YİRMİ yıla yaklaşan tanışıklığımıza, dahası dostluğumuza dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; bu ülkede Futbol Federasyonu Başkanlığı yapacak kalibrede üç kişi varsa, biri hatta birincisi Mahmut Özgener’dir...
Her seçim öncesi birbirlerinin gözlerini oyan futbol oligarklarının konsensüsü ile aday gösterildiği genel kurulda 216 oyun 202’sini alarak o koltuğa oturması sözlerimin belgesidir.
Ama eğri oturup doğru konuşalım, iki hafta öncesine kadar bu işin bu kadar kolay olacağını düşünmüyordum.
Başarılı bir işadamı, vizyon sahibi bir yönetici, sosyal yönü güçlü bir insan ve baba mirası kulüpçülüğü alfabesinden başlayarak öğrenmiş deneyimli bir spor adamı da olsa, Bizans’ın labirentleri beni ürkütüyordu...
Nasıl ürkütmesin...
Her defasında "Aday değilim" diye bangır bangır bağıran Lütfü Arıboğan’ı...
Evlat acısıyla yanıp kavrulan M.Ali Aydınlar’ı...
En yakın dostu Levent Kızıl’ı...
Yol arkadaşı Serdar Güzelaydın’ı...
Hatta hatta Fethi Heper’i ortaya atıp içeriden vurmaya, yolunu kesmeye çalışmadılar mı?
Kulüpler Birliği Vakfı’nın ardından tüm taban birlikleri birer birer desteklerini açıklarken kerameti kendinden menkul medya goygoycuları utanmadan son dakika sürprizlerinden bahsetmediler mi?
Başbakan Erdoğan’ın, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Başesgioğlu’nun kafasını karıştırmaya çalışmadılar mı?
Tüm bu soruların yanıtı "Evet" olduğu için kuşkularım vardı...
Ancak başaramadılar. Mahmut Özgener, ’’Mazhar Amca" dediği rahmetli Mazhar Zorlu’dan 28 yıl sonra o koltuğa oturan ikinci İzmirli oldu.
Hem de tarihi bir ittifakla.
Özgener’in Futbol Federasyonu Başkanlığı’na seçilmesi, son yıllarda hemen her alanda hüsrana uğrayan İzmir adına kazanılmış ciddi bir zafer olmanın yanında, bölge futbolu açısından önemli bir moral dopingidir.
Ve bu yüzden, başta Altay olmak üzere senelerdir itilip-kakılan, mağdur edilen, hakkı yenen İzmir kulüpleri üvey evlat olmaktan kurtulup, has evlat konumuna geçmek isteyeceklerdir.
Özünde "rövanşist"duygular barındıran bu beklentiler, Özgener’in en büyük sıkıntısı, Futbol Federasyonu’nun ise yumuşak karnı olacak.
Düşünün; Altay ya da Karşıyaka bu sezon Süper Lig’e çıkarsa düşmanlarının, çıkamazsa dostlarının boy hedefi haline gelecek.
Yani, ne İsa’ya, ne Musa’ya yaranacak.
Tanıyan herkes bilir ki, kimseye minneti olmaz Mahmut Özgener’in...
Sıcaktır, sevecendir, dost canlısıdır ama birilerini hoşnut etmek adına ilkelerinden ödün vermez, duruşunu bozmaz.
Bu yüzden "Özgener başkan oldu, İzmirliler yaşadı" diyenler hayatının hatasını yapar.
Ancak şunun altını çizmekte yarar var; düne kadar İzmir’i, İzmirlileri bozuk para gibi harcayanlar, Mahmut Özgener’in Federasyon, Oğuz Sarvan’ın MHK Başkanlığı koltuğunda oturduğu bir dünyada diledikleri gibi at koşturamayacaklar, koşturmamalılar da...
Çünkü bu kentin futbolu, futbolcusu, yöneticisi, teknik adamı, taraftarı, gazetecisi artık şamar oğlanı olmak istemiyor...