Efsane ’Taş Bebek’ neredeyse tüm dünyada tanınıyor olmalı. Sahnesiyle, eşlerinin sayısıyla ve ille de yaşının kaç olduğu dedikodularıyla. Peki, Mürşide Gönül Özyeğiner adını duydunuz mu hiç? Fatma ile Mehmet’in ortanca kızı, Eşrefpaşalı Gönül’ü tanıyanınız var mı? Elbette yok. Mürşide Gönül Özyeğiner kim biliyor musunuz? Sahnelerimizin ’Taş Bebek’ namlı yıldızı, Türk müziğinin ünlü sanatçısı Gönül Yazar’ın ta kendisi. Serencebey sırtlarında Boğaziçi’ne 175 derece bakan kartal yuvası gibi görkemli bir çatı dubleksi. Bu benim Gönül Yazar’la ilk röportajım, 40 yıldır nedense bir türlü karşı karşıya gelememişiz, kısmet bugüneymiş. Kucağında yedi yaşına basan Chihuahua cinsi "Spike" adlı erkek köpeği. Bu köpek, başta Madonna, Paris Hilton olmak üzere tüm dünya starlarının gözdesi. Cesur, çok canlı, gururlu, duygulu, sadık, zeki ve girişken olarak nam salmışlar. Dünyanın ve Amerika kıtasının en eski cinsi, Meksika’nın yerlisi. Dünyanın en minik şecere köpeği. Eh, ’Taş Bebek’e de böylesi yakışır. Muhterem hanımefendiler, beyefendiler, bu röportajımızda bilmediğiniz Gönül Yazar’ı ilk kez tanıyacaksınız. Tıpkı benim gibi. Mürşide Gönül Özyeğiner’i tanıdıkça káh gülecek, káh üzülecek, káh kızacaksınız. Gönül Yazar, siz deyin 1932’li, ben diyeyim 1936’lı, kendisi desin 1940’lı. Ne yazar, yazsa yazsa Gönül Yazar. İşte size ilk kez tanıyacağınız, gerçek Gönül Yazar. İşte ’Taş Bebek’in arka yüzü.
- Henüz 13 yaşındayken Ege Ses Kraliçesi seçildim. Gazeteler beni yazıyor, herkes merak içinde kim bu kız diye. İzmir Radyosu sanatçısı Necdet Yazar’la turneye çıktık. Çocuğum ama, Necdet’i beğeniyordum. Bekardı, Humphrey Bogart’a benzerdi, davudi bir sesi vardı. Belki de baba arayışı içinde olduğum için, babam yaşında iki adamla evlendim. Sahneye ilk kez Manisa’da çıktım, sonra Muğla, Milas, Denizli derken üç ay dönmedik eve. Bir gün annem polislerle beni Ankara Ulus’taki Lozan Oteli’nde enseledi. Hemen yıldırım nikah, alelacele evlendik. Cebeci Aile Çay Bahçesi’nde söylüyoruz, karı- koca 15 ’erden 30 lira alıyoruz. O sırada hamile kaldım, dedim ki Necdet’in alacağı 15 lirayla biz geçiniriz. Patron, "Kocanı tek başına çalıştırmam " demesin mi? Çocuğu aldırmaktan başka çare yok. Ankara’nın en iyi kadın doktoruna gittim, "Üç aylık çocuk alınmaz " dedi. Otele döndüm, biraz sonra kapı çalındı, doktorun asistanı gençti gelen. "Ben size kürtaj yaparım ama, narkoz verecek kimsem yok" dedi. Cihan Palas’ın yanında daracık sokakta bir eve geldik, tahta merdivenle yukarı çıktık. Adamın evinde muayene odası bozuntusu köhne bir yer. Narkozcu yok, ben bağırdıkça Necdet elleriyle ağzıma bastırıyor. Böyle böyle üç aylık çocuğu çatır çatır aldırdım. Necdet o akşam beni Mualla Mukadder Abla’nın evine bıraktı. Eşi Burhan Atakan’ı babam kadar severdim. Gece bir kanama başladı mı, haydi gece yarısı o doktoru ara bul. Meğer içerde parça kalmış, onu da canlı canlı aldı benden.
Annemin güzelliği başımıza bela oldu
- Yol müteahhidi olan babam askere gidince, okuduğumuz Kestelli’deki okula almaya annem gelirdi. Annem dünyalar güzeli bir kadın, bugün 83 yaşında, hálá bile öyle. Okulun sahibi Adnan Düvenci her gelişinde odasına davet ediyor, oturuyorlar. Dedikodu çıkmış. Bunu duyan babam askerden kaçıyor. Hiç unutmam, teyzemdeydik, babamı uzaktan görür görmez teyzem onu taşla kovalamaya başladı. Babamın taşlardan kaçması hálá gözümün önünde. İstemiyorlar artık babamı. İzmir’e geldiler, annem güzel giyiniyor, tırnaklar yapılı. Kimin parasıyla, tabii ki babamın kazandıklarıyla. Boşanma davasında babamla kalacağımı söyledim. Ölene kadar da onun yanında oldum. Senin anlayacağın, benim değil, annemin güzelliği hep başımıza bela oldu.
Gönül Yazar’ın ’Babam yaşında’ dediği evlilikleri
Gönül Yazar 1954’te 14 yaşındayken, yaşını mahkeme kararıyla 18’e yükselterek 32 yaşındaki Necdet Yazar’la evlendi. Yazar’ın yaşça büyük ikinci eşi ise Bedii Çapa oldu. Günümüzün tanınmış işletmecileri Celal Çapa ve Ahmet Çapa’nın babası olan Bedii Çapa 47 yaşındayken, 20 yaşındaki Gönül Yazar’la 1960’ta evlendi.
Hasan Polatkan’ın 165 dolarlık torpili
- Ankara’da çalışırken Münir Nurettin Bey’i kaldığı Ankara Palas’ta ziyaret ediyordum. Bir gün, "Kızım, bu gece Amerikan Sefareti’nde konsere davet edildim, sen de benimle gel" dedi. Gittik, okudu okudu, sonra, "Bir tane de kızım okusun, bakın ne güzel sesi var" dedi. Benim elim ayağım titriyor, koca Münir Nurettin’in yanında ne söyleyeceğim diye. Söyledim bir tane, bana iltifat etti. O gece rahmetli Maliye Bakanı Hasan Polatkan’la da tanıştım. Bana, "Gazetelerde Amerika’ya gideceğinizi okuyoruz, hálá buradasınız " dedi. "Gidemiyorum efendim" deyince nedenini sordu. "Kambiyodan 165 dolar almam lazımmış, onu alamadığım için" dedim. "Hemen yarın Ulus’taki Merkez Bankası ’na git, arka kapıdan gir, sana 165 dolarını verecekler " demez mi? Polatkan’ın sayesinde pasaport çıkarıp Amerika’ya ilk seyahatimi yaptım.
Dayak yemekten mankafa oldum
- Annemden, ablamdan yediğim dayaklar yüzünden mankafa oldum ayol. Annem o güzelim tırnaklarını boğazıma geçirir, bütün boynumu yırtardı. Hırsını alamazsa kollarımı ısırırdı. Evde herkes döverdi beni, Betül Ablam hep kafama vururdu. O canım ablam yıllardır dializ hastası, şimdi kırk kilo, vücudunda iğne girecek damar yok. Bir de yatağımı da ıslatırmışım, bir dayak da onun için yerdim. Şimdi dişli kadınım kendimi ezdirmem, iki elimi belime koyduğum zaman kimse çıkmasın karşıma. Ama, bütün annelere sesleniyorum, sakın evlatlarınızı dayakla terbiye etmeyin. Bazen Yasemin’e sözlerimle despotluk yaptım, annemden öyle gördüğüm için. Ama, asla elimi kaldırmadım. Bir keresinde üstüne yürüyor gibi yaptım. "Sıkıysa gel vur bakalım bir tane, o sizin zamanınızdaymış " dedi, korktum. Ben tahtımı yaptım ama bahtımı yapamadım kardeşim.