Siyasi tutumumuz ölümcül olabilir: Partiler neye yarar

İstanbul depreminden neden korkuyoruz?

Haberin Devamı

Deprem riskine rağmen bir şehir kaldıramayacağı büyük bir kalabalığı taşıyor; binalara güvenmiyoruz. Şehir neden bu kadar kalabalık? Çünkü serbest piyasa ekonomisi diye pazarlanan neoliberal piyasa modelinde eşitsiz gelişme esastır.

Neoliberal piyasada kimse, uzun vadede kazançlı olma ihtimali taşısa bile henüz kalkınmamış bir bölgeyi kalkındırmak için bugünkü kârından vazgeçmez. Peki, binalara neden güvenmiyoruz? Aslında kendi yaptığımız evlere ya da kamu eliyle inşa edilen binalara güveniyoruz. Sorun binanın bina olmasından ileri gelmiyor.

O halde bu politikaların doğurduğu bir piyasada, inşaat sektörünün ‘güvenli binalar’ üretmesi beklenebilir mi? Bu koşullarda, İstanbul depreminde hayatımızı kaybedip etmeyeceğimizi belirleyecek olan şey izlenecek ekonomi politikasıdır. Neoliberal bir piyasa ekonomisi ve müteahhit kârları ile arsa rantları çevresinde örgütlenen saadet zincirlerini kesemezsek, İstanbul depreminde on binlerce insanımızı kaybedeceğiz.

Haberin Devamı

Zira bu politikalar, tehlikeyi göre göre emekçileri İstanbul’a yığmaya ve tehlike teşkil eden konutlarda servet ödeyerek kalmaya mecbur bırakıyor. Bu politikalar, inşaat sektöründe düşük maliyetli üretimi temele koyarak yıkılacağı belli olan binalar inşa ediyor.

İstanbul’daki riskli bölgeleri acilen tahliye etmek için oradaki halka, başka şehirde iş ve barınma imkânı sağlayabilmek gerekiyor. Bunun için de var olan şirketlerin ve yeni yatırımların İstanbul dışına yönlendirileceği bir sistem gerekiyor. Bu durumda, böyle bir sistemi inşa etme hedefi gütmeyen partiler ya da siyasetler, on binlerce insanın enkaz altında kalmasını önlemeye çalışmıyor demektir. O zaman neye yarıyorlar?

BAŞKA SEÇENEĞİMİZ YOK MU

İstanbul’daki nüfusun Anadolu’ya aktarılmasını tartışmayıp, deprem sonrası tahliyeyi tartışan herhangi bir programın bu meseleyi çözemeyeceği açık değil mi? O halde siyasi tavrımızı enkazların oluşmasını önlemeye acilen yöneltmeliyiz. Buna hizmet etmeyen bir partiyi, ‘kötünün iyisi’ diye destekliyorsak bundan da acilen vazgeçmeliyiz.

Haberin Devamı

Her seçimde siyaseti tek seçimlik bir eylem olarak düşünüp ‘başka seçeneğimiz yok’ diyenlere şimdi biz soralım, enkaz altında kalmaktan başka seçeneğiniz yok mu?

Tolga DİŞÇİ

GÜNÜN SÖZÜ

“105 yıl önce (dün 29 Nisan 1920) Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ‘Hiyanet-i Vataniye’ yasası onaylandı.”

TÜRKİYE’DE ESEN BAŞLICA RÜZGÂRLAR

1- Karayel: Kuzeybatı yönünden esen rüzgârlara verilen addır. Kış mevsimlerinde görülür. Genellikle sıcaklıkların düşmesine ve kar yağışına neden olur.

2- Keşişleme: İstanbul yöresinde güneydoğudan eser. Uludağ’ın eski adı olan Keşiş Dağı’nın yönüne göre adlandırılmıştır.

3- Kıble: Güneyden esen, ılık hava getiren rüzgârdır.

4- Lodos: Güneybatıdan esen rüzgârlara verilen addır. Kış mevsiminde çok görülür. Sıcakların yükselmesine neden olur.

Haberin Devamı

5- Poyraz: Ülkemizde kış mevsiminde daha sık görülür. Bu mevsimde ülkemize Rusya ve Sibirya üzerinden kutupsal havayı getirir. Serinletici etkisi vardır.

6- Yıldız: Kuzeyden esen soğuk hava taşıyan rüzgâr çeşididir.

7- Gün Doğusu: Doğudan ve batıdan esen rüzgâr.

DÜNYADA TÜM YANARDAĞLAR FAALİYETTE

Dünyanın dört bir yanında volkanik hareketlilik var. İtalya’da Etna, Havai’de Kilauea Yanardağı yeniden lav püskürtmeye başladı. Endonezya ve Kosta Rika’daki yanardağlar ise kül püskürtüyor. Dünyada volkanik hareketlilik; tüm yanardağlar faaliyette. İtalya’daki Etna Yanardağı, Avrupa’nın en aktif ve en yüksek yanardağı. Yüksekliği 3 bin 3000 metreyi buluyor. Etna’daki patlamalar genelde büyük hasara yol açmıyor. Sicilya adasındaki Etna, İtalya’daki üç aktif yanardağdan biri. Sicilya açıklarındaki Stromboli Adası’nda Stromboli Yanardağı ve Napoli yakınlarında Vezüv Yanardağı bulunuyor.

Haberin Devamı

MESAJ PANOSU

-BENDEN ekonomi kitabı tavsiyesi isteyen okurlara Robert Skidelsky’nin ‘Para ve Devlet’ (Tellekt/Can Kitapevi Yayınları) kitabını önerebilirim. Bu kitabı blogumda da değerlendirmiştim. Son yıllarda okuduğum en önemli ekonomi kitabı diyebilirim.      Yalçın CAN

-ŞEMS Özkök: Netanyahu “Birkaç kilometre ötemizde halifeliğin kurulmasına asla izin vermeyeceğiz.” Halifeliğin neden ve kim için kaldırıldığı şimdi anlaşıldı mı?             H. H.

-BİR elma 20 lira... Evet evet bir elma!.. İnanamadım!... Tarım ülkesinin geldiği hale bakın. Milletin derdi kimsenin umurunda değil.    Metin ALTAY

EKREM İMAMOĞLU’NUN BİR BAYRAM MAKALESİ: ‘CUMHURİYET’İN IŞIĞINDA BÜYÜDÜK’

Haberin Devamı

EKREM İmamoğlu, Cumhuriyet gazetesine ‘Cumhuriyetin ışığında büyümek’ başlıklı bir makale yazmış, Yaklaşık dört kolon ebadındaki yazı, 23 Nisan Bayramı nedeniyle ‘ilginç’ bilgi ve ifadelerle yazılmış; İmamoğlu, bir köy çocuğu olarak doğduğunu anlatıyor. Trabzon-Akçaabat’ın Cevizli Köyü’nde 4 yaşına kadar yaşadığını, dedesinin kendinin doğumunu bir doğum hastanesinde istediğini, 1971’de ticari yaşamını geliştirmek amacıyla ‘yıldız gibi parlayan’ bir köy olan Yıldızlı Köyü’ne taşındıklarını, tek katlı olan evlerini daha sonra üç katlı yaptıklarını, dedesinin ve babasının kereste deposu, atölye ve inşaat malzemesi deposu ile bölgede ticaret yaptıklarını, bu işlerin kendisine deneyim kazandırdığını ve fırsatlar sunduğunu yazıyor.

4 yaşında TV ile tanıştığını, Heidi çizgi filmini çok sevdiğini, şanslı bir çocuk olduğunu, dört nesil bir arada yaşadıklarını, doyumsuz anılar dinlediğini, Kurtuluş Savaşı, Rus işgali dönemindeki büyük göçlerin yaşandığı muhacirlik anılarını dinlediğini, tam bir ‘Trabzon evladı’ sonra ‘Türkiye evladı’ olduğunu anlatırken “Bu hayat okulu, renkli çocukluğumun temelini oluşturdu” diye ekliyor. Başta yüzme olmak üzere futbol, hentbol, sporu yaptığını aynı zamanda çelik-çomak, misket ve uçurtma keyfi, çoklu ve renkli oyun dünyasının bir parçası olduğunu anlatıyor.

İlkokulu Kanuni Sultan Süleyman’da bitirdiğini, Trabzon’un Maraş Caddesi’nde babasının dükkânına sağ ayak atarak, besmele ile girmeyi ve siftah yapmayı ihmal etmediğini, annesinin köyde ürettiği sebze, meyve, yağ ve peynir çeşitlilerini kadınlar pazarına götürdüğünü ve ailesine katkı sağladığını, öğretmenlerinin adını hiç unutmadığını söylüyor.

Yazarın Tüm Yazıları