‘Yepyeni bir Türkiye için çağrı’

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Aslında bu başlık, küçücük bir broşür kitabın başlığıdır. Ve ben inanıyorum ki, Türkiye'de düşünebilen herkes, yepyeni bir Türkiye için çağrı yapmalıdır. Bu çağrılar düşünebilen tüm insanlarca tartışılmalıdır. Açıkçası şudur ki, artık bu Türkiye'den, ülkenin kaymağını yiyen bir azınlık dışında kimse memnun değildir ve herkes yepyeni bir Türkiye hayaliyle yaşamaktadır.

Yeni Türkiye, demokratik Türkiye olacaktır.

‘‘Yepyeni bir Türkiye için çağrı’’ kitapçığını ‘‘Değişen Türkiye Platformu’’ (DEPAR) çıkarmış. Bu girişimin başında DSP'den ihraç edilen Ankara milletvekili Gökhan Çapoğlu var. Çapoğlu önceki gün bana uğradı ve küçük kitapçığı masamın üzerine bırakarak gitti. Ben de, kitapçığı hızla okudum. Bu kitapçığın tartışılmasında sayısız yararlar görüyorum.

* * *

Çapoğlu, Demokratik Değişim Programı'nın üç temel unsuru olduğunu söylüyor ve bunları şöyle sayıyor:

1- Özgür birey

2- Sorumlu toplum

3- Şeffaf devlet

‘‘Özgür birey’’ konusu kitapçıkta şöyle açılıyor:

‘‘Demokrasi bireylerin kendilerini her alanda geliştirebilecekleri bir özgürlük ortamını ifade etmelidir. Bireyin ekonomik, siyasal, toplumsal, kültür ve inanç açısından özgürlüğü bu kavramı oluşturur.’’

Burada Çapoğlu'nun ilginç bir tahlili var.

‘‘Türkiye'de sağcı olmak, ekonomik alanda özel girişimciliği savunurken, siyasal özgürlükleri kısıtlamaktan yana olmaktır. Solcu olmak ise, siyasal özgürlükleri öne çıkarırken (burada Çapoğlu'na katılmıyorum) özel girişimciliğe karşı olmakla özdeşleşmiştir. Dinci görüş, inanç özgürlüğünü savunmakta, ancak siyasal ve ekonomik alanlarda devletçi olarak ortaya çıkmaktadır.’’

Bu tahlilde, Türkiye'de merkez sol partilerinin ekonomik alanda özel girişimciliğe karşı çıktıklarını görüyoruz. Ama aynı partiler siyasal özgürlüklere de karşı çıkıyorlar. Benim Çapoğlu'na katılmadığım nokta bu ve ben bu ‘‘sol’’ partilerin ‘‘sol’’ değil, resmi ideoloji partileri olduklarını savunuyorum.

* * *

Broşür, ‘‘Asıl olan, devletin mutlak gücünün hukuk devleti anlayışı ve sivil toplumun gelişmesi ile sınırlandırılmasıdır’’ diyor ki bu bence biraz yetersiz kalmış bir tahlildir. Devlet, bireylerin kafasında ve onların iyiliği için yaratılmış bir hizmet aracından ibarettir.

Kitapçıkta, Kürt kimliğinin ülke bütünlüğü bazında serbest kalması öneriliyor, buna katılıyorum. Ve özgür olmayan bireyin bilgi toplumuna ulaşamayacağı savına da imza atıyorum. Bireyin özgür olmadığı toplum, bilgi toplumu olamaz. ‘‘Demokrasiyi devlet sahiplenemez ve tanımlayamaz. Aksi halde demokrasi, devleti ele geçiren siyasi grupların kendi görüşlerini zorla kabul ettirme aracı haline gelir.’’

Toplumsal sorumluluğunun bilincine varmış birey, ister istemez şaffaf devleti yaratacaktır.

Bu da devletten bilgi almak ve hesap sormak demektir.

İşte bu Türkiye'ye ulaşmalıyız ve ulaşacağız da.

Yazarın Tüm Yazıları