan bahsediyor.

Sayın Başkan...

Bolluk düzeninin bittiği, azla yetinmenin, kemer sıkmanın geri döndüğü bir döneme biz gireriz girmesine ama sen hep daha fazlasını tüketme düsturuyla nesiller büyütmüş Amerika’yı nasıl ikna edeceksin?

MUTLU YILLAR KRAL

AYAKLARINI vura vura yürüyen askerler, arşı delip geçen savaş uçakları, yeri titreten tanklar...

Çin’de Şi’yi, Rusya’da Putin’i, Kore’de Kim’i gördükçe hayıflanıyordu.

Televizyonun karşısına oturmuş izlerken aklından geçiriyor, hayallere kapılıyordu. Benim de bir askeri geçitim olsa, ben de asker selamlasam diyordu. Ey Pentagon... Bana niye geçit yapmıyorsunuz, bizde niye yok diyordu.

Sonunda Trump’ın istediği olacak.

Washington’da büyük bir askeri geçit planlanıyor.

14 Haziran’da. Yani ABD Kara Kuvvetleri’nin 250’nci kuruluş yıldönümü.�

Ha bir de “Kral Trump”ın 79’uncu yaş günü.

Yok canım... Koskoca ordunun sadece Trump istediği için yaş gününde başkentte devasa bir geçit düzenleyeceğini sanmıyorsunuz değil mi? Tamamen Kara Kuvvetleri için.

Ne deniyordu 90’larda? Herıld yani...

İYİ BAŞLADI İYİ GİTSİN

Tom Barrack... Trump’ın Türkiye’ye yolladığı Büyükelçi.

Senato’da Türkiye’ye toz kondurmamış, insanımızdan da tarihimizden de övgüyle bahsetmişti.

Trump’ın yakın dostu olmasıyla ve milyarder yatırımcı kimliğiyle de “iş bitirecek adam” imajı vermişti.

Lübnan kökenli olan Barrack, Esenboğa’ya indiği gibi “ben bu bölgenin çocuğuyum” mesajı vermeyi seçti. İlişkilerimiz iyi değil, olağanüstü olacak dedi.

Ben Büyükelçi’yi iyi niyetli ve hedefe odaklı görüyorum.

Ama halkımızın verdiği tepkiyi de haklı buldum. Sayın Elçi... Laf değil icraat, övgü değil saygı, hayal değil gerçek bekliyoruz diyen çoktu.

Ne diyelim... İyi başladı, iyi gitsin.

TEBRİKLER ALPİ

Adı Alperen.

Soyadı Şengün.

Yaşı da henüz 22.

Amerikan rüyasının tepe noktasında. NBA’de. Yüzlerce milyon dolarlık kontratların, dev afişlerin, patlayan flaşların büyülü arenasında.

Bizim Alperen bu sene “ben de varım” dedi.

Dediği gibi de yaptı.

Play-offlar kısa sürdü mü?

Evet.

Ama Alpi’nin yolu uzun.

Tebrikler Alpi. Seninle gurur duyuyoruz.