Paylaş
Basketbolda savunmanın hücumdan daha kolay olduğunu herkes anladı. Basketbolun birbirinden karışık hakem kararları hücumu giderek zorlaştırıyor. Buna karşılık savunmada faul dışında bir yönetmelik kararı yok. Top elinizde olmadığı için harekette serbestsiniz. En önemlisi kafasına “ben daha iyi savunmacı olacağım” kararlılığını yerleştiren her oyuncu, gerçekten de ertesi gün daha iyi savunmacı oluyor. Savunma tetikte olmak ve konsantrasyon sanatıdır. Böylece beyinde başlayan ve beynin komutanlığında bacak ve kollara yayılan kararlılıkla iyi bir savunmacı olabiliyorsunuz. Ben yabancı koçlara karşı olduğumu hep söylüyorum. Onlardan öğrenecek hiçbir şey olmadığına inanıyorum ama bu kararla sadece Tanjevic’e haksızlık ediyoruz. Tanjevic Türkiye’de koçluğa başlamadan önce, basketbolumuzda savunma ‘teneffüse’ çıkmak gibi algılanırdı. Oyuncularımız “şu topu atsalar da yeniden hücuma geçsek” diye düşünürlerdi ve bazıları savunma yaparken sıkıntıdan kafalarını bile kaşırlardı. Ben o günlerde bugün Türk basketbolunun en önemli ve en faydalı görevini sürdüren bir basketbolcumuz için şunu yazmıştım:
“Bugün ona rahatça Avrupa’nın en iyi hücum oyuncusu diyebiliriz. Eğer biraz daha iyi savunma yapsaydı bu cümleden (hücum) kelimesini çıkarır ona Avrupa’nın en iyi oyuncusu derdik”
Tanjevic’le bu gidişe son verildi. Tanjevic’in koçluğunu hatırlayacaksınız. Yugoslav koç bütün 40 dakika boyunca kenarda hiç susmadan bağırır çağırırdı. Ellerini kollarını sallar, neredeyse o da kenarda savunma yapardı. Bu görüntü seyircileri şaşırtır, bazılarına “bu adamı izlemektense artık maçlara gelmeyiz” bile dedirtirdi. Savunma tetikte olmakla başlar. Hücumu düşünmekten vazgeçer ve sadece savunmaya konsantre olursunuz. Özetle Tanjevic, kenardan durmadan bağırıp çağırmasıyla Türk çocuğunu uyardı, tetikte olmaya zorladı ve alarm haline soktu diyebiliriz. Tanjevic ve bütün Yugoslav koçların uyguladıkları sınırsız bağırıp çağırma, sınırlı olarak da olsa Türk koçlara da yayıldı ve Tanjevic farkında olmadan böylece basketbolumuza büyük katkıda bulundu. Bugün artık dünyada ve Türkiye’de savunma giderek saldırgan hale geliyor. Hücum oyuncusunun elindeki top eskiden aldatma, şaşırtma, yanıltma silahı olarak çok etkiliydi ama saldırgan savunma karşısında birçok kez top hücum oyuncusunun elinde silah olmaktan çıkıp bir problem, dert oluyor. Onu kaybetmek korkusuyla başka bir şey düşünemez oluyorsunuz. Basketbolda en önemli ikilem aksiyon-reaksiyon dengesidir. Buna etki ve tepki de diyebilirsiniz. Basketbolda ilk harekete (aksiyona) geçen hep avantajlıdır. Top sizin elinizde ise topu şut atar gibi havaya kaldırıp aksiyona geçersiniz. Savunma oyuncusu reaksiyonu da kolları yukarı kaldırmak olur. Böylece elleri kolları havada olan savunmacının yanından kolayca geçerek turnike atabilirsiniz.Bunun tersi de geçerlidir. Topla sizi tutan oyuncunun yanından geçer gibi yapıp elleri kolları yana açılmış savunmacının üstünden daha kolay şut atabilirsiniz. Savunma artık basketbolda aksiyon önceliğini kazanmak istiyor. Savunmacı elleri ve kollarıyla hücum oyuncusunun elindeki topu kapmaya uğraşıyor ve bu aksiyon hücum oyuncusunun reaksiyonunu sınırlıyor ve kafasını karıştırıyor. Elindeki topu kaybetmekten başka bir şey düşünmez hale geliyor. Bizim bugün henüz saldırgan savunma daha yolun yarısında ama her gün dozu artıyor. Hakemler henüz bu anlayışa uyum sağlayamadıkları için durmadan faul çalıyorlar. Bu yüzden de maç skorları henüz bu saldırgan anlayışı görüntülemiyor. Saldırgan savunma karşısında iyi hücum oyuncusu olmak her gün daha güçleşiyor. Biz Türk basketbolunun gelişmesini istiyorsak daha iyi hücum oyuncuları yaratmak zorundayız. Bu da ayrı bir emek, gayret ve kararlılık istiyor. Önümüzdeki yazılarda bunlara değineceğiz.
Paylaş